İSA'NIN DAĞDAKİ VAAZ SERİSİ
22. AFFETMEMİZ ŞART MI?
| vaaz_22_affetmem_şart_mı_.pdf |
Telefonun çalması Lillian Dyer'ı uykusundan uyandırdı. Saatine göz attı. Gece yarısını çoktan geçmişti. "Beni sabahın bu saatinde kim arıyor" diye merak etti.
Polis memurunun ciddi ses tonu Lillian'ın tüm geri kalan uykusunu sildi. Lillian'ın hemen kızının evine gelmesi gerekiyordu. Kızının evine giderken adrenalin damarlarında, kalbi küt küt çarpıyordu. Vardığı zaman evden ve polis arabalarından yansıyan yanıp sönen ışıklar kendisini karşıladılar.
Şişman bir polis memuru ona, "Siz Janice Fain'in annesi Lillian Dyer mısınız?" diye sordu.
"Evet, benim."
Başını biraz eğerek polis memur ona,"Size söylemek beni üzüyor ancak kızınız öldü. Başınız sağ olsun" dedi.
Lillian donup kaldı. Şok geçiriyordu. Ölüme kaybettiği ilk çocuğu bu değildi. Kızı Priscilla daha çocukken suda boğulmuştu. Fakat bu değişik bir şeydi.
"Bayan Dyer, hastaneye gidip bedenini teşhis etmenizi istiyorum."
Lillian zayıf bir sesle, "Ne oldu" diye sordu.
"Bayan Dyer, damadınız kızınızı öldürdü."
Lillian Dyer sadık bir Yedinci Gün Adventist Kilisesi üyesiydi ve bir hristiyan'ın karşılaşabileceği en zor şeylerden biriyle yüz yüze gelmişti. Onun zorluğu içki, sigara veya başka dünyasal hayat tarzlarını bırakmak değildi. Lillian Dyer çocukluğundan beri Mesih imanlısıydı ve Adventist mesajını duymadan önce yıllar boyunca Baptist Kilisesinde pazar okulunda öğretmenlik yapmıştı. Lillian Dyer'ın hayatında büyük günahları yoktu. Hristiyan davranışında örnek bir hayat yaşamıştı ve kilisede liderlerden biriydi. Daha önce hiç olmadığı kadar derin bir şekilde imanına meydana okuyan şey neydi? İsa'nın buyruklarından hangisi mücadele edecekti?
Matta 6:14-15 "Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz."
İsa, bize karşı suç işleyenleri affetmeden önce onların tövbe edip bizden özür dilemeleri gerektiğini söylemedi. Bizim suçlarımızın affedilmesi için başalarının suçlarını affetmemiz lazım. Geçen hafta Rabb'in duasında şu ayeti okuduk:
Matta 6:12 Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
Bizim suçlarımızın bağışlanmasını istiyorsak başkalarına doğru affeden bir tavrımız gerek. İnsanlar bize ne kadar kötü davranırlarsa davransınlar, husumet ve kin beslememeliyiz.
Peki bu durumda Lillian Dyer'a ne söyleyeceğiz? Gözlerine bakarak kızını katleden adamı affetmesi gerektiğini nasıl söyleyeceksiniz? Tamam damadı içerde fakat bu gerçek kızını geri getirmez. Hayatı boyunca kızından mahrum kalacaktı. Yaşlılığında kendisini mutlu edecek bir torunu olmayacaktı. Hiçbir şey kızının yerini alamazdı. Lillian'a ne söyleyeceksiniz? Siz ona "Kızını katleden adamı, İsa söylediği için affetmeniz lazım" mı diyeceksiniz?
Bazı insanlar "Adalet yok!" diye kendilerine yapılan suçları bağışlamak istemiyorlar. İnsanların ceza çekmeden paçalarını kurtardıklarını düşünüyorlar. Lillian Dyer’ın damadını affetmesi, damadının ceza çekmeden cennete gidebileceği ve Lillian'ın kaybı için bir telafi olmayacak mı demek?
Mezmur 89:14 Tahtın adalet ve doğruluk üzerine kurulu, Sevgi ve sadakat önünsıra gider.
Kutsal Kitap İsa'nın dağda vaaz ettiği krallığın, adalet ilkesi üzerinde kurulduğunu yazıyor. Adalet, yasa ve ihlal edenler için ceza içerir. Ancak Mezmur 89:14'te merhametin Allah'ın karakterinin bir parçası olduğunu okuyoruz. Bu kavramı bu çeyrek yılın hatırlama metninde de görüyorüz.
Romalılar 6:23 Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.
Tanrı merhametli olup da aynı zamanda adalet nasıl sürdürebilir? Lillian Dyer, Janice Fain'nin canisini bağışlarsa adalet nerede? Bu çok önemli olduğu için inceleyelim.
Bir kişi bize karşı günah işlerse, bu olayın en azından 4 tarafı var. Tanrı var, Şeytan ya da meleklerinden birisi var, bize karşı suç işleyen var ve biz varız. Birisi bize karşı suç işlerse Allah'ın malını incittiği ve sevgi yasasını ihlal ettiği için Tanrı'ya karşı günah işlemiş olur. Peygamber Davut birlikte zina yaptığı bayanın kocasını öldürttüğü zaman şöyle yazdı:
Mezmur 51:4 Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim, Senin gözünde kötü olanı yaptım. Öyle ki, konuşurken haklı, Yargılarken adil olasın.
Davut bayanın kocasına karşı mutlak günah işledi. O zaman neden Davut, Allah’a, " Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim" dedi? Yasası çiğnenmiş olan ve malı zarar görmüş olan Tanrı'ydı.
1. Yuhanna 3:4 Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.
Pek çok Hristiyan, İsa çarmıhta öldüğü zaman On Emir'i iptal ettiğini söylüyor. Öyle olsaydı günah yok olurdu, çünkü günah demek yasaya karşı gelmek demek. Onlar, "İsa'nın tek yasası var sevgi yasasıdır" derler. Tanrı'nın tüm yasalarının altında yatan ilke sevgidir ve o şekilde özetlenebilir. Fakat sevgi pratik bir şeklide nasıl uygulanır? Biz On Emir'de Tanrı'nın sevgi yasasının ifadesini görüyoruz. Sevgi yasası On Emir'i iptal etmez. İsa bunu dağdaki vaazında gösterdi. On Emir sevgi yasasıdır ve İsa öldüğü zaman hiç birini iptal etmedi.
Yasa olmasaydı hiçbir şey günah olarak sayılmazdı ve adalet olmazdı. Herkes serbestçe kötülük yapabilirdi ve ceza olmazdı.
Lillian Dyer'ın damadı, Janice'i öldürdüğü zaman kime karşı günah işledi? Evet Janice'e karşı işledi, ama öncelikle Tanrı'ya karşı suç işledi. Şeytan ve melekleri ayartılmada katkıda bulundular. Tabii ki Lillian Dyer kızını kaybetti. Dramda oyuncular bunlardır.
Lillian damadını bağışlarsa, damadın Allah'tan ceza almayacağı anlamına mı geliyor? Hayır. Tanrı'nın Lillian'ın yapmasını beklediği af Tanrı'nınkinden farklıdır. Nasıl?
Allah, Lillian'ın damadından nefret edeceğine onu sevmesini istiyor. Tanrı onun misilleme yapmasını yahut öç almasını istemiyor. Misilleme ve öç, sevgi değildir. Allah sevgidir. Misilleme ve öç ruhu Şeytan'ın ruhudur. Misilleme ve öç ruhu cennete girmeyecek. Öfke, kin ve acı bu hayatta Lillian'ı mahvedecekti. Damadını affederse kendisini mahvedecek şeylerden özgür olacak. Allah'ın Lillian'dan ve bizden beklediği af, bizim sevmemiz ve yargıyı Allah'a bırakmamızdır. Lillian'ın sevgisi ve affı, damadının Tanrı'ya ve O’nun yasasına olan sorumluluğunu iptal edemezdi.
Allah ta Lillian’ın damadını affetmek istiyor. Fakat Tanrı'nın affetmesi insanların bağışlamasından daha kapsamlıdır. Nasıl? Kutsal Kitap'a bakalım.
Yeşaya 55:7-9 Kötü kişi yolunu, Fesatçı düşüncelerini bıraksın; RAB'be dönsün, merhamet bulur, Tanrımız'a dönsün, bol bol bağışlanır. 8 "Çünkü benim düşüncelerim Sizin düşünceleriniz değil, Sizin yollarınız benim yollarım değil" diyor RAB. 9 "Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, Yollarım da sizin yollarınızdan, Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir."
Allah'ın affı, bizi mahkumiyetten özgür kılan hukuki eylemin ötesine ulaşır. Yolları da bizim yollarımızdan yüksektir. Tanrı'nın bağışlaması günahtan kurtarıp kazanmayı içerir. Lillian Dyer'ın affı, damadının kalbini değiştiremezken, Allah'ın günahkarın yüreğini değiştirecek gücü var.
Zina edip birisini öldürterek günah işledikten sonra Davut'un duasını dinleyin:
Mezmur 51:10 Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat, Yeniden kararlı bir ruh var et içimde.
Mezmur 103:12 Doğu batıdan ne kadar uzaksa, O kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı.
Davut'un duası, yenilenme için bir duadır. Değiştirilmek istiyor. Ancak Allah'tan gelen bir mucize bu. Davut kendisini değiştiremez. Allah sevgidir ve cezalandırmaya çalışmıyor, günahkarı kurtarıp kazanmaya çalışıyor. Fakat günahkar karşı koyup Tanrı'nın affını reddederse geri kalan sadece adalet ve cezadır. Nasıl? Günahın ücreti ölümdür.
Allah'ın, günahkarı cezalandırmasını görmek istiyorsanız çarmıhtaki İsa'ya bir bakın. İsa çarmıhta her kişi için bir bir günahın bedelini ödedi. Kendilerine İsa'nın kurbanının liyakatını kabul eden kişi, affedilmekle kalmaz, Allah o kişinin içinde yeni sevgi kalbini de yaratır. Yenilenmiş olanlar nefretten, kinden ve intikamdan özgür olurlar. Allah affeder ve yeniler.
Her birimiz Allah'a karşı günah işledik. Biz de ölüme layığız. Çünkü doğal olarak biz benciliz ve bu da Allah'ın yasasına karşıdır. Kendimiz için adalet değil af istiyoruz. Cezalandırılmak istemiyoruz. O zaman, Tanrı'nın Egemenliğine girmek istiyorsak, Allah'ınki gibi affeden bir yüreğe sahip olup, cezalandırmayı aramayan biri olmamız lazım.
Bu dünyadaki suçların karşılığında hiç ceza veya hapishane olmasın mı diyorum? Hayır. Bunlar günahkarları tövbeye getirebilir. Günahkarlar yollarının kötü olduğunu görebilirler. Katiller topluma serbest bırakılmamalı. Kendimizi korumamız lazım. Biz, onların kalplerinden değişip değişmediklerini bilemiyoruz. Allah'ın Kendisi Israil'deki suçlular için cezaları emretti. Fakat bunların hepsi günahkarları tövbeye götürmek veya masumları korumak için oldu. Tanrı, sırf misilleme yapmak veya öç almak için cezalandırmaz.
Allah'ın bizi gerçekten sevdiğine inanıyorsak, biz sevgi alıp başkasına verebiliriz. Ancak biz başkalarının günahkar fakat bizim doğru ve tövbeye ihtiyacı olmayan kişiler olduğumuzu sanıyorsak, başkalarını affedemeyen kişiler oluruz.
Bir gün Lillian Dyer, David'e "Damadımı affettim" dedi. Büyük sözlerdi bunlar. Lillian nefret, öfke ve intikamdan özgür kılınmıştı. Fakat onun affı, günahkarı Allah'a olan sorumluluğundan muaf hale getirmedi. Günahkar değişmeyi reddederse, günahları affedilemez. Günahlarını itiraf etmeyi ve onlardan vazgeçmeyi reddeden hiçbir günahkar, Tanrı’nın kırallığına giremez. İsa tarafından sunulan affı kabul etmeyenler, günahın bedelini kendileri ödemek zorundadırlar. Bu bedel sonsuz ölümdür.
Lillian Dyer için bu hayatta nasıl bir telafi, nasıl bir tazminat olabilir? O kızını kaybetti. Günahkarı geri kazanmak için sevgi büyük bir bedel öder. Lillian Dyer bu fiyatı ödedi. İnsanların yalan söyledikleri, kandırdıkları, çaldıkları, mahvettikleri ve Allah’ın çocuklarını öldürdükleri zaman Allah’ın çektiği acıların aynısını çekti.
Dirilişte, Allah Lillian’ın acılarını nasıl ödüllendirecek bilmiyorum. Fakat şunu biliyorum ki, bu dünyada Allah, hakkaniyetli insanları, ruhlarında barış, gönül ferahlığı ve sevgiyle ödüllendirecek. Allah’ın sevgi olduğu gibi, onlar da bu dünyada ve gelecek dünyada böyle olacaklardır. Dahası, Allah bütün gözyaşını silme sözü veriyor. Doğru insanları yaptıkları işlere göre ödüllendirecektir.
Bu sabah kalbinizde öfke, çoraklık, hoşnutsuzluk gibi hisler var mı? Kızgınmısınız ve misilleme yaparak intikam almak mı istiyorsunuz? Birisinin size karşı yaptığı birşey dolayısıyla Allah tarafından cezalandırılmasını mı istiyorsunuz? Eğer bunlar doğruysa sizde buradaki herkes gibi bir insansınız. Fakat Allah’ın kırallığı misilleme ve intikam üzerine kurulmamıştır. Sevgi, islah ve geri kazanma üzerinedir. Bu insanlık için, yani bizler için normal olmadığından, Allah’tan seven ve affeden bir kalp istemeliyiz.
Diğer parti pişman olsa da olmasa da, biz affedilmek için affetmeliyiz. Adaleti Allah’ın ellerine bırakın. Allah, günahkarı geri kazanmak için elinden gelen herşeyi yapacaktır. Eğer günahkar bunu reddederse, günahlarının ödülünü alacaktır. Şeytan da bütün günahlardaki sorumluluk payı için cevap verecektir. Allah adildir ve O’nun kanunu hala yerinde duruyor. Değişmedi. Değişmesi gereken biziz. Biz de, tıpkı Davud’un Mezmur 51:10 da ‘Tanrım, bende temiz bir kalp yarat ve yeniden kararlı bir ruh var et içimde’ dediği gibi dua edelim.
Eğer İsa sizi hür kılarsa, işte o zaman gerçekten de özgürsünüz.
Polis memurunun ciddi ses tonu Lillian'ın tüm geri kalan uykusunu sildi. Lillian'ın hemen kızının evine gelmesi gerekiyordu. Kızının evine giderken adrenalin damarlarında, kalbi küt küt çarpıyordu. Vardığı zaman evden ve polis arabalarından yansıyan yanıp sönen ışıklar kendisini karşıladılar.
Şişman bir polis memuru ona, "Siz Janice Fain'in annesi Lillian Dyer mısınız?" diye sordu.
"Evet, benim."
Başını biraz eğerek polis memur ona,"Size söylemek beni üzüyor ancak kızınız öldü. Başınız sağ olsun" dedi.
Lillian donup kaldı. Şok geçiriyordu. Ölüme kaybettiği ilk çocuğu bu değildi. Kızı Priscilla daha çocukken suda boğulmuştu. Fakat bu değişik bir şeydi.
"Bayan Dyer, hastaneye gidip bedenini teşhis etmenizi istiyorum."
Lillian zayıf bir sesle, "Ne oldu" diye sordu.
"Bayan Dyer, damadınız kızınızı öldürdü."
Lillian Dyer sadık bir Yedinci Gün Adventist Kilisesi üyesiydi ve bir hristiyan'ın karşılaşabileceği en zor şeylerden biriyle yüz yüze gelmişti. Onun zorluğu içki, sigara veya başka dünyasal hayat tarzlarını bırakmak değildi. Lillian Dyer çocukluğundan beri Mesih imanlısıydı ve Adventist mesajını duymadan önce yıllar boyunca Baptist Kilisesinde pazar okulunda öğretmenlik yapmıştı. Lillian Dyer'ın hayatında büyük günahları yoktu. Hristiyan davranışında örnek bir hayat yaşamıştı ve kilisede liderlerden biriydi. Daha önce hiç olmadığı kadar derin bir şekilde imanına meydana okuyan şey neydi? İsa'nın buyruklarından hangisi mücadele edecekti?
Matta 6:14-15 "Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz."
İsa, bize karşı suç işleyenleri affetmeden önce onların tövbe edip bizden özür dilemeleri gerektiğini söylemedi. Bizim suçlarımızın affedilmesi için başalarının suçlarını affetmemiz lazım. Geçen hafta Rabb'in duasında şu ayeti okuduk:
Matta 6:12 Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
Bizim suçlarımızın bağışlanmasını istiyorsak başkalarına doğru affeden bir tavrımız gerek. İnsanlar bize ne kadar kötü davranırlarsa davransınlar, husumet ve kin beslememeliyiz.
Peki bu durumda Lillian Dyer'a ne söyleyeceğiz? Gözlerine bakarak kızını katleden adamı affetmesi gerektiğini nasıl söyleyeceksiniz? Tamam damadı içerde fakat bu gerçek kızını geri getirmez. Hayatı boyunca kızından mahrum kalacaktı. Yaşlılığında kendisini mutlu edecek bir torunu olmayacaktı. Hiçbir şey kızının yerini alamazdı. Lillian'a ne söyleyeceksiniz? Siz ona "Kızını katleden adamı, İsa söylediği için affetmeniz lazım" mı diyeceksiniz?
Bazı insanlar "Adalet yok!" diye kendilerine yapılan suçları bağışlamak istemiyorlar. İnsanların ceza çekmeden paçalarını kurtardıklarını düşünüyorlar. Lillian Dyer’ın damadını affetmesi, damadının ceza çekmeden cennete gidebileceği ve Lillian'ın kaybı için bir telafi olmayacak mı demek?
Mezmur 89:14 Tahtın adalet ve doğruluk üzerine kurulu, Sevgi ve sadakat önünsıra gider.
Kutsal Kitap İsa'nın dağda vaaz ettiği krallığın, adalet ilkesi üzerinde kurulduğunu yazıyor. Adalet, yasa ve ihlal edenler için ceza içerir. Ancak Mezmur 89:14'te merhametin Allah'ın karakterinin bir parçası olduğunu okuyoruz. Bu kavramı bu çeyrek yılın hatırlama metninde de görüyorüz.
Romalılar 6:23 Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.
Tanrı merhametli olup da aynı zamanda adalet nasıl sürdürebilir? Lillian Dyer, Janice Fain'nin canisini bağışlarsa adalet nerede? Bu çok önemli olduğu için inceleyelim.
Bir kişi bize karşı günah işlerse, bu olayın en azından 4 tarafı var. Tanrı var, Şeytan ya da meleklerinden birisi var, bize karşı suç işleyen var ve biz varız. Birisi bize karşı suç işlerse Allah'ın malını incittiği ve sevgi yasasını ihlal ettiği için Tanrı'ya karşı günah işlemiş olur. Peygamber Davut birlikte zina yaptığı bayanın kocasını öldürttüğü zaman şöyle yazdı:
Mezmur 51:4 Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim, Senin gözünde kötü olanı yaptım. Öyle ki, konuşurken haklı, Yargılarken adil olasın.
Davut bayanın kocasına karşı mutlak günah işledi. O zaman neden Davut, Allah’a, " Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim" dedi? Yasası çiğnenmiş olan ve malı zarar görmüş olan Tanrı'ydı.
1. Yuhanna 3:4 Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.
Pek çok Hristiyan, İsa çarmıhta öldüğü zaman On Emir'i iptal ettiğini söylüyor. Öyle olsaydı günah yok olurdu, çünkü günah demek yasaya karşı gelmek demek. Onlar, "İsa'nın tek yasası var sevgi yasasıdır" derler. Tanrı'nın tüm yasalarının altında yatan ilke sevgidir ve o şekilde özetlenebilir. Fakat sevgi pratik bir şeklide nasıl uygulanır? Biz On Emir'de Tanrı'nın sevgi yasasının ifadesini görüyoruz. Sevgi yasası On Emir'i iptal etmez. İsa bunu dağdaki vaazında gösterdi. On Emir sevgi yasasıdır ve İsa öldüğü zaman hiç birini iptal etmedi.
Yasa olmasaydı hiçbir şey günah olarak sayılmazdı ve adalet olmazdı. Herkes serbestçe kötülük yapabilirdi ve ceza olmazdı.
Lillian Dyer'ın damadı, Janice'i öldürdüğü zaman kime karşı günah işledi? Evet Janice'e karşı işledi, ama öncelikle Tanrı'ya karşı suç işledi. Şeytan ve melekleri ayartılmada katkıda bulundular. Tabii ki Lillian Dyer kızını kaybetti. Dramda oyuncular bunlardır.
Lillian damadını bağışlarsa, damadın Allah'tan ceza almayacağı anlamına mı geliyor? Hayır. Tanrı'nın Lillian'ın yapmasını beklediği af Tanrı'nınkinden farklıdır. Nasıl?
Allah, Lillian'ın damadından nefret edeceğine onu sevmesini istiyor. Tanrı onun misilleme yapmasını yahut öç almasını istemiyor. Misilleme ve öç, sevgi değildir. Allah sevgidir. Misilleme ve öç ruhu Şeytan'ın ruhudur. Misilleme ve öç ruhu cennete girmeyecek. Öfke, kin ve acı bu hayatta Lillian'ı mahvedecekti. Damadını affederse kendisini mahvedecek şeylerden özgür olacak. Allah'ın Lillian'dan ve bizden beklediği af, bizim sevmemiz ve yargıyı Allah'a bırakmamızdır. Lillian'ın sevgisi ve affı, damadının Tanrı'ya ve O’nun yasasına olan sorumluluğunu iptal edemezdi.
Allah ta Lillian’ın damadını affetmek istiyor. Fakat Tanrı'nın affetmesi insanların bağışlamasından daha kapsamlıdır. Nasıl? Kutsal Kitap'a bakalım.
Yeşaya 55:7-9 Kötü kişi yolunu, Fesatçı düşüncelerini bıraksın; RAB'be dönsün, merhamet bulur, Tanrımız'a dönsün, bol bol bağışlanır. 8 "Çünkü benim düşüncelerim Sizin düşünceleriniz değil, Sizin yollarınız benim yollarım değil" diyor RAB. 9 "Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, Yollarım da sizin yollarınızdan, Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir."
Allah'ın affı, bizi mahkumiyetten özgür kılan hukuki eylemin ötesine ulaşır. Yolları da bizim yollarımızdan yüksektir. Tanrı'nın bağışlaması günahtan kurtarıp kazanmayı içerir. Lillian Dyer'ın affı, damadının kalbini değiştiremezken, Allah'ın günahkarın yüreğini değiştirecek gücü var.
Zina edip birisini öldürterek günah işledikten sonra Davut'un duasını dinleyin:
Mezmur 51:10 Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat, Yeniden kararlı bir ruh var et içimde.
Mezmur 103:12 Doğu batıdan ne kadar uzaksa, O kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı.
Davut'un duası, yenilenme için bir duadır. Değiştirilmek istiyor. Ancak Allah'tan gelen bir mucize bu. Davut kendisini değiştiremez. Allah sevgidir ve cezalandırmaya çalışmıyor, günahkarı kurtarıp kazanmaya çalışıyor. Fakat günahkar karşı koyup Tanrı'nın affını reddederse geri kalan sadece adalet ve cezadır. Nasıl? Günahın ücreti ölümdür.
Allah'ın, günahkarı cezalandırmasını görmek istiyorsanız çarmıhtaki İsa'ya bir bakın. İsa çarmıhta her kişi için bir bir günahın bedelini ödedi. Kendilerine İsa'nın kurbanının liyakatını kabul eden kişi, affedilmekle kalmaz, Allah o kişinin içinde yeni sevgi kalbini de yaratır. Yenilenmiş olanlar nefretten, kinden ve intikamdan özgür olurlar. Allah affeder ve yeniler.
Her birimiz Allah'a karşı günah işledik. Biz de ölüme layığız. Çünkü doğal olarak biz benciliz ve bu da Allah'ın yasasına karşıdır. Kendimiz için adalet değil af istiyoruz. Cezalandırılmak istemiyoruz. O zaman, Tanrı'nın Egemenliğine girmek istiyorsak, Allah'ınki gibi affeden bir yüreğe sahip olup, cezalandırmayı aramayan biri olmamız lazım.
Bu dünyadaki suçların karşılığında hiç ceza veya hapishane olmasın mı diyorum? Hayır. Bunlar günahkarları tövbeye getirebilir. Günahkarlar yollarının kötü olduğunu görebilirler. Katiller topluma serbest bırakılmamalı. Kendimizi korumamız lazım. Biz, onların kalplerinden değişip değişmediklerini bilemiyoruz. Allah'ın Kendisi Israil'deki suçlular için cezaları emretti. Fakat bunların hepsi günahkarları tövbeye götürmek veya masumları korumak için oldu. Tanrı, sırf misilleme yapmak veya öç almak için cezalandırmaz.
Allah'ın bizi gerçekten sevdiğine inanıyorsak, biz sevgi alıp başkasına verebiliriz. Ancak biz başkalarının günahkar fakat bizim doğru ve tövbeye ihtiyacı olmayan kişiler olduğumuzu sanıyorsak, başkalarını affedemeyen kişiler oluruz.
Bir gün Lillian Dyer, David'e "Damadımı affettim" dedi. Büyük sözlerdi bunlar. Lillian nefret, öfke ve intikamdan özgür kılınmıştı. Fakat onun affı, günahkarı Allah'a olan sorumluluğundan muaf hale getirmedi. Günahkar değişmeyi reddederse, günahları affedilemez. Günahlarını itiraf etmeyi ve onlardan vazgeçmeyi reddeden hiçbir günahkar, Tanrı’nın kırallığına giremez. İsa tarafından sunulan affı kabul etmeyenler, günahın bedelini kendileri ödemek zorundadırlar. Bu bedel sonsuz ölümdür.
Lillian Dyer için bu hayatta nasıl bir telafi, nasıl bir tazminat olabilir? O kızını kaybetti. Günahkarı geri kazanmak için sevgi büyük bir bedel öder. Lillian Dyer bu fiyatı ödedi. İnsanların yalan söyledikleri, kandırdıkları, çaldıkları, mahvettikleri ve Allah’ın çocuklarını öldürdükleri zaman Allah’ın çektiği acıların aynısını çekti.
Dirilişte, Allah Lillian’ın acılarını nasıl ödüllendirecek bilmiyorum. Fakat şunu biliyorum ki, bu dünyada Allah, hakkaniyetli insanları, ruhlarında barış, gönül ferahlığı ve sevgiyle ödüllendirecek. Allah’ın sevgi olduğu gibi, onlar da bu dünyada ve gelecek dünyada böyle olacaklardır. Dahası, Allah bütün gözyaşını silme sözü veriyor. Doğru insanları yaptıkları işlere göre ödüllendirecektir.
Bu sabah kalbinizde öfke, çoraklık, hoşnutsuzluk gibi hisler var mı? Kızgınmısınız ve misilleme yaparak intikam almak mı istiyorsunuz? Birisinin size karşı yaptığı birşey dolayısıyla Allah tarafından cezalandırılmasını mı istiyorsunuz? Eğer bunlar doğruysa sizde buradaki herkes gibi bir insansınız. Fakat Allah’ın kırallığı misilleme ve intikam üzerine kurulmamıştır. Sevgi, islah ve geri kazanma üzerinedir. Bu insanlık için, yani bizler için normal olmadığından, Allah’tan seven ve affeden bir kalp istemeliyiz.
Diğer parti pişman olsa da olmasa da, biz affedilmek için affetmeliyiz. Adaleti Allah’ın ellerine bırakın. Allah, günahkarı geri kazanmak için elinden gelen herşeyi yapacaktır. Eğer günahkar bunu reddederse, günahlarının ödülünü alacaktır. Şeytan da bütün günahlardaki sorumluluk payı için cevap verecektir. Allah adildir ve O’nun kanunu hala yerinde duruyor. Değişmedi. Değişmesi gereken biziz. Biz de, tıpkı Davud’un Mezmur 51:10 da ‘Tanrım, bende temiz bir kalp yarat ve yeniden kararlı bir ruh var et içimde’ dediği gibi dua edelim.
Eğer İsa sizi hür kılarsa, işte o zaman gerçekten de özgürsünüz.