İşe gitmek için evden çıktığınızda kapıyı kilitliyor musunuz? Tabii ki. Bu, evinize hırsız girmesini önlemek için çok basit bir önlem. İnsanlar büyük ihtimalle gerçekleşeceğine inandıkları olaya hazırlanmak için pek çok çaba ve para harcıyor. Ne gördüğümüz, ne de karşılaştığımız hırsız için hazırlık yapıyoruz. Ancak günün birinde evimizi büyük ihtimalle ziyaret edeceğine içtenlikle inanıyoruz. Pencerelerimize demir, kapılarımıza takviyeli kilit taktırmak için para harcıyor, eşyalarımız için özel bir saklama yeri hazırlıyoruz. Bazı durumlarda güvenlik görevlilerine ve elektronik güvenlik sistemlerine dahi para ödüyoruz. Bu kadar zahmete girmek neden? Çünkü komşularımızdan dinlediğimiz öyküler, haberler ve kendi hayatımızdaki deneyimler bize evlerimize girmek isteyen hırsızların olduğunu ve geldiklerinde hazır bulunmamız gerektiğini söylüyor.
Bu dersimizde hırsızdan daha yıkıcı ve korkunç bir olaya, dünyanın sonuna yakından bakacağız. Ne yazık ki bazı kişiler buna hazır değil ve işten evine döndüğünde kapısını ardına kadar açık ve evini soyulmuş bir halde bulan adam gibi hazırlıksız yakalanacaklar. Tek fark, karışıklığı temizlemek için vakit bulamayacaklar! Dünyanın sonuna hazırlanmak için ruhsal olarak ne yapabilirsiniz? Haydi öğrenelim!
Yaklaşık 30.000 Türk için kıyamet günü 17 Ağustos 1999, saat 03:02’de geldi. Gecenin karanlığında yer inip kalktı, duvarlar çatladı ve milyonlarca kişiyi panik sardı. İzmit’te oturanlardan bazıları balkonlarından ölüme atladılar. Birkaç saniye sonra binlerce kişi panik içinde koşuşturarak, diri diri gömülen çocuklarını ve sevdiklerini arıyordu.
1999 yılında sonraki on yılın dünya üzerine dev felaketleri birbiri ardınca gelen dalgalar gibi getireceğini hiç bilmiyorduk. Yeni binyılın arifesiydi ve dünyanın sonunun başlangıcıydı.
Hindistan’ın Gujarat kenti, Ocak 2001’de 7.9 şiddetinde bir depremde 30.000 kişi öldüğünde, İzmit’in acıda kardeşi oldu. Fakat her iki trajedi de 2004 yılının Aralık ayında gezegenimizi vuran felaketin yanında sönük kalır: 9.0 büyüklüğünde muazzam bir deprem okyanusu dev bir ölüm makinesine çevirerek, ardında yaklaşık 300.000 ölü bıraktı. Depremden kaynaklanan tsunami Tayland’ın ve Endonezya’nın sahil kentlerini yerle bir etti, hatta Afrika kıyılarını vurdu. Keder kapıları açık kalmıştı ve muazzam bir yıkıcı güce sahip canavarlar çağımıza girdiler. Birkaç ay sonra büyük bir deprem Şili’yi sallayarak 84.000 kişiyi öldürdü. Yakın büyüklükte bir deprem Çin’de bir kenti tamamen haritadan sildi. Bundan sonra 2010 yılının Ocak ayında dünyamızın en fakir ülkelerinden biri büyük kayıplara uğradığında tüm dünya sarsıldı. 35 saniye içinde 212.000 Haitili beton ve çelik yığınının altında ezilerek, hem ülkelerinin hem de hayatlarının dağılmış parçalarını toplamayı dostlarına ve sevdiklerine bıraktı. Bu dünyanın sonu mu?
2008 yılında Bengal Körfezi’ndeki kasırgada ölen 140.000 kişiye ya da 2011’de Somali’de açlıktan ölen 750.000 kişiye bu soruyu sormak için çok geç. Dünya 1999’dan beri ne kadar da dehşet verici şeyler gördü.
İkiz Kuleler yıkılırken dehşet içinde izledik, sonra da küresel siyasi entrikalar, yerel komplolar ve derin devlet teorileriyle şaşkınlığa uğradık. Irak ve Afganistan savaşları, Mısır’da, Libya’da ve Tunus’ta devrilen hükümetler, hepsinin üzerine Avrupa Birliği’nde çökme söylentileri, dünyanın dağılmaya başladığı gerçeğini doğrulamaktadır. Gelecek ne getiriyor? Amerika Savaş Sanayi Bloğu bir savaş daha çıkaracak mı? Çin dünyayı ele geçirecek mi?
Bazıları sorabilir, “Bu gerçekten dünyanın sonu mu? Dünyada zaten her zaman sıkıntılar olmadı mı?”
Evet, oldu, fakat böylesi küresel çapta ve felaket boyutlarında değil! Dünya politikacıları dünyanın ekonomik krizini çözme konusunda tartışırlarken ve piyasalar fırtınaya tutulmuş bir kayık gibi inip kalkar ve sallanırken, dünyamız varlığının yeni bir aşamasına giriyor. Bunun adı ölüm. Evet, gezegenimiz ölüyor.
Aşırı nüfus ve modern sanayi dünyamızı doğal ekosistemlerin çözemediği sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Bilim adamları okyanuslara kirletici maddelerin aynı hızla akmaya devam etmeleri halinde okyanuslarımızın ve içindeki her şeyin 2050 yılına kadar öleceğini söylüyor. Büyük miktarlarda plastik ve diğer sanayi atıkları dünyamızın doğal sistemlerini kirletiyor. Ormansızlaştırma, çöllerin yılda 50.000 kilometrekare artmasına neden oluyor. Hatta Türkiye bir yılda erozyona besleyiciler bakımından zengin olan 500 milyon ton toprak feda ediyor.17 Haşere ilaçlarının kullanımının artması tüm dünyada kuş popülasyonlarını azalttı ve bizi gökte süzülen göçmen kuş sürülerinin güzelliğinden mahrum bıraktı. Besin kaynaklarına katılan diğer kimyasal maddeler şimdiye kadar görülen en yüksek kanser ve doğum kusuru oranlarına neden oldu. Geçtiğimiz yirmi yıl içinde bitkilerin besin ve mineral değerleri %50 oranında düştü. Hava sıcaklıkları değişiyor. Yağış miktarları tahmin edilemiyor, bu nedenle hem sele, hem de kuraklığa neden oluyor. Tüm bunların ötesinde, nükleer felaket tehdidi Soğuk Savaş zamanında olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyor.
Peki bu gerçekten de dünyanın sonu mu? Son günlerde yaşıyor olabilir miyiz? İsa’nın bu konuda söyleyecek hangi sözleri vardı? O bize sonun ne zaman yaklaştığını anlamamız için belirtiler gösterdi mi? Öğrenelim.
Bir gün İsa Yeruşalim’deki tapınak binalarından ayrılırken, öğrencileri tapınağın yüksek mermer duvarlarına ve muhteşem mimarisine bakıyorlardı. Yaklaşık 40 yılda inşa edilen binalara o kadar hayran olmuşlardı ki, İsa’ya sordular:
“Bu tapınak muhteşem değil mi?”
Ancak İsa onlarla hem kir olmak yerine onlara beklenmedik ve ürkütücü bir yanıt verdi. İsa’nın yanıtını Matta 24. bölüm, 2. ayette okuyalım:
2 İsa onlara, “Bütün bunları görüyor musunuz?” dedi. “Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!”
İsa’nın sözlerinin ne kadar şaşırtıcı olduğunu anlayabilmek için, yeni 150 cm düz ekran, 3 boyutlu, yerleşik blu–ray oynatıcılı bir plazma TV alan bir adamı düşünün. Serçe parmağınız kadar ince olan bu cihaz adama bir servete mal olmuş. Duvarda bir resim gibi asılı duruyor. Komşusuyla birlikte hayranlıkla bu teknolojiyi seyrederken, emekli jeoloji profesörü olan başka bir komşusu ziyarete geliyor. Her iki adam profesörün dikkatini duvarda asılı duran yeni eşyaya çekiyor.
“Ne düşünüyorsunuz?” diye soruyorlar.
Profesör buna gözünün ucuyla bakarak şöyle diyor:
“Onu çok fazla düşünmeyin, bir sonraki depremde bu da parçalanacak.”
Tahmin edebileceğiniz gibi iki adam muhtemelen şöyle karşılık vereceklerdir:
“Gelmekte olan bir depreme dair bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorsunuz?”
Öğrencilerin böylesine huşu uyandırdığını düşündükleri şeye İsa’nın hayret etmek istememesi öğrencilerin kafalarını karıştırdı ve İsa’nın niye böyle düşündüğünü öğrenmek istediler. Matta 24. bölüm, 3–8. ayetlerinde öğrencilerin sorusunu ve İsa’nın verdiği karşılığı okuyalım:
3 İsa, Zeytin Dağı’nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?” 4 İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, ‘Mesih benim’diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
İsa yüzyılların ötesine bakıyor ve öğrencilerine kendisinin bu dünyadan ayrılarak göğe yükselmesinin ardından olacak şeyleri söylüyordu. Dostlarının ne bekleyebileceklerini bilmelerini istiyordu. Uzun açıklaması, göreceğimiz gibi, gökten görkemli dönüşü ve dünyanın mutlak sonu ile doruğa ulaşmaktadır. Açıklamasına Matta 24. bölüm, 9–14 ayetlerinden devam edelim:
9 “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. 10 O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. 11 Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. 12 Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. 13 Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. 14 Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.
Evet, dünyanın sonuna doğru ilerlediğimiz günlerde iman toplulukları dahi parçalanacak. Sahte imanlılar gerçek renklerini gösterecek ve günaha gizli bağlılıklarını korumuş olanlar sadık izleyicilere ihanet edecekler. İsa “birçoklarının sevgisi soğuyacak” dedi. Artık komşularımızla hiç konuşmadığımız dikkatinizi çekti mi? Yıllar önce olduğu gibi kapılarınızı açık bırakabiliyor musunuz? Allah’ın sevgisinin değerli alevinin kalbinizde sönmesine izin vermeyin. Soğumasına izin vermeyin.
İsa, öğrencilerine verdiği tanımın bir sonraki kısmında onları kendi hayatlarında görecekleri şeylere karşı uyarmaktadır. 15–20 ayetleriyle devam edelim:
15–16 “Peygamber Daniel’in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman –okuyan anlasın– Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın. 17 Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. 18 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. 19 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! 20 Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü’ne rastlamasın.
M.S. 70 yılında, İsa bu sözleri söyledikten kırk yıl sonra, Yeruşalim Roma ordularının uzun kuşatmasına maruz kaldı. Kuşatma kentin tamamen yıkılmasıyla sonuçlandı ve bir milyon Yahudi, Roma ordularına teslim olmayı inatla reddettikleri için öldürüldü. Zamanın Hristiyanları Roma ordularını gördüklerinde İsa’nın sözlerini hatırladılar ve bu sözlere uyarak dağlara kaçtılar. Yeruşalim katliamında hayret verici bir şekilde tek bir Hristiyan bile ölmedi, çünkü İsa’nın peygamberlik sözüne kulak vermişlerdi. Bu tarihî olayın canlı bir tasviri için, nefes kesici “Büyük Mücadele” kitabının birinci bölümünü okuyun.18
İsa bu olayı önceden bildirdi, bununla ilgili uyarıda bulundu ve bunu dünyanın sonuna yol açacak olayları örneklemek için kullandı. İsa’nın Yeruşalim’le ilgili bu bölümü dahil etmesine rağmen, konuşmasının odak noktası 1. ve 2. binyıllarda doğru kişilerin başına gelecek ve kendisinin ikinci gelişiyle ve dünyanın sonuyla
Açıklamasını okumaya Matta 24. bölüm, 21–28 ayetlerinden devam edelim:
21 “Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. 22 O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak. 23 Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih burada’, ya da ‘İşte şurada’ derse, inanmayın. 24 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. 25 İşte size önceden söylüyorum. 26 Bunun için size, ‘İşte Mesih çölde’ derlerse gitmeyin. ‘Bakın, iç odalarda’ derlerse inanmayın. 27 Çünkü İnsanoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. 28 Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.”
İsa, kendisinin yeryüzüne ikinci kez gelişinden önce pek çok sahte peygamber ve sahte mesih çıkacağını açıkça belirtti. Aldanmak istemeyiz, öyleyse kendimize sorarız:
“Gerçek bir peygamberi nasıl tanıyabilirim? Gerçek Mesih’in kim olduğunu nasıl bilebilirim?
Bir peygamberin gerçek olup olmadığını anlamanın bir yolu, söylediklerini önceki peygamberlerle karşılaştırmaktır. Allah hiç- bir zaman kendisiyle çelişmez, dolayısıyla O’nun peygamberleri tutarlı bir tanıklıkta bulunmalıdır. Peygamberin peygamberlik sözleri Eski Antlaşma peygamberlerinin ve İsa’nın sözleriyle tutarlıysa, elimizde tutmaya değecek bir şey var demektir. Tutarlı değilse, bundan ağzından köpükler saçarak ısırmak için koşan kuduz köpekten kaçar gibi kaçmalıyız.
Peki ya İsa’nın sahte mesihlere ilişkin uyarısı? Yüzyıllar boyunca kendini mesih ilan eden sahte mesihler gelip geçti. Bunlardan biri olan Sabatay Sevi, 1666 yılında burada, Türkiye’de, Avrupalı Yahudilerin en az üçte birini kendisinin mesih olduğuna inandırdı! Sabatay Sevi gibi ruhsal dengesi bozuk kişilerin ya da karizmatik jeopolitik şahsiyetlerin dışında, kutsal yazılar gerçekte Şeytan’ın kendisi olacak son bir sahte mesihin dünyayı saptırmaya teşebbüs edeceğini belirtiyor! Kimin gerçek, kimin aldatıcı olduğunu nasıl bilebiliriz? Aldatılmaktan korunmak için en iyi hazırlanma yolu Allah’ın sözünü kendiniz incelemenizdir; tabii ki bu dersleri bu nedenle özenle işlediniz!
İşte Allah’ın sözünün nasıl incelenmesi gerektiğini gösteren bir örnek. İsa’nın kendi ikinci gelişini tarif ederken şu sözleri söylediğini fark ettiniz mi:
“Çünkü İnsonoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır”?
Başka bir deyişle, tüm göğü aydınlatan küresel bir olay olacak. Bir sır, bir televizyon etkinliği ya da bir medya etkinliği olmayacak. Tüm dünyanın görmesi için gökte olacak. İkinci olarak, İsa’nın şöyle dediğini fark ettiniz mi:
“Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek”?
Ek bilgi almak için İsa’nın öğrencileriyle yaptığı bu konuşmanın Luka’nın kitabında kaydedildiği haline bakalım. Ayetleri karşılaştırarak İsa’nın ne demek istediğini tam olarak öğrenebiliriz. Tam olarak, Luka 17. bölüm, 24–37 ayetlerinde:
24 “Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde öyle olacaktır. 25 Ama önce O’nun çok acı çekmesi ve bu kuşak tarafından reddedilmesi gerekir. 26 Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun günlerinde de öyle olacak. 27 Nuh’un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. 28 Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. 29 Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. 30 İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. 31 O gün damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan da geri dönmesin. 32 Lut’un karısını hatırlayın! 33 Canını esirgemek isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. 34 Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak. 35–36 Birlikte buğday öğüten iki kadından biri alınacak, öbürü bırakılacak.” 37 Onlar İsa’ya, “Bu olaylar nerede olacak, Rab?” diye sordular. O da onlara, “Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek” dedi.
“Hepsini yok etti” sözcükleri dikkatinizi çekti mi? Nuh ve ailesi geminin içinde olduklarından hayatta kaldılar. Geminin dışındakiler yok oldular. Aynı şekilde, Lut da melekler kendisine arkasına bakmadan kaçmasını söylediklerinde buna itaat ettiği için hayatta kaldı. Benzer bir biçimde, İsa geldiğinde bazıları canlarını koruyacak ve geri kalanlar ölümün ve yıkımın simgesi olarak akbabalara yem olacaklar.
Bu gerçekten hareketle, elimizde gelecek olan gerçek Mesih ile ortaya çıkarak milyarlarca insanı saptıracak olan her yalancı mesih– karşıtını birbirinden ayırt etmeye yarayan basit bir ölçü var. Biri kendisinin İsa olduğunu ileri sürerse, kendinize sorabileceğiniz büyük soru şudur:
“Halen bu gezegende yaşıyor muyum?”
İşe gidiyor, alışveriş yapıyor ya da yemek hazırlıyorsanız, çevrenizde ise tam bir kargaşa yoksa, onun İsa olamayacağını bilirsiniz. İsa tekrar geldiğinde, bu yeryüzündeki bildiğimiz hayatın sonu olacak. Dünya çapındaki Nuh tufanı kadar çarpıcı ve Sodom ile Gomora’nın ateşle yok edilişi kadar nihai olacak. İsa’nın dünyanın sonu tasviri, Matta 24. bölüm, 29–31 ayetlerinde devam ediyor:
29 “O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, ay ışık vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek, göksel güçler sarsılacak.’ 30 O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. 31 Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O’nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.”
İsa göğün bulutlarında gelecek. O’nun yeryüzünde yürümeyeceği dikkatinizi çekti mi? Evet, melekler doğruları yeryüzünün dört bir yanından toplayacak ve onlar da O’nu bulutlarda karşılayacaklar.19 Hatta İsa’nın Yuhanna 6. bölüm, 39. ayette yer alan bu sözleri paylaştığını önceki derslerimizden birinden hatırlarsınız:
39 Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. 40 Çünkü Babam’ın isteği, Oğul’u gören ve O’na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.”
O zaman İsa yaşamakta olan doğruları dünyanın dört bir yanından toplayıp göğe götürmekle kalmayacak, iman yoluyla sonsuz hayata layık hale gelen ölüleri de diriltecek.
İsa neden “son gün” ifadesini kullanıyor? Çocukken hepimiz “okulun son günü”nü yaşadık. Nihayet geldiğinde ne kadar harika bir gündü. Yüzmeyle ve karpuzlu pikniklerle dolu yaz tatili günleri bizi bekliyordu. Arkadaşlarla ve aileyle birlikte olma zamanıydı. Dünyanın da bir son günü olacak ve hızla buna doğru ilerliyoruz. Ancak o son günden önce, tıpkı okulun son günlerinde olduğu gibi bir sınav zamanı olacak.
Allah kendi evreninde günaha sonsuza dek göz yummayacaktır. Onu vaat ettiği gibi yok edecektir. Böylece yeryüzünün ve içindeki her şeyin (insanları dahil olmak üzere) bir “kaderi” olduğunu açıkça görebiliriz. Yeryüzünün kaderi yıkımdır. Günaha sımsıkı sarılanlar yeryüzüyle birlikte yok edileceklerdir. İsa bunu Nuh’un zamanına benzetti. Yaratılış 6. bölüm, 7., 13. ve 17. ayetlerde yer alan Nuh’un öyküsünü okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
7 [RAB,]“Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım” dedi, “Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.” 13 Tanrı Nuh’a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim. 17 Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek.”
Yeryüzü kaderini değiştiremeyecek olmasına rağmen, yeryüzün- deki insanlar değiştirebilirdi. Nuh insanlara vaaz etti ve Allah girmeyi seçecek herkes için gemide yer hazırladı. İnsanları gemiye girmekten alıkoyan neydi? Kendini beğenmişlik miydi? Başka işlerle çok mu meşguldüler? Aileleri tarafından aşağılanmaktan mı korkuyorlardı? Oyalandılar mı? Bu insanlar yalnızca dinleseler, itaat etseler ve eylemde bulunsalar kendilerini kurtaracak güce sahiptiler. Dünyanın sonu geliyor. Kaderimizi değiştirmek için ne yapmalıyız?
İsa, işaretleri gözlersek dünyanın sonuna gelmekte olduğunu bilebileceğimizi söyledi. Matta 24. bölüm, 32. ve 33. ayetlerde kayıtlı olduğu gibi, İsa şöyle dedi:
32 “İncir ağacından ders alın! Dalları lizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 33 Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.”
İşte bize dünyanın kaderine yaklaştığını gösteren işaretler.
İnsanların düşüncelerinin sürekli kötülükle dolu olduğu Nuh’un zamanında olduğu gibi, İsa “birçoklarının sevgisi soğuyacak” diyor. 2. Timoteos 3. bölüm, 1–4 ayetlerinde yer alan şu tanımı dinleyin:
1 Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. 2–3 İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı
olacaklar. 4 Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı’dan çok eğlenceyi seven [olacaklar].
Eşcinsellik ve Diğer Cinsel Sapkınlıkların Artışı
Allah’ın Sodom ve Gomora kentlerine gökten ateş yağdırmasının nedeninin bu olduğunu biliyoruz. Hatta oradaki erkekler Lut’u ziyarete gelen meleklere tecavüz etmeye kalkmışlardı!20 Allah’ın son günlerdeki eşcinsellik günahına ilişkin sözlerini okuyalım:
Sodom ve Gomorra ve onların etrafındaki şehirler, bunlara benzer şekilde kendilerini zinaya vermiş ve başka beden ardınca girmiş oldukları gibi sonsuz ateş cezasına uğrayarak bir örnek olarak sergilendiler. 21
Bilginin Çoğalması
Kutsal Kitap Daniel kitapçığında son günlerde ani bir bilgi patlaması yaşanacağını ve insanların dünyanın dört bir yanında hızla yolculuk edebileceklerini öngördü. Son yüz yıl zamanın başlangıcından beri görülmemiş gelişmelere sahne oldu. Daniel peygamberin 12. bölüm 4. ayette yer alan kapanış sözlerini okuyun:
4 Fakat sen, ey Daniel, sonun vaktine kadar bu sözleri sakla, ve kitabı mühürle; bir çok adamlar araştıracaklar, ve bilgi çoğalacaktır. (KM).
İnsanların bugünlerde son derece meşgul ve hareket halinde olduklarına şüphe var mı? İnternet işe veya okula giden ve geri dönen insanların günlük göçlerini yansıtan hızlandırılmış fotoğraflarla ve videolarla dolu. Otomobilin ve uçağın nispeten yeni icatlar olduğunu sıklıkla unutuyoruz. 2500 yıl önce Daniel’in günümüze ait sıradan sahneleri gördüğünde ne düşündüğünü hayal edebiliyor musunuz? Otomobiller ve kamyonlarla dolu caddeler. Uçaklarla dolu gök. Ticaret ve savaş gemileriyle dolu denizler.
Kutsal Kitap ayrıca “bilginin çoğalacağını” da söylüyor. Bu bilginin iyi mi yoksa kötü mü olacağını belirtmiyor. Tabii ki bilgi yararlıdır ve iyilik için kullanılabilir. İletişimde, sağlıklı yaşamda, gıda üretiminde ve hastalıklarla savaşta bilimsel ilerlemeler oldu. Ne yazık ki aynı bilgi savaş için de kullanılıyor. Şu anda insanlığın ortak bilgisi her yıl ikiye katlanıyor. Uzaydan, insanın gen koduna kadar her şeyin haritasını çıkardıkça, Kutsal Kitap’ın peygamberlik sözünün doğru olduğunu ve meleğin Daniel’e söylediği gibi dünyanın sonunun yakın olduğunu görüyoruz.
Bu listeye dindar olmayan insanların dahi kıyametin yaklaştığının habercileri olarak gördükleri diğer işaretleri ekliyoruz: doğal felaketlerde artış, çevremizin küresel ölçüde zehirlenmesi, hava durumundaki değişiklikler, yeni süper virüslerin ve dayanıklı hastalıkların ortaya çıkışı, nükleer soykırım tehdidi, aşırı nüfus artışı ve küresel ölçekte birbirine bağlı mali felaket ihtimali.
Evet, dünyanın sonu yakın. Bu dünyadaki tüm şeylerin sonu ise İsa’nın dönüşü. Bundan sonra ne olacak? Yeşaya peygambere göre Allah yeni bir gök ile yeni bir yer yaratacak ve tüm günahlar yok edilecek.22
Doruk noktasının ne zaman olacağını biliyor muyuz? Matta 24. bölüm, 36. ayette İsa buna kendisi yanıt veriyor:
36 “O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez.”
Karşımızdaki büyük soru, dünyanın ve Allah ile O’nun sevgi yasaları umurlarında olmayan milyonlarca kişinin kaderini paylaşacak mıyız? İsa bize son günlerde iki grup insan olacağını bildiriyor: buna hazırlık yaparak O’nun gelişine hazır olanlar ve hiçbir hazırlık yapmayarak kayıp olanlar. İşte İsa’nın Matta 24. bölüm, 42–51 ayetlerinde kayıtlı olan sözleri:
42 “Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz’in geleceği günü bilemezsiniz. 43 Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. 44 Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir. 45 Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir? 46 Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! 47 Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak. 48–51 Ama o köle kötü olur da içinden, ‘Efendim gecikiyor’ der ve öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, efendisi, onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.”
İsa yeryüzünün yıkımını anlatırken, tüm hizmetinde kullandığı en sert sözcüklerden bazılarını söylüyor. Bize, “bu bir ölüm–kalım meselesi” demek istiyor. Dikkat et!
13 Şubat 2011 tarihinde Beşiktaş adlı bir yük gemisi dördüncü seviyede sert bir fırtınada mürettebatıyla birlikte Soçi sahilinde karaya oturdu. Gemi dev dalgalarla kayalık sahile savrulduğunda ikiye ayrıldı. Gemideki on iki kişiden ikisi hiçbir zaman bulunamadı.
Gemi sabah yedi sıralarında kazaya uğradı. Neden? İki üzücü gerçek aslında hiç kimsenin ölmeyebileceğini ortaya koyuyor.
Birincisi, Türkiye Deniz Haber ajansı fırtına koptuğunda “tüm mürettebatın uykuda” olduğunu bildiriyor.
İkincisi, Rusya Deniz ve Nehir Ulaştırması Federal Ajansı’na göre,
“Geminin kaptanı yaklaşan fırtınaya ilişkin olarak önceden uyarılmıştı, fakat rotasında kalmaya karar verdi.”
Saatte 200 km hıza ulaşan rüzgârlar varken, uyarıya neden kulak asmadılar? Ayrıca, uyarı verildikten sonra neden herkes uyudu?
İsa bize yaklaşmakta olan jeopolitik, doğal ve doğaüstü boyutlarda bir fırtınaya dair açık bir uyarı veriyor. Ufukta depremlerin, hastalıkların, savaşların, ahlaki ve siyasi kargaşaların sismik dalgalarını görüyoruz. Uyanık kalmayı istememek için nedenimiz olabilir mi?
İsa bizi “uyanık kalarak” kaderimizi değiştirmeye davet ediyor. Bu farklı bir hayata davet. Dünyanın ilgi akımının aksine giden, çok gerçek ve canlı bir yol. Maddi, bedensel ve bencil ilgi konularını arkamızda bırakalım. Bize bildirilmiş olan uyarılara kulak verelim. İyi Çoban’a itimat güvenelim ve Hayat Ekmeği’nden yiyelim, öyle ki İsa’yı ikinci gelişinde havada karşılamak için sabırsızlıkla bekleyenlere verilecek olan ebedî hayat ödülünü alabilelim.
Tartışma Soruları
1. Haberlerde dünyanın sona ermekte olduğuna inanmanızı sağlayacak hangi şeyleri görüyorsunuz?
2. Nuh 120 yıl boyunca gelmekte olan küresel bir yıkımı duyurdu. Sizce insanlar neden Nuh ve ailesiyle birlikte gemiye girmek yerine boğulmayı seçmiş olabilir?
3. İsa’nın bizi dünyanın sonuna hazırlanmaya değil, O’nun gelişine hazırlanmaya çağırdığı dikkatinizi çekti mi? Sizce
bunun sebebi nedir?
4. Bu an için hangi şekillerde hazırlanabilirsiniz?
17 Şeker Pancarı Hasadının Neden Olduğu Toprak Kaybının Maliyeti: Türkiye İçin Bir Durum Çalışması. Mehmet Parlak, Siyami Karaca ve Nilüfer Türkmen.
18 Bu kitap ayrıca Mesih’in ikinci gelişine ilişkin diğer olayları ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. İstiridye Medya tarafından yayınlanmıştır, www.istiridyemedya.com adresinden sipariş edilebilir. sonuçlanacak olan olaylardı.
19 Bkz. 1. Selanikliler 4.
20 Öyküyü Yaratılış 18. ve 19. bölümlerde okuyabilirsiniz.
21 Bkz. Yahuda 1:7 (Kİ).
22 Bkz. Yeşaya 66:22.
Bu dersimizde hırsızdan daha yıkıcı ve korkunç bir olaya, dünyanın sonuna yakından bakacağız. Ne yazık ki bazı kişiler buna hazır değil ve işten evine döndüğünde kapısını ardına kadar açık ve evini soyulmuş bir halde bulan adam gibi hazırlıksız yakalanacaklar. Tek fark, karışıklığı temizlemek için vakit bulamayacaklar! Dünyanın sonuna hazırlanmak için ruhsal olarak ne yapabilirsiniz? Haydi öğrenelim!
Yaklaşık 30.000 Türk için kıyamet günü 17 Ağustos 1999, saat 03:02’de geldi. Gecenin karanlığında yer inip kalktı, duvarlar çatladı ve milyonlarca kişiyi panik sardı. İzmit’te oturanlardan bazıları balkonlarından ölüme atladılar. Birkaç saniye sonra binlerce kişi panik içinde koşuşturarak, diri diri gömülen çocuklarını ve sevdiklerini arıyordu.
1999 yılında sonraki on yılın dünya üzerine dev felaketleri birbiri ardınca gelen dalgalar gibi getireceğini hiç bilmiyorduk. Yeni binyılın arifesiydi ve dünyanın sonunun başlangıcıydı.
Hindistan’ın Gujarat kenti, Ocak 2001’de 7.9 şiddetinde bir depremde 30.000 kişi öldüğünde, İzmit’in acıda kardeşi oldu. Fakat her iki trajedi de 2004 yılının Aralık ayında gezegenimizi vuran felaketin yanında sönük kalır: 9.0 büyüklüğünde muazzam bir deprem okyanusu dev bir ölüm makinesine çevirerek, ardında yaklaşık 300.000 ölü bıraktı. Depremden kaynaklanan tsunami Tayland’ın ve Endonezya’nın sahil kentlerini yerle bir etti, hatta Afrika kıyılarını vurdu. Keder kapıları açık kalmıştı ve muazzam bir yıkıcı güce sahip canavarlar çağımıza girdiler. Birkaç ay sonra büyük bir deprem Şili’yi sallayarak 84.000 kişiyi öldürdü. Yakın büyüklükte bir deprem Çin’de bir kenti tamamen haritadan sildi. Bundan sonra 2010 yılının Ocak ayında dünyamızın en fakir ülkelerinden biri büyük kayıplara uğradığında tüm dünya sarsıldı. 35 saniye içinde 212.000 Haitili beton ve çelik yığınının altında ezilerek, hem ülkelerinin hem de hayatlarının dağılmış parçalarını toplamayı dostlarına ve sevdiklerine bıraktı. Bu dünyanın sonu mu?
2008 yılında Bengal Körfezi’ndeki kasırgada ölen 140.000 kişiye ya da 2011’de Somali’de açlıktan ölen 750.000 kişiye bu soruyu sormak için çok geç. Dünya 1999’dan beri ne kadar da dehşet verici şeyler gördü.
İkiz Kuleler yıkılırken dehşet içinde izledik, sonra da küresel siyasi entrikalar, yerel komplolar ve derin devlet teorileriyle şaşkınlığa uğradık. Irak ve Afganistan savaşları, Mısır’da, Libya’da ve Tunus’ta devrilen hükümetler, hepsinin üzerine Avrupa Birliği’nde çökme söylentileri, dünyanın dağılmaya başladığı gerçeğini doğrulamaktadır. Gelecek ne getiriyor? Amerika Savaş Sanayi Bloğu bir savaş daha çıkaracak mı? Çin dünyayı ele geçirecek mi?
Bazıları sorabilir, “Bu gerçekten dünyanın sonu mu? Dünyada zaten her zaman sıkıntılar olmadı mı?”
Evet, oldu, fakat böylesi küresel çapta ve felaket boyutlarında değil! Dünya politikacıları dünyanın ekonomik krizini çözme konusunda tartışırlarken ve piyasalar fırtınaya tutulmuş bir kayık gibi inip kalkar ve sallanırken, dünyamız varlığının yeni bir aşamasına giriyor. Bunun adı ölüm. Evet, gezegenimiz ölüyor.
Aşırı nüfus ve modern sanayi dünyamızı doğal ekosistemlerin çözemediği sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Bilim adamları okyanuslara kirletici maddelerin aynı hızla akmaya devam etmeleri halinde okyanuslarımızın ve içindeki her şeyin 2050 yılına kadar öleceğini söylüyor. Büyük miktarlarda plastik ve diğer sanayi atıkları dünyamızın doğal sistemlerini kirletiyor. Ormansızlaştırma, çöllerin yılda 50.000 kilometrekare artmasına neden oluyor. Hatta Türkiye bir yılda erozyona besleyiciler bakımından zengin olan 500 milyon ton toprak feda ediyor.17 Haşere ilaçlarının kullanımının artması tüm dünyada kuş popülasyonlarını azalttı ve bizi gökte süzülen göçmen kuş sürülerinin güzelliğinden mahrum bıraktı. Besin kaynaklarına katılan diğer kimyasal maddeler şimdiye kadar görülen en yüksek kanser ve doğum kusuru oranlarına neden oldu. Geçtiğimiz yirmi yıl içinde bitkilerin besin ve mineral değerleri %50 oranında düştü. Hava sıcaklıkları değişiyor. Yağış miktarları tahmin edilemiyor, bu nedenle hem sele, hem de kuraklığa neden oluyor. Tüm bunların ötesinde, nükleer felaket tehdidi Soğuk Savaş zamanında olduğu gibi bugün de geçerliliğini koruyor.
Peki bu gerçekten de dünyanın sonu mu? Son günlerde yaşıyor olabilir miyiz? İsa’nın bu konuda söyleyecek hangi sözleri vardı? O bize sonun ne zaman yaklaştığını anlamamız için belirtiler gösterdi mi? Öğrenelim.
Bir gün İsa Yeruşalim’deki tapınak binalarından ayrılırken, öğrencileri tapınağın yüksek mermer duvarlarına ve muhteşem mimarisine bakıyorlardı. Yaklaşık 40 yılda inşa edilen binalara o kadar hayran olmuşlardı ki, İsa’ya sordular:
“Bu tapınak muhteşem değil mi?”
Ancak İsa onlarla hem kir olmak yerine onlara beklenmedik ve ürkütücü bir yanıt verdi. İsa’nın yanıtını Matta 24. bölüm, 2. ayette okuyalım:
2 İsa onlara, “Bütün bunları görüyor musunuz?” dedi. “Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!”
İsa’nın sözlerinin ne kadar şaşırtıcı olduğunu anlayabilmek için, yeni 150 cm düz ekran, 3 boyutlu, yerleşik blu–ray oynatıcılı bir plazma TV alan bir adamı düşünün. Serçe parmağınız kadar ince olan bu cihaz adama bir servete mal olmuş. Duvarda bir resim gibi asılı duruyor. Komşusuyla birlikte hayranlıkla bu teknolojiyi seyrederken, emekli jeoloji profesörü olan başka bir komşusu ziyarete geliyor. Her iki adam profesörün dikkatini duvarda asılı duran yeni eşyaya çekiyor.
“Ne düşünüyorsunuz?” diye soruyorlar.
Profesör buna gözünün ucuyla bakarak şöyle diyor:
“Onu çok fazla düşünmeyin, bir sonraki depremde bu da parçalanacak.”
Tahmin edebileceğiniz gibi iki adam muhtemelen şöyle karşılık vereceklerdir:
“Gelmekte olan bir depreme dair bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorsunuz?”
Öğrencilerin böylesine huşu uyandırdığını düşündükleri şeye İsa’nın hayret etmek istememesi öğrencilerin kafalarını karıştırdı ve İsa’nın niye böyle düşündüğünü öğrenmek istediler. Matta 24. bölüm, 3–8. ayetlerinde öğrencilerin sorusunu ve İsa’nın verdiği karşılığı okuyalım:
3 İsa, Zeytin Dağı’nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?” 4 İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, ‘Mesih benim’diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
İsa yüzyılların ötesine bakıyor ve öğrencilerine kendisinin bu dünyadan ayrılarak göğe yükselmesinin ardından olacak şeyleri söylüyordu. Dostlarının ne bekleyebileceklerini bilmelerini istiyordu. Uzun açıklaması, göreceğimiz gibi, gökten görkemli dönüşü ve dünyanın mutlak sonu ile doruğa ulaşmaktadır. Açıklamasına Matta 24. bölüm, 9–14 ayetlerinden devam edelim:
9 “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. 10 O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. 11 Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. 12 Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. 13 Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. 14 Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.
Evet, dünyanın sonuna doğru ilerlediğimiz günlerde iman toplulukları dahi parçalanacak. Sahte imanlılar gerçek renklerini gösterecek ve günaha gizli bağlılıklarını korumuş olanlar sadık izleyicilere ihanet edecekler. İsa “birçoklarının sevgisi soğuyacak” dedi. Artık komşularımızla hiç konuşmadığımız dikkatinizi çekti mi? Yıllar önce olduğu gibi kapılarınızı açık bırakabiliyor musunuz? Allah’ın sevgisinin değerli alevinin kalbinizde sönmesine izin vermeyin. Soğumasına izin vermeyin.
İsa, öğrencilerine verdiği tanımın bir sonraki kısmında onları kendi hayatlarında görecekleri şeylere karşı uyarmaktadır. 15–20 ayetleriyle devam edelim:
15–16 “Peygamber Daniel’in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman –okuyan anlasın– Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın. 17 Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. 18 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. 19 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! 20 Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü’ne rastlamasın.
M.S. 70 yılında, İsa bu sözleri söyledikten kırk yıl sonra, Yeruşalim Roma ordularının uzun kuşatmasına maruz kaldı. Kuşatma kentin tamamen yıkılmasıyla sonuçlandı ve bir milyon Yahudi, Roma ordularına teslim olmayı inatla reddettikleri için öldürüldü. Zamanın Hristiyanları Roma ordularını gördüklerinde İsa’nın sözlerini hatırladılar ve bu sözlere uyarak dağlara kaçtılar. Yeruşalim katliamında hayret verici bir şekilde tek bir Hristiyan bile ölmedi, çünkü İsa’nın peygamberlik sözüne kulak vermişlerdi. Bu tarihî olayın canlı bir tasviri için, nefes kesici “Büyük Mücadele” kitabının birinci bölümünü okuyun.18
İsa bu olayı önceden bildirdi, bununla ilgili uyarıda bulundu ve bunu dünyanın sonuna yol açacak olayları örneklemek için kullandı. İsa’nın Yeruşalim’le ilgili bu bölümü dahil etmesine rağmen, konuşmasının odak noktası 1. ve 2. binyıllarda doğru kişilerin başına gelecek ve kendisinin ikinci gelişiyle ve dünyanın sonuyla
Açıklamasını okumaya Matta 24. bölüm, 21–28 ayetlerinden devam edelim:
21 “Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. 22 O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak. 23 Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih burada’, ya da ‘İşte şurada’ derse, inanmayın. 24 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. 25 İşte size önceden söylüyorum. 26 Bunun için size, ‘İşte Mesih çölde’ derlerse gitmeyin. ‘Bakın, iç odalarda’ derlerse inanmayın. 27 Çünkü İnsanoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. 28 Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.”
İsa, kendisinin yeryüzüne ikinci kez gelişinden önce pek çok sahte peygamber ve sahte mesih çıkacağını açıkça belirtti. Aldanmak istemeyiz, öyleyse kendimize sorarız:
“Gerçek bir peygamberi nasıl tanıyabilirim? Gerçek Mesih’in kim olduğunu nasıl bilebilirim?
Bir peygamberin gerçek olup olmadığını anlamanın bir yolu, söylediklerini önceki peygamberlerle karşılaştırmaktır. Allah hiç- bir zaman kendisiyle çelişmez, dolayısıyla O’nun peygamberleri tutarlı bir tanıklıkta bulunmalıdır. Peygamberin peygamberlik sözleri Eski Antlaşma peygamberlerinin ve İsa’nın sözleriyle tutarlıysa, elimizde tutmaya değecek bir şey var demektir. Tutarlı değilse, bundan ağzından köpükler saçarak ısırmak için koşan kuduz köpekten kaçar gibi kaçmalıyız.
Peki ya İsa’nın sahte mesihlere ilişkin uyarısı? Yüzyıllar boyunca kendini mesih ilan eden sahte mesihler gelip geçti. Bunlardan biri olan Sabatay Sevi, 1666 yılında burada, Türkiye’de, Avrupalı Yahudilerin en az üçte birini kendisinin mesih olduğuna inandırdı! Sabatay Sevi gibi ruhsal dengesi bozuk kişilerin ya da karizmatik jeopolitik şahsiyetlerin dışında, kutsal yazılar gerçekte Şeytan’ın kendisi olacak son bir sahte mesihin dünyayı saptırmaya teşebbüs edeceğini belirtiyor! Kimin gerçek, kimin aldatıcı olduğunu nasıl bilebiliriz? Aldatılmaktan korunmak için en iyi hazırlanma yolu Allah’ın sözünü kendiniz incelemenizdir; tabii ki bu dersleri bu nedenle özenle işlediniz!
İşte Allah’ın sözünün nasıl incelenmesi gerektiğini gösteren bir örnek. İsa’nın kendi ikinci gelişini tarif ederken şu sözleri söylediğini fark ettiniz mi:
“Çünkü İnsonoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır”?
Başka bir deyişle, tüm göğü aydınlatan küresel bir olay olacak. Bir sır, bir televizyon etkinliği ya da bir medya etkinliği olmayacak. Tüm dünyanın görmesi için gökte olacak. İkinci olarak, İsa’nın şöyle dediğini fark ettiniz mi:
“Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek”?
Ek bilgi almak için İsa’nın öğrencileriyle yaptığı bu konuşmanın Luka’nın kitabında kaydedildiği haline bakalım. Ayetleri karşılaştırarak İsa’nın ne demek istediğini tam olarak öğrenebiliriz. Tam olarak, Luka 17. bölüm, 24–37 ayetlerinde:
24 “Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde öyle olacaktır. 25 Ama önce O’nun çok acı çekmesi ve bu kuşak tarafından reddedilmesi gerekir. 26 Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun günlerinde de öyle olacak. 27 Nuh’un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. 28 Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. 29 Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. 30 İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. 31 O gün damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan da geri dönmesin. 32 Lut’un karısını hatırlayın! 33 Canını esirgemek isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. 34 Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak. 35–36 Birlikte buğday öğüten iki kadından biri alınacak, öbürü bırakılacak.” 37 Onlar İsa’ya, “Bu olaylar nerede olacak, Rab?” diye sordular. O da onlara, “Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek” dedi.
“Hepsini yok etti” sözcükleri dikkatinizi çekti mi? Nuh ve ailesi geminin içinde olduklarından hayatta kaldılar. Geminin dışındakiler yok oldular. Aynı şekilde, Lut da melekler kendisine arkasına bakmadan kaçmasını söylediklerinde buna itaat ettiği için hayatta kaldı. Benzer bir biçimde, İsa geldiğinde bazıları canlarını koruyacak ve geri kalanlar ölümün ve yıkımın simgesi olarak akbabalara yem olacaklar.
Bu gerçekten hareketle, elimizde gelecek olan gerçek Mesih ile ortaya çıkarak milyarlarca insanı saptıracak olan her yalancı mesih– karşıtını birbirinden ayırt etmeye yarayan basit bir ölçü var. Biri kendisinin İsa olduğunu ileri sürerse, kendinize sorabileceğiniz büyük soru şudur:
“Halen bu gezegende yaşıyor muyum?”
İşe gidiyor, alışveriş yapıyor ya da yemek hazırlıyorsanız, çevrenizde ise tam bir kargaşa yoksa, onun İsa olamayacağını bilirsiniz. İsa tekrar geldiğinde, bu yeryüzündeki bildiğimiz hayatın sonu olacak. Dünya çapındaki Nuh tufanı kadar çarpıcı ve Sodom ile Gomora’nın ateşle yok edilişi kadar nihai olacak. İsa’nın dünyanın sonu tasviri, Matta 24. bölüm, 29–31 ayetlerinde devam ediyor:
29 “O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, ay ışık vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek, göksel güçler sarsılacak.’ 30 O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. 31 Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O’nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.”
İsa göğün bulutlarında gelecek. O’nun yeryüzünde yürümeyeceği dikkatinizi çekti mi? Evet, melekler doğruları yeryüzünün dört bir yanından toplayacak ve onlar da O’nu bulutlarda karşılayacaklar.19 Hatta İsa’nın Yuhanna 6. bölüm, 39. ayette yer alan bu sözleri paylaştığını önceki derslerimizden birinden hatırlarsınız:
39 Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. 40 Çünkü Babam’ın isteği, Oğul’u gören ve O’na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.”
O zaman İsa yaşamakta olan doğruları dünyanın dört bir yanından toplayıp göğe götürmekle kalmayacak, iman yoluyla sonsuz hayata layık hale gelen ölüleri de diriltecek.
İsa neden “son gün” ifadesini kullanıyor? Çocukken hepimiz “okulun son günü”nü yaşadık. Nihayet geldiğinde ne kadar harika bir gündü. Yüzmeyle ve karpuzlu pikniklerle dolu yaz tatili günleri bizi bekliyordu. Arkadaşlarla ve aileyle birlikte olma zamanıydı. Dünyanın da bir son günü olacak ve hızla buna doğru ilerliyoruz. Ancak o son günden önce, tıpkı okulun son günlerinde olduğu gibi bir sınav zamanı olacak.
Allah kendi evreninde günaha sonsuza dek göz yummayacaktır. Onu vaat ettiği gibi yok edecektir. Böylece yeryüzünün ve içindeki her şeyin (insanları dahil olmak üzere) bir “kaderi” olduğunu açıkça görebiliriz. Yeryüzünün kaderi yıkımdır. Günaha sımsıkı sarılanlar yeryüzüyle birlikte yok edileceklerdir. İsa bunu Nuh’un zamanına benzetti. Yaratılış 6. bölüm, 7., 13. ve 17. ayetlerde yer alan Nuh’un öyküsünü okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
7 [RAB,]“Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım” dedi, “Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.” 13 Tanrı Nuh’a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim. 17 Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek.”
Yeryüzü kaderini değiştiremeyecek olmasına rağmen, yeryüzün- deki insanlar değiştirebilirdi. Nuh insanlara vaaz etti ve Allah girmeyi seçecek herkes için gemide yer hazırladı. İnsanları gemiye girmekten alıkoyan neydi? Kendini beğenmişlik miydi? Başka işlerle çok mu meşguldüler? Aileleri tarafından aşağılanmaktan mı korkuyorlardı? Oyalandılar mı? Bu insanlar yalnızca dinleseler, itaat etseler ve eylemde bulunsalar kendilerini kurtaracak güce sahiptiler. Dünyanın sonu geliyor. Kaderimizi değiştirmek için ne yapmalıyız?
İsa, işaretleri gözlersek dünyanın sonuna gelmekte olduğunu bilebileceğimizi söyledi. Matta 24. bölüm, 32. ve 33. ayetlerde kayıtlı olduğu gibi, İsa şöyle dedi:
32 “İncir ağacından ders alın! Dalları lizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 33 Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.”
İşte bize dünyanın kaderine yaklaştığını gösteren işaretler.
İnsanların düşüncelerinin sürekli kötülükle dolu olduğu Nuh’un zamanında olduğu gibi, İsa “birçoklarının sevgisi soğuyacak” diyor. 2. Timoteos 3. bölüm, 1–4 ayetlerinde yer alan şu tanımı dinleyin:
1 Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. 2–3 İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı
olacaklar. 4 Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı’dan çok eğlenceyi seven [olacaklar].
Eşcinsellik ve Diğer Cinsel Sapkınlıkların Artışı
Allah’ın Sodom ve Gomora kentlerine gökten ateş yağdırmasının nedeninin bu olduğunu biliyoruz. Hatta oradaki erkekler Lut’u ziyarete gelen meleklere tecavüz etmeye kalkmışlardı!20 Allah’ın son günlerdeki eşcinsellik günahına ilişkin sözlerini okuyalım:
Sodom ve Gomorra ve onların etrafındaki şehirler, bunlara benzer şekilde kendilerini zinaya vermiş ve başka beden ardınca girmiş oldukları gibi sonsuz ateş cezasına uğrayarak bir örnek olarak sergilendiler. 21
Bilginin Çoğalması
Kutsal Kitap Daniel kitapçığında son günlerde ani bir bilgi patlaması yaşanacağını ve insanların dünyanın dört bir yanında hızla yolculuk edebileceklerini öngördü. Son yüz yıl zamanın başlangıcından beri görülmemiş gelişmelere sahne oldu. Daniel peygamberin 12. bölüm 4. ayette yer alan kapanış sözlerini okuyun:
4 Fakat sen, ey Daniel, sonun vaktine kadar bu sözleri sakla, ve kitabı mühürle; bir çok adamlar araştıracaklar, ve bilgi çoğalacaktır. (KM).
İnsanların bugünlerde son derece meşgul ve hareket halinde olduklarına şüphe var mı? İnternet işe veya okula giden ve geri dönen insanların günlük göçlerini yansıtan hızlandırılmış fotoğraflarla ve videolarla dolu. Otomobilin ve uçağın nispeten yeni icatlar olduğunu sıklıkla unutuyoruz. 2500 yıl önce Daniel’in günümüze ait sıradan sahneleri gördüğünde ne düşündüğünü hayal edebiliyor musunuz? Otomobiller ve kamyonlarla dolu caddeler. Uçaklarla dolu gök. Ticaret ve savaş gemileriyle dolu denizler.
Kutsal Kitap ayrıca “bilginin çoğalacağını” da söylüyor. Bu bilginin iyi mi yoksa kötü mü olacağını belirtmiyor. Tabii ki bilgi yararlıdır ve iyilik için kullanılabilir. İletişimde, sağlıklı yaşamda, gıda üretiminde ve hastalıklarla savaşta bilimsel ilerlemeler oldu. Ne yazık ki aynı bilgi savaş için de kullanılıyor. Şu anda insanlığın ortak bilgisi her yıl ikiye katlanıyor. Uzaydan, insanın gen koduna kadar her şeyin haritasını çıkardıkça, Kutsal Kitap’ın peygamberlik sözünün doğru olduğunu ve meleğin Daniel’e söylediği gibi dünyanın sonunun yakın olduğunu görüyoruz.
Bu listeye dindar olmayan insanların dahi kıyametin yaklaştığının habercileri olarak gördükleri diğer işaretleri ekliyoruz: doğal felaketlerde artış, çevremizin küresel ölçüde zehirlenmesi, hava durumundaki değişiklikler, yeni süper virüslerin ve dayanıklı hastalıkların ortaya çıkışı, nükleer soykırım tehdidi, aşırı nüfus artışı ve küresel ölçekte birbirine bağlı mali felaket ihtimali.
Evet, dünyanın sonu yakın. Bu dünyadaki tüm şeylerin sonu ise İsa’nın dönüşü. Bundan sonra ne olacak? Yeşaya peygambere göre Allah yeni bir gök ile yeni bir yer yaratacak ve tüm günahlar yok edilecek.22
Doruk noktasının ne zaman olacağını biliyor muyuz? Matta 24. bölüm, 36. ayette İsa buna kendisi yanıt veriyor:
36 “O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez.”
Karşımızdaki büyük soru, dünyanın ve Allah ile O’nun sevgi yasaları umurlarında olmayan milyonlarca kişinin kaderini paylaşacak mıyız? İsa bize son günlerde iki grup insan olacağını bildiriyor: buna hazırlık yaparak O’nun gelişine hazır olanlar ve hiçbir hazırlık yapmayarak kayıp olanlar. İşte İsa’nın Matta 24. bölüm, 42–51 ayetlerinde kayıtlı olan sözleri:
42 “Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz’in geleceği günü bilemezsiniz. 43 Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. 44 Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir. 45 Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir? 46 Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! 47 Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak. 48–51 Ama o köle kötü olur da içinden, ‘Efendim gecikiyor’ der ve öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, efendisi, onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.”
İsa yeryüzünün yıkımını anlatırken, tüm hizmetinde kullandığı en sert sözcüklerden bazılarını söylüyor. Bize, “bu bir ölüm–kalım meselesi” demek istiyor. Dikkat et!
13 Şubat 2011 tarihinde Beşiktaş adlı bir yük gemisi dördüncü seviyede sert bir fırtınada mürettebatıyla birlikte Soçi sahilinde karaya oturdu. Gemi dev dalgalarla kayalık sahile savrulduğunda ikiye ayrıldı. Gemideki on iki kişiden ikisi hiçbir zaman bulunamadı.
Gemi sabah yedi sıralarında kazaya uğradı. Neden? İki üzücü gerçek aslında hiç kimsenin ölmeyebileceğini ortaya koyuyor.
Birincisi, Türkiye Deniz Haber ajansı fırtına koptuğunda “tüm mürettebatın uykuda” olduğunu bildiriyor.
İkincisi, Rusya Deniz ve Nehir Ulaştırması Federal Ajansı’na göre,
“Geminin kaptanı yaklaşan fırtınaya ilişkin olarak önceden uyarılmıştı, fakat rotasında kalmaya karar verdi.”
Saatte 200 km hıza ulaşan rüzgârlar varken, uyarıya neden kulak asmadılar? Ayrıca, uyarı verildikten sonra neden herkes uyudu?
İsa bize yaklaşmakta olan jeopolitik, doğal ve doğaüstü boyutlarda bir fırtınaya dair açık bir uyarı veriyor. Ufukta depremlerin, hastalıkların, savaşların, ahlaki ve siyasi kargaşaların sismik dalgalarını görüyoruz. Uyanık kalmayı istememek için nedenimiz olabilir mi?
İsa bizi “uyanık kalarak” kaderimizi değiştirmeye davet ediyor. Bu farklı bir hayata davet. Dünyanın ilgi akımının aksine giden, çok gerçek ve canlı bir yol. Maddi, bedensel ve bencil ilgi konularını arkamızda bırakalım. Bize bildirilmiş olan uyarılara kulak verelim. İyi Çoban’a itimat güvenelim ve Hayat Ekmeği’nden yiyelim, öyle ki İsa’yı ikinci gelişinde havada karşılamak için sabırsızlıkla bekleyenlere verilecek olan ebedî hayat ödülünü alabilelim.
Tartışma Soruları
1. Haberlerde dünyanın sona ermekte olduğuna inanmanızı sağlayacak hangi şeyleri görüyorsunuz?
2. Nuh 120 yıl boyunca gelmekte olan küresel bir yıkımı duyurdu. Sizce insanlar neden Nuh ve ailesiyle birlikte gemiye girmek yerine boğulmayı seçmiş olabilir?
3. İsa’nın bizi dünyanın sonuna hazırlanmaya değil, O’nun gelişine hazırlanmaya çağırdığı dikkatinizi çekti mi? Sizce
bunun sebebi nedir?
4. Bu an için hangi şekillerde hazırlanabilirsiniz?
17 Şeker Pancarı Hasadının Neden Olduğu Toprak Kaybının Maliyeti: Türkiye İçin Bir Durum Çalışması. Mehmet Parlak, Siyami Karaca ve Nilüfer Türkmen.
18 Bu kitap ayrıca Mesih’in ikinci gelişine ilişkin diğer olayları ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. İstiridye Medya tarafından yayınlanmıştır, www.istiridyemedya.com adresinden sipariş edilebilir. sonuçlanacak olan olaylardı.
19 Bkz. 1. Selanikliler 4.
20 Öyküyü Yaratılış 18. ve 19. bölümlerde okuyabilirsiniz.
21 Bkz. Yahuda 1:7 (Kİ).
22 Bkz. Yeşaya 66:22.