İSA'NIN DAĞDAKİ VAAZ SERİSİ
|
![]()
|
19. İÇTİĞİNİZ ANTLARI YERİNE GETİRİN
Matta 5:33-37 "Yine atalarımıza, 'Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab'bin önünde içtiğin antları yerine getireceksin' dendiğini duydunuz. 34 Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası O'nun ayak taburesidir; ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir. 35 36 Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. 37 'Evet'iniz evet, 'hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.”
Bu metnin ilk cümlesinde İsa, Eski Ahit'teki iki ayetten alıntı yapıyor. İlki şöyledir:
Levililer 19:12 "Benim adımla yalan yere ant içmeyeceksiniz. Tanrınız'ın adını aşağılamış olursunuz. RAB benim."
Bu ayet, On Emir'in ikisinin uygulaması gibi görünüyor. 9. Emir yalan söylemeyi yasaklıyor.
Mısır'dan Çıkış 20:16 "Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin."
3. Emir ise Rabb'in adının boş yere kullanılmasını yasaklıyor.
Mısır'dan Çıkış 20:7 "Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır."
İsa'nın alıntı aldığı diğer ayet, Çölde Sayım 30:2'den geliyor:
Çölde Sayım 30:2 "Eğer bir adam RAB'be adak adar ya da ant içerek kendini yükümlülük altına sokarsa, verdiği sözü bozmayacak, ağzından her çıkanı yerine getirecek."
Tanrı'nın Yasası, yalan söylmeyi ve gerçeği çarpıtmayı yasaklıyor. Yasa ruhsaldır. Biz söz verince, söz verdiğimiz konu Tanrı'nın başka yasalarından birini çiğnemediği sürece sözümüzü tutmamız gerekir. İsa'nın döneminde de, bazen insanlar vaatlerini tutmaktan yan çizmeye çalışırlardı. Bunu boş antlarla yaparlardı. Bir örneğe bakalım.
Matta 23:16 "Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, 'Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.'"
Tapınak üzerine ant içerek bir kimse, "Tapınak üzerine içilen ant sayılmaz" diyerek sözlerini yerine getirmeye ihtiyaç duymazlardı. Böylece insanları kandırıp aldatırlardı.
Yahudiler, tapınak ya da başka bir şey üzerinde ant içtikleri zaman aslında o şeyleri bir teminat olarak kullanıyorlardı. Sanki "Ben sözümü tutmazsam tapınağı sana vereceğim" diyorlarmış gibi. Bunların hepsi saçmalık, çünkü tapınağı verecek hakları yoktuki. Gök, vermeleri için sahip oldukları bir şey değildiki. Başları bile vermeleri için sahip oldukarı bir şey değildi. Hepsi Tanrı'ya aittir.
Biz ant içince ne söylüyoruz? Gerçekten "Sözüme güvenebilirsiniz çünkü ant içtim" demiyor muyuz? Peki ant içmezseniz yalan söylediğiniz olası anlamına mı geliyor? İsa, bu tür ant içmenin günah olduğunu söylüyor. Karakteriniz öyle dürüst olsun ki ne söylerseniz söyleyin insanlar sözünüze gerçek olarak güvensinler.
Matta 5:37 'Evet'iniz evet, 'hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.
İsa, "Hiç ant içmeyin" dediği zaman az önce anlatığım durumdan bahsediyordu. İsa, her andın günah olduğunu söylemiyordu. Örneğin, İsa Başrahip Kayafa'nın önünde Kendi duruşmasındayken ne oldu?
Matta 26:62-64 Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, "Hiç yanıt vermeyecek misin?" dedi. "Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?" 63 İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, "Yaşayan Tanrı adına ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?" dedi. 64 İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."
İsa, andın altındayken cevap vermekten çekinmedi. Üstelik Pavlus, gerçeği söylediğine tanık olması için Tanrı'ya çağırdı.
2. Korintliler 1:23 Tanrı'yı tanık tutarım ki, Korint'e dönmeyişimin nedeni sizi esirgemekti.
Ancak biz Tanrı'yı bir tanık olarak tutunca birkaç neden için dikkatli olmamız lazım. İlk önce, yaptığımız her şey Tanrı'nın önündedir. O, her şeyi görüp biliyor. İnsanları donlandırırsanız bile, Tanrı'nın gözünü boyamayacaksınız. Yargı günü var.
Başka sebep, Kendimizi Allah'ın halkı olarak ilan etsek te, yalan söylersek veya başka günah işlersek Tanrı'nın ismini boş yere ağzına alma diyen 3. Emir'i ihlal etmiş oluruz. Kutsal Yazılardan bir örnek vereyim:
Süyleyman'ın Özdeyişleri 30:8-9 Sahtekârlığı, yalanı benden uzak tut, Bana ne yoksulluk ne de zenginlik ver; Payıma düşen ekmeği ver, yeter. 9 Yoksa bolluktan, 'Kimmiş RAB?' diye seni yadsır, Ya da yoksulluktan çalar Ve Tanrım'ın adını lekelemiş olurum.
Bir şey çalarak Tanrı'nın adını nasıl lekeliyoruz? Kendimizi Tanrı'nın halkı dersek te günah işliyor olursak biz adını lekeliyoruz. Böylece biz başkalarına Tanrı'yı ve gerçek dini yanlış temsil etmiş oluyoruz.
10 Emir'den birini çiğnersek diğer 9'u da çiğniyoruz.
Yakup 2:10-11 Çünkü Yasa'nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur. 11 Nitekim "Zina etmeyeceksin" diyen, aynı zamanda "Adam öldürmeyeceksin" demiştir. Zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa'yı yine de çiğnemiş olursun.
Tanrı'yı tanık tutmaya dikkatli olmamız gereken 3. sebep, biz ismini kullanıyoruz ve ismi kutsaldır. 3. Emir'e tekrar bakalım.
Mısır'dan Çıkış 20:7 "Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır."
Bu buyruk, Tanrı'nın ismini sıradan ya da gayriresmi biçimde kullanmayı yasaklıyor. Çok Türk adları ve kelimeleri Allah'ın ismini içerdiği için dikkatli olmamız lazım.
Abdullah adı ne demek? Allah'ın kulu anlamına gelir. Allah'ın ismini bir ad içinde kullanmak günah mıdır? Hayır. Eski Ahit'te biz bunu çok görüyoruz. İbranicede Tanrı'nın adlarından biri "El"dir. Örneğin, Tanrı'nın ismini Daniel, Yoel ve Mikael isimlerinde görüyoruz. Türkiye'de Allah'ın ismini içeren başka adları düşünebilir misiniz?
Şimdi Allah'ın ismini içeren kelimeleri düşünelim. Aklınıza ne geliyor? İnşallah kelimesi çok kullanılan kelimedir. Bu kelime Allah'ın ismini sıradan bir şekilde kullanıyor mu? Belki cevap, kullanımına göre bağlıdır. Kutsal Kitap'ın ne söylediğine bakalım:
Yakup 4:13-15 Dinleyin şimdi, "Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacak, para kazanacağız" diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa süre görünen, sonra yitip giden buğu gibisiniz. 14 15 Bunun yerine, "Rab dilerse yaşayacak, şunu şunu yapacağız" demelisiniz.
İnşallah kelimesi, bu ayetlerdeki tasvir edilen kavramı derli toplu kapsıyor. Fakat inşallah kelimesini "Ben taahhüt etmek istemiyorum çünkü rica ettiğiniz şeyi yapmaya çalışmak istemiyorum" anlamına gelmeye kullanıyorsak Allah'ın ismini sıradan bir şekilde kullanmı yormuyuz?
"Yarın paketi gönderir misiniz?"
"İnşallah."
Kelime içtenlikle Tanrı'nın bereketini sorarak kullanılabilir veya isteksizliğimizi saklamak için samimi olmayan bir şekilde kullanılabilir.
Çok sözcük Allah'ın ismini kullanıyor. Başkalarını düşünebilir misiniz? (Estağfurullah, Allasmaldık (Allah'a ısmarladık)).
Peki vallahi billahi ifadesi ne demek? Aslında bu, gerçeği söylediğimiz bir anttır. Allah'ın ismi kullanılan bir anttır. Her zaman dürüst isek ant içmeye başvurmamız gerekiyor mu? Biz bunu söyleyince aslında "Başka zamanlarda sözüme güvenemiyorsunuz fakat bu sefer gerçekten doğrusunu söylüyorum!" demiyor muyuz? 'Evet'iniz evet olsun be 'hayır'ınız hayır olsun.
Peki valla kelimesi? Bir sözlükte şöyle buldum: Vallahi olan kelimenin ağız alışkanlığıyla halk arasında yayılmış hali.
Fakat bu kelime sıradan kullanımda "gerçekten" anlamına gelmiştir. "Gerçekten" kavramını ifade etmek için Allah'ın ismini kullanmamız gerekiyor mu?
Bazı insanlar Allah'ın adını bir ünlem olarak kullanıyor. Türkçe'de sadece şok veya şaşırma durumunu anlatmak için Allah'ın ismini içeren ifadeleri düşünebilir misiniz?
Belki bu ifadeler, siz anlamlarını düşünmeden konuşmanızın sıradan bir parçası olmuş hale gelmiş olabilir. Allah'ın ismini sıradan bir biçimde içeren konuşmalarınızı değiştirmenizi teşfik etmek istiyorum. Allah'ın ismi kutsaldır. İsmini sıradan bir şekilde kullananları masum tutmayacak. Konsantre olarak, ne söylediğinizi dinlerseniz, çok dua ederseniz, Allah'ın yardımıyla bu derinlere yerleşmiş alışkanlıklarınızı değiştirebilirsiniz.
Mezmurlar 24:3-4 RAB'bin dağına kim çıkabilir, Kutsal yerinde kim durabilir? 4 Elleri pak, yüreği temiz olan, Gönlünü putlara kaptırmayan, Yalan yere ant içmeyen.
İçtiğiniz antları yerine getiriniz. Kişisel ve iş hayatınızda doğrusunu söyleyiniz. Makamlar sizi zorlamadıkça başkalarına gerçeği söylediğinizi ikna etmek için antlara başvurmayınız. Tanrı'yı tanık tutmak isterseniz ismini sıradan bir şekilde kullanmamaya dikkatli olunuz. Elleriniz temiz kalbiniz saf olsun.
Bu metnin ilk cümlesinde İsa, Eski Ahit'teki iki ayetten alıntı yapıyor. İlki şöyledir:
Levililer 19:12 "Benim adımla yalan yere ant içmeyeceksiniz. Tanrınız'ın adını aşağılamış olursunuz. RAB benim."
Bu ayet, On Emir'in ikisinin uygulaması gibi görünüyor. 9. Emir yalan söylemeyi yasaklıyor.
Mısır'dan Çıkış 20:16 "Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin."
3. Emir ise Rabb'in adının boş yere kullanılmasını yasaklıyor.
Mısır'dan Çıkış 20:7 "Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır."
İsa'nın alıntı aldığı diğer ayet, Çölde Sayım 30:2'den geliyor:
Çölde Sayım 30:2 "Eğer bir adam RAB'be adak adar ya da ant içerek kendini yükümlülük altına sokarsa, verdiği sözü bozmayacak, ağzından her çıkanı yerine getirecek."
Tanrı'nın Yasası, yalan söylmeyi ve gerçeği çarpıtmayı yasaklıyor. Yasa ruhsaldır. Biz söz verince, söz verdiğimiz konu Tanrı'nın başka yasalarından birini çiğnemediği sürece sözümüzü tutmamız gerekir. İsa'nın döneminde de, bazen insanlar vaatlerini tutmaktan yan çizmeye çalışırlardı. Bunu boş antlarla yaparlardı. Bir örneğe bakalım.
Matta 23:16 "Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, 'Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.'"
Tapınak üzerine ant içerek bir kimse, "Tapınak üzerine içilen ant sayılmaz" diyerek sözlerini yerine getirmeye ihtiyaç duymazlardı. Böylece insanları kandırıp aldatırlardı.
Yahudiler, tapınak ya da başka bir şey üzerinde ant içtikleri zaman aslında o şeyleri bir teminat olarak kullanıyorlardı. Sanki "Ben sözümü tutmazsam tapınağı sana vereceğim" diyorlarmış gibi. Bunların hepsi saçmalık, çünkü tapınağı verecek hakları yoktuki. Gök, vermeleri için sahip oldukları bir şey değildiki. Başları bile vermeleri için sahip oldukarı bir şey değildi. Hepsi Tanrı'ya aittir.
Biz ant içince ne söylüyoruz? Gerçekten "Sözüme güvenebilirsiniz çünkü ant içtim" demiyor muyuz? Peki ant içmezseniz yalan söylediğiniz olası anlamına mı geliyor? İsa, bu tür ant içmenin günah olduğunu söylüyor. Karakteriniz öyle dürüst olsun ki ne söylerseniz söyleyin insanlar sözünüze gerçek olarak güvensinler.
Matta 5:37 'Evet'iniz evet, 'hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.
İsa, "Hiç ant içmeyin" dediği zaman az önce anlatığım durumdan bahsediyordu. İsa, her andın günah olduğunu söylemiyordu. Örneğin, İsa Başrahip Kayafa'nın önünde Kendi duruşmasındayken ne oldu?
Matta 26:62-64 Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, "Hiç yanıt vermeyecek misin?" dedi. "Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?" 63 İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, "Yaşayan Tanrı adına ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?" dedi. 64 İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."
İsa, andın altındayken cevap vermekten çekinmedi. Üstelik Pavlus, gerçeği söylediğine tanık olması için Tanrı'ya çağırdı.
2. Korintliler 1:23 Tanrı'yı tanık tutarım ki, Korint'e dönmeyişimin nedeni sizi esirgemekti.
Ancak biz Tanrı'yı bir tanık olarak tutunca birkaç neden için dikkatli olmamız lazım. İlk önce, yaptığımız her şey Tanrı'nın önündedir. O, her şeyi görüp biliyor. İnsanları donlandırırsanız bile, Tanrı'nın gözünü boyamayacaksınız. Yargı günü var.
Başka sebep, Kendimizi Allah'ın halkı olarak ilan etsek te, yalan söylersek veya başka günah işlersek Tanrı'nın ismini boş yere ağzına alma diyen 3. Emir'i ihlal etmiş oluruz. Kutsal Yazılardan bir örnek vereyim:
Süyleyman'ın Özdeyişleri 30:8-9 Sahtekârlığı, yalanı benden uzak tut, Bana ne yoksulluk ne de zenginlik ver; Payıma düşen ekmeği ver, yeter. 9 Yoksa bolluktan, 'Kimmiş RAB?' diye seni yadsır, Ya da yoksulluktan çalar Ve Tanrım'ın adını lekelemiş olurum.
Bir şey çalarak Tanrı'nın adını nasıl lekeliyoruz? Kendimizi Tanrı'nın halkı dersek te günah işliyor olursak biz adını lekeliyoruz. Böylece biz başkalarına Tanrı'yı ve gerçek dini yanlış temsil etmiş oluyoruz.
10 Emir'den birini çiğnersek diğer 9'u da çiğniyoruz.
Yakup 2:10-11 Çünkü Yasa'nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur. 11 Nitekim "Zina etmeyeceksin" diyen, aynı zamanda "Adam öldürmeyeceksin" demiştir. Zina etmez, ama adam öldürürsen, Yasa'yı yine de çiğnemiş olursun.
Tanrı'yı tanık tutmaya dikkatli olmamız gereken 3. sebep, biz ismini kullanıyoruz ve ismi kutsaldır. 3. Emir'e tekrar bakalım.
Mısır'dan Çıkış 20:7 "Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır."
Bu buyruk, Tanrı'nın ismini sıradan ya da gayriresmi biçimde kullanmayı yasaklıyor. Çok Türk adları ve kelimeleri Allah'ın ismini içerdiği için dikkatli olmamız lazım.
Abdullah adı ne demek? Allah'ın kulu anlamına gelir. Allah'ın ismini bir ad içinde kullanmak günah mıdır? Hayır. Eski Ahit'te biz bunu çok görüyoruz. İbranicede Tanrı'nın adlarından biri "El"dir. Örneğin, Tanrı'nın ismini Daniel, Yoel ve Mikael isimlerinde görüyoruz. Türkiye'de Allah'ın ismini içeren başka adları düşünebilir misiniz?
Şimdi Allah'ın ismini içeren kelimeleri düşünelim. Aklınıza ne geliyor? İnşallah kelimesi çok kullanılan kelimedir. Bu kelime Allah'ın ismini sıradan bir şekilde kullanıyor mu? Belki cevap, kullanımına göre bağlıdır. Kutsal Kitap'ın ne söylediğine bakalım:
Yakup 4:13-15 Dinleyin şimdi, "Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacak, para kazanacağız" diyen sizler, yarın ne olacağını bilmiyorsunuz. Yaşamınız nedir ki? Kısa süre görünen, sonra yitip giden buğu gibisiniz. 14 15 Bunun yerine, "Rab dilerse yaşayacak, şunu şunu yapacağız" demelisiniz.
İnşallah kelimesi, bu ayetlerdeki tasvir edilen kavramı derli toplu kapsıyor. Fakat inşallah kelimesini "Ben taahhüt etmek istemiyorum çünkü rica ettiğiniz şeyi yapmaya çalışmak istemiyorum" anlamına gelmeye kullanıyorsak Allah'ın ismini sıradan bir şekilde kullanmı yormuyuz?
"Yarın paketi gönderir misiniz?"
"İnşallah."
Kelime içtenlikle Tanrı'nın bereketini sorarak kullanılabilir veya isteksizliğimizi saklamak için samimi olmayan bir şekilde kullanılabilir.
Çok sözcük Allah'ın ismini kullanıyor. Başkalarını düşünebilir misiniz? (Estağfurullah, Allasmaldık (Allah'a ısmarladık)).
Peki vallahi billahi ifadesi ne demek? Aslında bu, gerçeği söylediğimiz bir anttır. Allah'ın ismi kullanılan bir anttır. Her zaman dürüst isek ant içmeye başvurmamız gerekiyor mu? Biz bunu söyleyince aslında "Başka zamanlarda sözüme güvenemiyorsunuz fakat bu sefer gerçekten doğrusunu söylüyorum!" demiyor muyuz? 'Evet'iniz evet olsun be 'hayır'ınız hayır olsun.
Peki valla kelimesi? Bir sözlükte şöyle buldum: Vallahi olan kelimenin ağız alışkanlığıyla halk arasında yayılmış hali.
Fakat bu kelime sıradan kullanımda "gerçekten" anlamına gelmiştir. "Gerçekten" kavramını ifade etmek için Allah'ın ismini kullanmamız gerekiyor mu?
Bazı insanlar Allah'ın adını bir ünlem olarak kullanıyor. Türkçe'de sadece şok veya şaşırma durumunu anlatmak için Allah'ın ismini içeren ifadeleri düşünebilir misiniz?
Belki bu ifadeler, siz anlamlarını düşünmeden konuşmanızın sıradan bir parçası olmuş hale gelmiş olabilir. Allah'ın ismini sıradan bir biçimde içeren konuşmalarınızı değiştirmenizi teşfik etmek istiyorum. Allah'ın ismi kutsaldır. İsmini sıradan bir şekilde kullananları masum tutmayacak. Konsantre olarak, ne söylediğinizi dinlerseniz, çok dua ederseniz, Allah'ın yardımıyla bu derinlere yerleşmiş alışkanlıklarınızı değiştirebilirsiniz.
Mezmurlar 24:3-4 RAB'bin dağına kim çıkabilir, Kutsal yerinde kim durabilir? 4 Elleri pak, yüreği temiz olan, Gönlünü putlara kaptırmayan, Yalan yere ant içmeyen.
İçtiğiniz antları yerine getiriniz. Kişisel ve iş hayatınızda doğrusunu söyleyiniz. Makamlar sizi zorlamadıkça başkalarına gerçeği söylediğinizi ikna etmek için antlara başvurmayınız. Tanrı'yı tanık tutmak isterseniz ismini sıradan bir şekilde kullanmamaya dikkatli olunuz. Elleriniz temiz kalbiniz saf olsun.