Dünyada pek çok din var. Bunların çoğu ahlâk hakkında bazı ortak noktaları paylaşsalar da, aynı değiller. Bunlar, Allah’ın kim olduğu, O’nun niteliği ve O’nun günah ve ölüm sorunuyla nasıl ilgilendiği konularında birbirleriyle çelişiyorlar. Ayrıca Allah’ın insanlardan ne beklediği ve bunun nedeni konularındaki anlayışlarında farklılık gösteriyorlar. İncelenerek değerlendirilmesi gereken böylesi bir bilgi bolluğunda da, pek çok insanın kafası karışıyor. Gerçek nedir? Onu nerede bulabilirim? Tüm hayatımı sonunda beni yokluğa götürecek bir yola koyulmuş olarak geçirmediğimden nasıl emin olabilirim? Bize yolu gösterecek bir şeyin ya da birisinin olmasını gerçekten çok arzularız.
Neyse ki Allah bize yolu gösterecek birisini ve bir şeyi vermiştir. Bizi gerçeğe dair tanıksız bırakmadı. Allah olayları peygamberler denen yaşayan haberciler aracılığıyla bildirir. Tabii ki bazı peygamberler kendilerine verilen mesajları yazarlar. Peygamberlerin bu mesajları kutsal yazıları meydana getirir. Kutsal yazılar bize gerçeğin yolunu gösteren bir şeydir. Ancak tek bir kelime bile yazmamış peygamberler de vardır. Örneğin, birkaç ders önce kötü bir kralı kınayan ve onun felâketini bildiren bir peygamber hakkında okumuştuk. İlginç bir şekilde, adı bilinmiyor ve kutsal yazıların herhangi bir bölümünü de yazmamış.
Bu dersimizde, kendisine Allah tarafından bir mesaj verilen Malaki adlı bir haberci, yani peygamber hakkında bilgi edineceğiz. Malaki, peygamberlik sözünde başka bir habercinin gelerek, bir diğer haberci için yolu hazırlayacağını söylüyor. Ortada pek çok haberci var! Peki tüm bu haberciler neden gerekli? Bu sorunun yanıtını anlamamıza yardımcı olacak bir öyküyü ele alalım.
Bayram bir gün yolda araba sürüyordu ve bir polis memuru onu durdurdu. Fakat durdurulan tek kişi Bayram değildi; tüm tra k tıkanmıştı.
Bayram “Neler oluyor?” diye düşündü. Camı açtı ve polis memuruna seslendi.
“Burada ne oluyor, neden bütün trafiği durdurdunuz?”
Polis memuru cevap vermedi. Yalnızca arabaları yolun kenarına çekti. Bayram yolun kenarında beklerken, yol boyunca aralıklarla pek çok polis memurunun yerleştirilmiş olduğunu gördü. Derken birdenbire birkaç polis arabası yoldan geçti, birkaç siyah otomobil bunları yakından izliyordu. Tüm arabalar 06 plakalıydı.
Siyah arabalar geçtikten sonra polis memuru trafiğin devam etmesine izin verdi. Fakat Bayram’ın merakı uyanmıştı, bu yüzden polis memuruna sordu:
“Kimdi o?”
Polis memuru “Başbakan bir toplantı için buraya geldi” karşılığını verdi.
Önemli kişiler şehre geldiklerinde, çoğunlukla onların geldiğine dair büyük bir duyuru yapılır. Çoğu kez sokak lambası direklerine ilanlar asılır ve otoyol köprülerinin duvarlarına posterler yapıştırılır. Önemli şahıs bir miting için gelmiyorsa dahi, en azından yollar tutulur, her noktada güvenlik kontrolleri yapılır ve araçlar yolun kenarına çekilir.
Kutsal Kitap’ı çalışmaya ilk başladığımızdan beri, son derece benzersiz bir kişinin gelişini öngören bir dizi peygamberlik sözü ve olay gördük. Adem ile Havva’nın günah işlemelerinin hemen ardından Allah’ın verdiği, özel birisinin gelerek yılanın başını ezeceği vaadini okuduk. Daha sonra yılanın Şeytan olduğunu öğrendik.35 Şeytan’ın başını ezen kişinin son derece kudretli birisi olduğunu söylemekle yetinelim! Ayrıca, İbrahim’e verilen tüm ulusların onun soyu aracılığıyla kutsanacağı vaadini okuduk.36 Vaatler zinciri, Musa’nın Yahudiler arasından kendisi gibi bir peygamber çıkarılacağını ve halkın onu dinlemesi gerektiğini öngörmesi ile devam etti.37 Musa yanan çalıda Allah ile konuştu, hatta Allah’ı arkasından kısmen görmesine izin verildi. Gerçekten Musa’dan daha büyük bir peygamber olabilir miydi? Olmalı, zira Kutsal Kitap böyle bir peygamberin çıkacağını öngördü.
Mezmurlar’da, Harun’un düzenine göre değil, Melkisedek’in düzenine göre bir rahip çıkacağını öğrendik. İbrahim’in Melkisedek’e %10 oranında ondalık verdiğini hatırlıyor musunuz? Allah, o rahibin tüm düşmanlarını onun ayakları altına sereceğini ve onu Kendi sağında oturtacağını söylemişti.38 Daha sonra Allah’ın birisini Davut’un tahtına oturtacağını ve onun krallığının sonsuza dek süreceğini, çünkü doğruluk ve adalet ile kurulmuş olacağını öğrendik.39
Ancak bu kadarı yetmezmiş gibi, Allah gelecek olan kişinin mucizevi bir şekilde doğacağını ve adının “Allah bizimle” anlamına gelen İmmanuel olacağını bildirdi.40 Yeşaya 52:13–15 ayetlerinde gelecek olan bir “Kul” hakkında okuyoruz, o yüceltilecek, ancak büyük sıkıntı çekecekti. Ayrıca, Yeşaya 53. bölümde bu kulun halkın günahlarından ötürü acı çekeceğini ve aslında onları kendi acısı yoluyla aklayacağını gördük. O tüm insanlığın kaderini değiştirecekti! Bu kim olabilirdi?
Daniel kitapçığında Mesih’in M.S. 27 yılında dünya sahnesinde görüneceğini ve 7 yıl içinde öldürüleceğini öngören peygamberlik sözünü işlemiştik.41 Tüm bu öngörüler acaba tek bir kişi hakkında olabilir miydi: parçalayıcı, bereket getirici, peygamber, rahip, kral, kul ve acı çeken kişi? Öyle ise, Allah bu kişinin kim olduğunu ve ne zaman ortaya çıkacağını yanlış anlaşılması imkânsız ifadelerle dünyaya bildirmez miydi?
Okuduğumuz tüm peygamberlik sözleri Şeytan’ın başını ezecek, Musa gibi bir peygamber olacak, ebedi krallıkta Davut’un tahtına oturacak, mucizevi bir doğumla doğacak, çekeceği acılarla insanları günahlarından aklayacak ve gerçekten “Allah bizimle” adıyla anılacak olan bir kişi hakkında idiyse, onun gelişiyle ilgili bir duyuruyu haklı olarak bekleyebilirdik, değil mi? Bu da bizi şimdi bakmak istediğimiz ayetlere getiriyor. Malaki adındaki küçük kitapçığa gidelim.
Malaki Eski Antlaşma’daki son kitapçık ve Küçük Peygamberler denen bir kitapçıklar grubunun sonunda yer alıyor. Malaki kitapçığında yazar kitapçığı yazdığı zaman ya da kendisi hakkında kişisel bilgi vermiyor. Kutsal Kitap’ın başka bir kitapçığında ondan bahsedilmiyor. Malaki’nin İsrail’i Persler yönetirken, M.Ö. 538 ile 331 yılları arasında, İsrail’deki en üst düzey devlet memurlarının valiler olduğu zamanda yazıldığını anlıyoruz. Bu, Babil esaretinden sonra olmuş olmalı. Allah’ın Malaki peygamber aracılığıyla Kendi halkına neler söylediğini 3. bölüm, 1. ayette okuyalım:
1 “İşte habercimi gönderiyorum. Önümde yolu hazırlayacak. Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek; görmeyi özlediğiniz antlaşma habercisi gelecek” diyor Her Şeye Egemen RAB.
Birisi geliyor ve bu kişi çok önemli! Malaki peygamber, antlaşmanın Habercisi olan Rabb’in Kendi tapınağına gelmekte
olduğunu söyledi. Rabb’in Kendisi geliyor! Bu, Daniel 9. bölümde sözü edilen, antlaşmayı teyit edecek olan kişi.42 O uyarı olmadan mı gelecek? Hayır, Rab O’nun gelişi için yol hazırlamak üzere bir haberci göndereceğini söylüyor. Bu kesinlikle mantıklı. Başbakanın gelişi için yolu hazırlamak üzere birilerini gönderiyorlarsa, Rab için, antlaşmanın Rabbi için ne yapılmalı?
Rabb’in önünde gönderilen haberci ile antlaşmanın Habercisi iki farklı kişi. Rabb’in önünde gönderilen haberci kim? Yanıtı burada bulamıyoruz. Ancak sabırlı olun. Rab geldiğinde ne olacak? Bunu Malaki 3. bölüm, 2–7 ayetlerinde görelim:
2 Ama onun geleceği güne kim dayanabilir? O belirince kim durabilir? Çünkü o maden arıtıcının ateşi, çamaşırcının kül suyu gibi olacak; 3 gümüş eritip arıtan gibi davranacak: Levililer’i arındırıp altın, gümüş temizler gibi temizleyecek. Böylece RAB’be doğrulukla sunular sunacaklar. 4 Geçmiş günlerde, geçmiş yıllarda olduğu gibi, RAB Yahuda ve Yeruşalim’in sunacağı sunulardan hoşnut kalacak. 5 Her Şeye Egemen RAB, “Yargılamak için size yaklaşacağım” diyor, “Büyücülere, zina edenlere, yalan yere ant içenlere, işçinin, dulun, öksüzün, yabancının hakkını çiğneyenlere –benden korkmayanlara– karşı hemen tanık olacağım. 6 Ben RAB’bim, değişmem. Siz bunun için yok olmadınız, ey Yakup soyu! 7 Atalarınızın günlerinden bu yana kurallarımı çiğnediniz, onlara uymadınız. Bana dönün, ben de size dönerim” diyor Her Şeye Egemen RAB. “Oysa siz, ‘Nasıl döneriz?’ diye soruyorsunuz.”
Rab geliyor ve O’nun amacı seçim mitingi yapmak değil! O Rab, ve başkası için hiçbir oy verilmeyecek! O geldiği zaman yargılamak için gelecek. O bizim O’ndan hakkında aleyhte hüküm vermesini beklediğimiz şeyler hakkında aleyhte hüküm verecek: zina, büyücülük, yalancı şahitler ve dullar ile yetimleri istismar edenler. Bir yabancıyı kapılarından çevirenler hakkında aleyhte hüküm verecek. Ne yazık ki, Malaki Allah’ın halkının bütün bu şeyleri yaptığını söylüyor. Allah sadece büyük merhameti ve doğruluğundan ötürü günahkârları yok etmemiştir; aynı doğruluğu Musa’ya Mısır’dan Çıkış 34. bölüm, 6. ve 7. ayetlerde bildirmişti:
6 Musa’nın önünden geçerek, “Ben RAB’bim” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı. 7 Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.”
Allah’ın yaklaşmakta olan yargıya dair uyarmak için haberciler göndermesi, başlı başına O’nun doğruluğunu ve merhametini gösteriyor. O insanları tövbe ederek Kendisi’ne dönmeye çağırıyor. O onları ölümden hayata çağırıyor.
Rab Levililer’e gelerek, doğrulukla sunular sunabilmeleri için onları arındırıp temizleyeceğini bilhassa belirtti. Tıpkı altının ateşte arınarak saf hale geldiği gibi, Allah da Levi oğullarını arındıracağını söyledi. Ancak bu arındırmadan sonra onların sunuları Rab için hoşnut edici olabilirdi.
Levililer’in rahipler, halkın dinsel önderleri olduğunu hatırlıyor musunuz? Allah’ın tapınağında, ibadetler yürütülürken hizmet edenler onlardı. Sürekli olarak Rabb’e sunular veriyorlardı, fakat Rab onların sunularından hoşnut değildi. Neden? Cevapları Malaki 1. bölüm, 6–8 ayetlerinde görelim:
6 Her Şeye Egemen RAB, adını küçümseyen siz kâhinlere, “Oğul babasına, kul efendisine saygı gösterir” diyor, “Eğer ben babaysam, hani bana saygınız? Eğer efendiysem, hani benden korkunuz? Oysa siz, ‘Adını nasıl küçümsedik?’diye soruyorsunuz. 7 Hem sunağıma murdar yiyecek getiriyor, hem de, ‘Yiyeceği nasıl murdar ettik?’ diye soruyorsunuz. ‘RAB’bin sofrası küçümsenir’ demenizle. 8 Kör hayvan kurban etmek kötü değil mi? Topal ya da hasta hayvan kurban etmek kötü değil mi? Böyle bir hayvanı kendi valine sun bakalım! Senden hoşnut kalır mı, ya da seni kabul eder mi?” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
Rahipler görevlerini istemeye istemeye yapıyorlardı. Aslında Rabb’in ibadetini küçümsüyorlardı. Bu onlar için angaryaydı. Temiz olmayan ve Allah’ın talimatlarına aykırı yiyecek sunuları veriyorlardı. Rab İsrailliler’e kurban edilecek tüm hayvanların lekesiz ve kusursuz olması gerektiğini bilhassa söylemişti. Levililer topal, hasta, hatta kör olan hayvanlar sunuyorlardı! Allah onları saygısızlıkları ve hürmetsizlikleri nedeniyle azarladı. Esas itibariyle
şunu söylüyor:
“Böyle bir hayvanı valiye verir miydiniz? Hayır! Böyle bir şey çok ayıp olurdu. Öyleyse bunları Evrenin Yaratıcısı’na nasıl sunabiliyorsunuz?”
O Levililer’i kınamak için acele etmeden önce, kendi kendimize bir soru sormalıyız. Allah’a ibadet etmeyi gerçekten seviyor muyuz, yoksa bunu görev olduğu için mi yapıyoruz? İbadeti yerine getirmemiz gereken bir iş; aceleyle yaparak daha ilginç bir şeye geçebileceğimiz bir angarya olarak mı görüyoruz? Allah’ın öyle bir ibadeti kabul edeceğini gerçekten düşünüyor musunuz? Elimizdekinin en iyisini Allah’a veriyor muyuz? Rahipler ve yaptıkları hakkında Malaki 2. bölüm, 7. ve 8. ayetlerde daha ayrıntılı bilgi okuyabiliriz:
7 “Kâhinin dudakları bilgiyi korumalı ve insanlar onun ağzından öğüt aramalı. Çünkü o Her Şeye Egemen RAB’bin ulağıdır. 8 Ne var ki, siz yoldan saptınız ve öğrettiklerinizle birçoklarını suça sürüklediniz; Levi’yle yaptığım antlaşmayı bozdunuz.” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
Daha önce peygamberlerin Rabb’in yaşayan habercileri olduğunu söylemiştik. Peygamberler doğrudan Rab’den gelen bir mesajı iletirler. Din öğretmenleri de Rabb’in habercileri olabilirler, fakat farklı bir şekilde. Onlar Allah’ın sözünü öğretmeli ve hayatlarında örnek olarak göstermelidirler. 7. ayette rahibin Rabb’in bir habercisi olduğunu okuduk. Fakat Levililer kendi itaatsizlikleri ve kayıtsızlıkları ile insanların gerçek imandan sürçmelerine neden oluyorlardı. Halkın
güvenine ihanet ediyorlardı! Allah, tapınağına gelerek tüm bunları değiştireceğini söyledi.
Rabb’in Kendisi gelecekti ve gelmeden önce bir haberci gönderecekti. Rab’den önce gelecek olan haberci hakkında Malaki 4. bölüm, 5. ve 6. ayetlerde biraz daha bilgi edinelim:
5“RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce size Peygamber İlyas’ı göndereceğim. 6 O babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek. Öyle ki, gelip ülkeyi lanetleyerek yok etmeyeyim.”
Rabb’in gelişi nasıl hem harika, hem de korkunç olabilir? O’nun gelişine hazır olanlar için bu harika bir gün olacak. Fakat Allah’ın merhametini reddedenler için korkunç bir gün olacak. Bir uyarı olacak mı? Rab büyük yargı ile gelmeden önce, İlyas peygamberi gönderecek. Bu ilginç. İlyas’ın kim olduğunu hatırlıyor musunuz?
Kuzey İsrail’de Kral Ahav’ın hüküm sürdüğü dönemde, büyük bir reform peygamberiydi. Halk Allah’a sırtlarını dönmüş ve Kenanlılar’ın ulusal ilahı Baal’a tapıyorlardı. İlyas halka tövbe etmelerini söyledi. İlyas aynı zamanda Karmel Dağı’nda Baal’ın rahipleriyle yarışma yapan kişiydi. İlyas tarafından dalga geçildikten sonra, dans eden, şarkı söyleyen, hatta kendilerini yaralayan Baal rahipleri, gökten kurbanlarını yakıp tüketecek olan ateşi indirmeyi başaramamışlardı. Bunun nedeni Baal’ın gerçek bir tanrı olmamasıydı. Fakat İlyas gökten ateş indirdi ve kurbanı Rabb’in gönderdiği ateşle yanıp tükendi. Daha sonra İlyas ölümü görmeden göğe alındı. Malaki peygamber bu İlyas’ın Rabb’in dönüşü için O’nun yolunu hazırlayacak olan haberci olacağını mı söylüyor? O yeryüzüne dönecek miydi? Mesajı aynı mı olacaktı?
Bu, Yeni Antlaşma’dan önce yazılmış olan son peygamberlik sözü. Bu nedenle yanıt için beklememiz gerekecek. Tabii ki beklemekten hoşlanmıyor olabilirsiniz. Ancak Malaki’nin zamanı ile Yeni Antlaşma dönemi arasında 400 yıl bekleyen İsrailliler’i bir düşünün! Merak etmeyin, habercinin kim olduğunu öğrenmek için sizin o kadar beklemeniz gerekmeyecek. Şimdilik, bu haberci her kimse onun, İbranice’de dediği gibi, “oğulları” babalarına döndürmek şeklinde ruhsal bir reform gerçekleştireceğini hatırlayın. Yani, haberci İsrailliler’in kalplerini atalarının gerçek imanına yöneltecekti.
Sınav ve denetlemeden bahsedince, herhalde askerlik günlerinizde olan, ya da tanıdıklarınızdan birinin askerlik anılarında anlattığı, tugay komutanının gelişini hatırlarsınız. Belki duyuru tugay komutanının gelmesinden bir hafta önce yapılmıştır. Belki uyarı bir ay önce gelmiştir. Ne olurdu? İlk olarak, üsteğmen tarafından bir duyuru yapılırdı:
“Pekala askerler, önümüzdeki hafta tugay komutanı bölüğümüze geliyor ve her şey mükemmel olmalı. Denetlemeye hazırlanın!”
Denetlemenin ne anlama geldiğini herkes biliyordu. Saçınızdan tırnaklarınıza kadar her şeyin mükemmel şekilde temiz ve iyi durumda olması gerekirdi. Dolabınız ve içindeki her şey, çoraplarınıza kadar, mükemmel olmalıydı. Tabii ki her şeyin temiz ve mükemmel çalışır durumda olduklarını görmek için silahlar da incelenecekti.
Sonra astsubay geldi ve şöyle dedi:
“Bu ne asker? Sen buna temiz mi diyorsun? Yeniden yap!”
Sonunda tugay komutanı geldi ve bölüğe hitap etti. Fakat hazırlamış oldukları her şeyi denetlemek yerine, dönüp bakmadı bile!
Yukarıdaki örnek hem kıyaslamak, hem de karşılaştırmak için. Askeri denetlemeden önce, komutanın gelişine ilişkin bir duyuru yapıldı. Aynı şekilde, Rabb’in gelişinden önce O’nun gelişini duyuran bir haberci olacak. Askeri denetleme gibi, Rabb’in gelişi için de bir hazırlık gerekiyor. Fakat Rab tugay komutanı gibi değil. Sadece belirip, denetleme yapmadan geri dönmeyecek. Hayır, yapacağını söylediği gibi arındıracak ve yargılayacak. Rab yalnızca kişisel temizliği değil, daha ziyade doğruluğu arıyor.
Rahipler tapınağa girerek Rabb’in hizmetinde çalışmadan önce ellerini ve ayaklarını yıkıyorlardı. Buna rağmen, Rab hoşnut olmadı. Bu yeterli değildi. Bazı kişiler ritüel temizliklerini yaptıkları ve dualar ettikleri sürece hırsızlık yaparak yalan söyleyebileceklerini, Rabb’in yine de kendilerini kabul edeceğini düşünüyorlar. Burada, Kutsal Kitap’ta, bunun doğru olmadığını görüyoruz. Evet, Rab O’nun huzuruna geldiğiniz zaman fiziksel olarak temiz olmanızı arzu ediyor. Fakat fiziksel temizlik ve verilen bir sunu doğruluğun yerine geçen bir şey değil. Rab yalancıya ve hırsıza hitap ederek, şöyle soruyor,
“Sen buna temiz mi diyorsun?”
Fakat Rab bizi düzelttiği zaman, sert şekilde fırçalamaya başlamıyor. Bize merhamet ile rica ediyor. O bizim nihai iyiliğimizi istiyor, bir dizi kurala yalnızca dıştan uymamızı değil. Malaki’nin peygamberlik sözü geçerlidir. Bir haberci gelecek ve ardından Rabb’in Kendisi gelecek. Hazırlanın! Onların kim olduklarını bize Yeni Antlaşma söyleyecek!
Tartışma Soruları
1. Malaki’nin zamanında yaşıyor olsaydınız, sizce rahiplerin davranışı sizin dine karşı tavrınızı etkiler miydi? Neden
etkilerdi ya da neden etkilemezdi?
2. Rab peygamberlik sözünde “Antlaşmanın habercisi” olarak adlandırılıyor. Sizce O neden bu adı taşıyor? Antlaşmanın gerçekleşecek olan yargılamayla ne ilgisi var?
3. Malaki’nin Rabb’in gelişine ilişkin bu peygamberlik sözünü yazdığı zamanda yaşıyor olsaydınız ve Yahudi
olmasaydınız, ne yapardınız? Rabb’in gelişine hazırlanma mesajı sizin için de geçerli olur muydu? Neden böyle
düşünüyorsunuz?
35 Bkz. Yaratılış 3:15.
36 Bkz. Yaratılış 22:18.
37 Bkz. Yasanın Tekrarı 18:15.
38 Bkz. Mezmur 110:1–4.
39 Bkz. Yeşaya 9:6, 7.
40 Bkz.Yeşaya 7:11–14.
41 Bkz. Daniel 9:24–27.
42 Daniel 9:27
Neyse ki Allah bize yolu gösterecek birisini ve bir şeyi vermiştir. Bizi gerçeğe dair tanıksız bırakmadı. Allah olayları peygamberler denen yaşayan haberciler aracılığıyla bildirir. Tabii ki bazı peygamberler kendilerine verilen mesajları yazarlar. Peygamberlerin bu mesajları kutsal yazıları meydana getirir. Kutsal yazılar bize gerçeğin yolunu gösteren bir şeydir. Ancak tek bir kelime bile yazmamış peygamberler de vardır. Örneğin, birkaç ders önce kötü bir kralı kınayan ve onun felâketini bildiren bir peygamber hakkında okumuştuk. İlginç bir şekilde, adı bilinmiyor ve kutsal yazıların herhangi bir bölümünü de yazmamış.
Bu dersimizde, kendisine Allah tarafından bir mesaj verilen Malaki adlı bir haberci, yani peygamber hakkında bilgi edineceğiz. Malaki, peygamberlik sözünde başka bir habercinin gelerek, bir diğer haberci için yolu hazırlayacağını söylüyor. Ortada pek çok haberci var! Peki tüm bu haberciler neden gerekli? Bu sorunun yanıtını anlamamıza yardımcı olacak bir öyküyü ele alalım.
Bayram bir gün yolda araba sürüyordu ve bir polis memuru onu durdurdu. Fakat durdurulan tek kişi Bayram değildi; tüm tra k tıkanmıştı.
Bayram “Neler oluyor?” diye düşündü. Camı açtı ve polis memuruna seslendi.
“Burada ne oluyor, neden bütün trafiği durdurdunuz?”
Polis memuru cevap vermedi. Yalnızca arabaları yolun kenarına çekti. Bayram yolun kenarında beklerken, yol boyunca aralıklarla pek çok polis memurunun yerleştirilmiş olduğunu gördü. Derken birdenbire birkaç polis arabası yoldan geçti, birkaç siyah otomobil bunları yakından izliyordu. Tüm arabalar 06 plakalıydı.
Siyah arabalar geçtikten sonra polis memuru trafiğin devam etmesine izin verdi. Fakat Bayram’ın merakı uyanmıştı, bu yüzden polis memuruna sordu:
“Kimdi o?”
Polis memuru “Başbakan bir toplantı için buraya geldi” karşılığını verdi.
Önemli kişiler şehre geldiklerinde, çoğunlukla onların geldiğine dair büyük bir duyuru yapılır. Çoğu kez sokak lambası direklerine ilanlar asılır ve otoyol köprülerinin duvarlarına posterler yapıştırılır. Önemli şahıs bir miting için gelmiyorsa dahi, en azından yollar tutulur, her noktada güvenlik kontrolleri yapılır ve araçlar yolun kenarına çekilir.
Kutsal Kitap’ı çalışmaya ilk başladığımızdan beri, son derece benzersiz bir kişinin gelişini öngören bir dizi peygamberlik sözü ve olay gördük. Adem ile Havva’nın günah işlemelerinin hemen ardından Allah’ın verdiği, özel birisinin gelerek yılanın başını ezeceği vaadini okuduk. Daha sonra yılanın Şeytan olduğunu öğrendik.35 Şeytan’ın başını ezen kişinin son derece kudretli birisi olduğunu söylemekle yetinelim! Ayrıca, İbrahim’e verilen tüm ulusların onun soyu aracılığıyla kutsanacağı vaadini okuduk.36 Vaatler zinciri, Musa’nın Yahudiler arasından kendisi gibi bir peygamber çıkarılacağını ve halkın onu dinlemesi gerektiğini öngörmesi ile devam etti.37 Musa yanan çalıda Allah ile konuştu, hatta Allah’ı arkasından kısmen görmesine izin verildi. Gerçekten Musa’dan daha büyük bir peygamber olabilir miydi? Olmalı, zira Kutsal Kitap böyle bir peygamberin çıkacağını öngördü.
Mezmurlar’da, Harun’un düzenine göre değil, Melkisedek’in düzenine göre bir rahip çıkacağını öğrendik. İbrahim’in Melkisedek’e %10 oranında ondalık verdiğini hatırlıyor musunuz? Allah, o rahibin tüm düşmanlarını onun ayakları altına sereceğini ve onu Kendi sağında oturtacağını söylemişti.38 Daha sonra Allah’ın birisini Davut’un tahtına oturtacağını ve onun krallığının sonsuza dek süreceğini, çünkü doğruluk ve adalet ile kurulmuş olacağını öğrendik.39
Ancak bu kadarı yetmezmiş gibi, Allah gelecek olan kişinin mucizevi bir şekilde doğacağını ve adının “Allah bizimle” anlamına gelen İmmanuel olacağını bildirdi.40 Yeşaya 52:13–15 ayetlerinde gelecek olan bir “Kul” hakkında okuyoruz, o yüceltilecek, ancak büyük sıkıntı çekecekti. Ayrıca, Yeşaya 53. bölümde bu kulun halkın günahlarından ötürü acı çekeceğini ve aslında onları kendi acısı yoluyla aklayacağını gördük. O tüm insanlığın kaderini değiştirecekti! Bu kim olabilirdi?
Daniel kitapçığında Mesih’in M.S. 27 yılında dünya sahnesinde görüneceğini ve 7 yıl içinde öldürüleceğini öngören peygamberlik sözünü işlemiştik.41 Tüm bu öngörüler acaba tek bir kişi hakkında olabilir miydi: parçalayıcı, bereket getirici, peygamber, rahip, kral, kul ve acı çeken kişi? Öyle ise, Allah bu kişinin kim olduğunu ve ne zaman ortaya çıkacağını yanlış anlaşılması imkânsız ifadelerle dünyaya bildirmez miydi?
Okuduğumuz tüm peygamberlik sözleri Şeytan’ın başını ezecek, Musa gibi bir peygamber olacak, ebedi krallıkta Davut’un tahtına oturacak, mucizevi bir doğumla doğacak, çekeceği acılarla insanları günahlarından aklayacak ve gerçekten “Allah bizimle” adıyla anılacak olan bir kişi hakkında idiyse, onun gelişiyle ilgili bir duyuruyu haklı olarak bekleyebilirdik, değil mi? Bu da bizi şimdi bakmak istediğimiz ayetlere getiriyor. Malaki adındaki küçük kitapçığa gidelim.
Malaki Eski Antlaşma’daki son kitapçık ve Küçük Peygamberler denen bir kitapçıklar grubunun sonunda yer alıyor. Malaki kitapçığında yazar kitapçığı yazdığı zaman ya da kendisi hakkında kişisel bilgi vermiyor. Kutsal Kitap’ın başka bir kitapçığında ondan bahsedilmiyor. Malaki’nin İsrail’i Persler yönetirken, M.Ö. 538 ile 331 yılları arasında, İsrail’deki en üst düzey devlet memurlarının valiler olduğu zamanda yazıldığını anlıyoruz. Bu, Babil esaretinden sonra olmuş olmalı. Allah’ın Malaki peygamber aracılığıyla Kendi halkına neler söylediğini 3. bölüm, 1. ayette okuyalım:
1 “İşte habercimi gönderiyorum. Önümde yolu hazırlayacak. Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek; görmeyi özlediğiniz antlaşma habercisi gelecek” diyor Her Şeye Egemen RAB.
Birisi geliyor ve bu kişi çok önemli! Malaki peygamber, antlaşmanın Habercisi olan Rabb’in Kendi tapınağına gelmekte
olduğunu söyledi. Rabb’in Kendisi geliyor! Bu, Daniel 9. bölümde sözü edilen, antlaşmayı teyit edecek olan kişi.42 O uyarı olmadan mı gelecek? Hayır, Rab O’nun gelişi için yol hazırlamak üzere bir haberci göndereceğini söylüyor. Bu kesinlikle mantıklı. Başbakanın gelişi için yolu hazırlamak üzere birilerini gönderiyorlarsa, Rab için, antlaşmanın Rabbi için ne yapılmalı?
Rabb’in önünde gönderilen haberci ile antlaşmanın Habercisi iki farklı kişi. Rabb’in önünde gönderilen haberci kim? Yanıtı burada bulamıyoruz. Ancak sabırlı olun. Rab geldiğinde ne olacak? Bunu Malaki 3. bölüm, 2–7 ayetlerinde görelim:
2 Ama onun geleceği güne kim dayanabilir? O belirince kim durabilir? Çünkü o maden arıtıcının ateşi, çamaşırcının kül suyu gibi olacak; 3 gümüş eritip arıtan gibi davranacak: Levililer’i arındırıp altın, gümüş temizler gibi temizleyecek. Böylece RAB’be doğrulukla sunular sunacaklar. 4 Geçmiş günlerde, geçmiş yıllarda olduğu gibi, RAB Yahuda ve Yeruşalim’in sunacağı sunulardan hoşnut kalacak. 5 Her Şeye Egemen RAB, “Yargılamak için size yaklaşacağım” diyor, “Büyücülere, zina edenlere, yalan yere ant içenlere, işçinin, dulun, öksüzün, yabancının hakkını çiğneyenlere –benden korkmayanlara– karşı hemen tanık olacağım. 6 Ben RAB’bim, değişmem. Siz bunun için yok olmadınız, ey Yakup soyu! 7 Atalarınızın günlerinden bu yana kurallarımı çiğnediniz, onlara uymadınız. Bana dönün, ben de size dönerim” diyor Her Şeye Egemen RAB. “Oysa siz, ‘Nasıl döneriz?’ diye soruyorsunuz.”
Rab geliyor ve O’nun amacı seçim mitingi yapmak değil! O Rab, ve başkası için hiçbir oy verilmeyecek! O geldiği zaman yargılamak için gelecek. O bizim O’ndan hakkında aleyhte hüküm vermesini beklediğimiz şeyler hakkında aleyhte hüküm verecek: zina, büyücülük, yalancı şahitler ve dullar ile yetimleri istismar edenler. Bir yabancıyı kapılarından çevirenler hakkında aleyhte hüküm verecek. Ne yazık ki, Malaki Allah’ın halkının bütün bu şeyleri yaptığını söylüyor. Allah sadece büyük merhameti ve doğruluğundan ötürü günahkârları yok etmemiştir; aynı doğruluğu Musa’ya Mısır’dan Çıkış 34. bölüm, 6. ve 7. ayetlerde bildirmişti:
6 Musa’nın önünden geçerek, “Ben RAB’bim” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı. 7 Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.”
Allah’ın yaklaşmakta olan yargıya dair uyarmak için haberciler göndermesi, başlı başına O’nun doğruluğunu ve merhametini gösteriyor. O insanları tövbe ederek Kendisi’ne dönmeye çağırıyor. O onları ölümden hayata çağırıyor.
Rab Levililer’e gelerek, doğrulukla sunular sunabilmeleri için onları arındırıp temizleyeceğini bilhassa belirtti. Tıpkı altının ateşte arınarak saf hale geldiği gibi, Allah da Levi oğullarını arındıracağını söyledi. Ancak bu arındırmadan sonra onların sunuları Rab için hoşnut edici olabilirdi.
Levililer’in rahipler, halkın dinsel önderleri olduğunu hatırlıyor musunuz? Allah’ın tapınağında, ibadetler yürütülürken hizmet edenler onlardı. Sürekli olarak Rabb’e sunular veriyorlardı, fakat Rab onların sunularından hoşnut değildi. Neden? Cevapları Malaki 1. bölüm, 6–8 ayetlerinde görelim:
6 Her Şeye Egemen RAB, adını küçümseyen siz kâhinlere, “Oğul babasına, kul efendisine saygı gösterir” diyor, “Eğer ben babaysam, hani bana saygınız? Eğer efendiysem, hani benden korkunuz? Oysa siz, ‘Adını nasıl küçümsedik?’diye soruyorsunuz. 7 Hem sunağıma murdar yiyecek getiriyor, hem de, ‘Yiyeceği nasıl murdar ettik?’ diye soruyorsunuz. ‘RAB’bin sofrası küçümsenir’ demenizle. 8 Kör hayvan kurban etmek kötü değil mi? Topal ya da hasta hayvan kurban etmek kötü değil mi? Böyle bir hayvanı kendi valine sun bakalım! Senden hoşnut kalır mı, ya da seni kabul eder mi?” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
Rahipler görevlerini istemeye istemeye yapıyorlardı. Aslında Rabb’in ibadetini küçümsüyorlardı. Bu onlar için angaryaydı. Temiz olmayan ve Allah’ın talimatlarına aykırı yiyecek sunuları veriyorlardı. Rab İsrailliler’e kurban edilecek tüm hayvanların lekesiz ve kusursuz olması gerektiğini bilhassa söylemişti. Levililer topal, hasta, hatta kör olan hayvanlar sunuyorlardı! Allah onları saygısızlıkları ve hürmetsizlikleri nedeniyle azarladı. Esas itibariyle
şunu söylüyor:
“Böyle bir hayvanı valiye verir miydiniz? Hayır! Böyle bir şey çok ayıp olurdu. Öyleyse bunları Evrenin Yaratıcısı’na nasıl sunabiliyorsunuz?”
O Levililer’i kınamak için acele etmeden önce, kendi kendimize bir soru sormalıyız. Allah’a ibadet etmeyi gerçekten seviyor muyuz, yoksa bunu görev olduğu için mi yapıyoruz? İbadeti yerine getirmemiz gereken bir iş; aceleyle yaparak daha ilginç bir şeye geçebileceğimiz bir angarya olarak mı görüyoruz? Allah’ın öyle bir ibadeti kabul edeceğini gerçekten düşünüyor musunuz? Elimizdekinin en iyisini Allah’a veriyor muyuz? Rahipler ve yaptıkları hakkında Malaki 2. bölüm, 7. ve 8. ayetlerde daha ayrıntılı bilgi okuyabiliriz:
7 “Kâhinin dudakları bilgiyi korumalı ve insanlar onun ağzından öğüt aramalı. Çünkü o Her Şeye Egemen RAB’bin ulağıdır. 8 Ne var ki, siz yoldan saptınız ve öğrettiklerinizle birçoklarını suça sürüklediniz; Levi’yle yaptığım antlaşmayı bozdunuz.” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
Daha önce peygamberlerin Rabb’in yaşayan habercileri olduğunu söylemiştik. Peygamberler doğrudan Rab’den gelen bir mesajı iletirler. Din öğretmenleri de Rabb’in habercileri olabilirler, fakat farklı bir şekilde. Onlar Allah’ın sözünü öğretmeli ve hayatlarında örnek olarak göstermelidirler. 7. ayette rahibin Rabb’in bir habercisi olduğunu okuduk. Fakat Levililer kendi itaatsizlikleri ve kayıtsızlıkları ile insanların gerçek imandan sürçmelerine neden oluyorlardı. Halkın
güvenine ihanet ediyorlardı! Allah, tapınağına gelerek tüm bunları değiştireceğini söyledi.
Rabb’in Kendisi gelecekti ve gelmeden önce bir haberci gönderecekti. Rab’den önce gelecek olan haberci hakkında Malaki 4. bölüm, 5. ve 6. ayetlerde biraz daha bilgi edinelim:
5“RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce size Peygamber İlyas’ı göndereceğim. 6 O babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek. Öyle ki, gelip ülkeyi lanetleyerek yok etmeyeyim.”
Rabb’in gelişi nasıl hem harika, hem de korkunç olabilir? O’nun gelişine hazır olanlar için bu harika bir gün olacak. Fakat Allah’ın merhametini reddedenler için korkunç bir gün olacak. Bir uyarı olacak mı? Rab büyük yargı ile gelmeden önce, İlyas peygamberi gönderecek. Bu ilginç. İlyas’ın kim olduğunu hatırlıyor musunuz?
Kuzey İsrail’de Kral Ahav’ın hüküm sürdüğü dönemde, büyük bir reform peygamberiydi. Halk Allah’a sırtlarını dönmüş ve Kenanlılar’ın ulusal ilahı Baal’a tapıyorlardı. İlyas halka tövbe etmelerini söyledi. İlyas aynı zamanda Karmel Dağı’nda Baal’ın rahipleriyle yarışma yapan kişiydi. İlyas tarafından dalga geçildikten sonra, dans eden, şarkı söyleyen, hatta kendilerini yaralayan Baal rahipleri, gökten kurbanlarını yakıp tüketecek olan ateşi indirmeyi başaramamışlardı. Bunun nedeni Baal’ın gerçek bir tanrı olmamasıydı. Fakat İlyas gökten ateş indirdi ve kurbanı Rabb’in gönderdiği ateşle yanıp tükendi. Daha sonra İlyas ölümü görmeden göğe alındı. Malaki peygamber bu İlyas’ın Rabb’in dönüşü için O’nun yolunu hazırlayacak olan haberci olacağını mı söylüyor? O yeryüzüne dönecek miydi? Mesajı aynı mı olacaktı?
Bu, Yeni Antlaşma’dan önce yazılmış olan son peygamberlik sözü. Bu nedenle yanıt için beklememiz gerekecek. Tabii ki beklemekten hoşlanmıyor olabilirsiniz. Ancak Malaki’nin zamanı ile Yeni Antlaşma dönemi arasında 400 yıl bekleyen İsrailliler’i bir düşünün! Merak etmeyin, habercinin kim olduğunu öğrenmek için sizin o kadar beklemeniz gerekmeyecek. Şimdilik, bu haberci her kimse onun, İbranice’de dediği gibi, “oğulları” babalarına döndürmek şeklinde ruhsal bir reform gerçekleştireceğini hatırlayın. Yani, haberci İsrailliler’in kalplerini atalarının gerçek imanına yöneltecekti.
Sınav ve denetlemeden bahsedince, herhalde askerlik günlerinizde olan, ya da tanıdıklarınızdan birinin askerlik anılarında anlattığı, tugay komutanının gelişini hatırlarsınız. Belki duyuru tugay komutanının gelmesinden bir hafta önce yapılmıştır. Belki uyarı bir ay önce gelmiştir. Ne olurdu? İlk olarak, üsteğmen tarafından bir duyuru yapılırdı:
“Pekala askerler, önümüzdeki hafta tugay komutanı bölüğümüze geliyor ve her şey mükemmel olmalı. Denetlemeye hazırlanın!”
Denetlemenin ne anlama geldiğini herkes biliyordu. Saçınızdan tırnaklarınıza kadar her şeyin mükemmel şekilde temiz ve iyi durumda olması gerekirdi. Dolabınız ve içindeki her şey, çoraplarınıza kadar, mükemmel olmalıydı. Tabii ki her şeyin temiz ve mükemmel çalışır durumda olduklarını görmek için silahlar da incelenecekti.
Sonra astsubay geldi ve şöyle dedi:
“Bu ne asker? Sen buna temiz mi diyorsun? Yeniden yap!”
Sonunda tugay komutanı geldi ve bölüğe hitap etti. Fakat hazırlamış oldukları her şeyi denetlemek yerine, dönüp bakmadı bile!
Yukarıdaki örnek hem kıyaslamak, hem de karşılaştırmak için. Askeri denetlemeden önce, komutanın gelişine ilişkin bir duyuru yapıldı. Aynı şekilde, Rabb’in gelişinden önce O’nun gelişini duyuran bir haberci olacak. Askeri denetleme gibi, Rabb’in gelişi için de bir hazırlık gerekiyor. Fakat Rab tugay komutanı gibi değil. Sadece belirip, denetleme yapmadan geri dönmeyecek. Hayır, yapacağını söylediği gibi arındıracak ve yargılayacak. Rab yalnızca kişisel temizliği değil, daha ziyade doğruluğu arıyor.
Rahipler tapınağa girerek Rabb’in hizmetinde çalışmadan önce ellerini ve ayaklarını yıkıyorlardı. Buna rağmen, Rab hoşnut olmadı. Bu yeterli değildi. Bazı kişiler ritüel temizliklerini yaptıkları ve dualar ettikleri sürece hırsızlık yaparak yalan söyleyebileceklerini, Rabb’in yine de kendilerini kabul edeceğini düşünüyorlar. Burada, Kutsal Kitap’ta, bunun doğru olmadığını görüyoruz. Evet, Rab O’nun huzuruna geldiğiniz zaman fiziksel olarak temiz olmanızı arzu ediyor. Fakat fiziksel temizlik ve verilen bir sunu doğruluğun yerine geçen bir şey değil. Rab yalancıya ve hırsıza hitap ederek, şöyle soruyor,
“Sen buna temiz mi diyorsun?”
Fakat Rab bizi düzelttiği zaman, sert şekilde fırçalamaya başlamıyor. Bize merhamet ile rica ediyor. O bizim nihai iyiliğimizi istiyor, bir dizi kurala yalnızca dıştan uymamızı değil. Malaki’nin peygamberlik sözü geçerlidir. Bir haberci gelecek ve ardından Rabb’in Kendisi gelecek. Hazırlanın! Onların kim olduklarını bize Yeni Antlaşma söyleyecek!
Tartışma Soruları
1. Malaki’nin zamanında yaşıyor olsaydınız, sizce rahiplerin davranışı sizin dine karşı tavrınızı etkiler miydi? Neden
etkilerdi ya da neden etkilemezdi?
2. Rab peygamberlik sözünde “Antlaşmanın habercisi” olarak adlandırılıyor. Sizce O neden bu adı taşıyor? Antlaşmanın gerçekleşecek olan yargılamayla ne ilgisi var?
3. Malaki’nin Rabb’in gelişine ilişkin bu peygamberlik sözünü yazdığı zamanda yaşıyor olsaydınız ve Yahudi
olmasaydınız, ne yapardınız? Rabb’in gelişine hazırlanma mesajı sizin için de geçerli olur muydu? Neden böyle
düşünüyorsunuz?
35 Bkz. Yaratılış 3:15.
36 Bkz. Yaratılış 22:18.
37 Bkz. Yasanın Tekrarı 18:15.
38 Bkz. Mezmur 110:1–4.
39 Bkz. Yeşaya 9:6, 7.
40 Bkz.Yeşaya 7:11–14.
41 Bkz. Daniel 9:24–27.
42 Daniel 9:27