3.açık_fikirli_olmak_gerek_kky3_.pdf |
Kutsal Kitap yorumu üzerinde ilk vaazda biz Kutsal Kitap'ı anlamak için Allah'a dua etmemiz gerektiğini söyledik. Tanrı’nın Kutsal Ruh’u, Kutsal Yazıların gerçek yazarıdır. Bizi gerçeğe yönlendiren Allah’tır.
İkinci vaazda, Tanrı’nın bize gerçeği açığa vurmasını beklemeden, Kutsal Kitap’ın talimatlarını yerine getirmeye istekli olmamız lazım dedik. Kutsal Kitap’a hiç itaat etme niyeti olmayan okuyucular, Kutsal Yazıları anlayamazlar.
Bu üçüncü vaazda, açık fikirli olmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Hakikat bize gösterilince, daha önce inandıgımız fikirleri terk etmeye hazır olmamız gerek. Öğretmenlerimizin, ebeveynlerimizin veya toplumumuzun bize öğrettikleri şeylerin kusursuz gerçek olduğunu düşünürsek başka bir şey öğrenmek mümkün olmaz. Peki öğretmenlerimiz bize yanlış şeyler öğrettilerse ne olacak? Ebeveynlerimiz hatayı onların babaları ve annelerinden aldılarsa ne olacak? Büyüdüğümüz toplum gerçeğe sahip değilse ne olacak? Böyleyse biz onlardan miras olarak sadece yanılgı alabiliriz. Aldığımız bilgide belki yanlış ve doğru karışıktır, ve bu hala hatalıdır.
Öğretmenlerim bana bizim tek hücreli canlı varlıktan evrim geçirdiğimizi ve atalarımızın maymun olduklarını öğrettiler. Bu doğru değildir. Biz Tanrı’nın süretinde yaratılmış varlıklarız. Babam annem bana hiç Tanrı olmadığını öğrettiler. Bu da doğru değildir. Peki ya ben onlara inansaydım?
Tarih, yüzyıllar boyunca yanlışların sürdürülmesinin örnekleriyle doludur. Bazıları gerçekten şaşırtıcı. Wikipedia (https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_common_misconceptions) diyorki: “Ortaçağda Avrupa’da, yeryüzünün düz olduğuna inanmıyorlardı, doğrusu, kadim Grek filizofları Plato (Eflatun) ve Aristo’nun zamanından, yani MÖ 4.-5. yy dan itibaren neredeyse tüm Avrupa entelektüelleri yeryüzünün küresel şekline inanmaktaydılar. Yani, sonuçta, Christopher Columbus’un seyahatleri için yardım bulma çabaları, yeryüzünün düz olduğu korkusu değil, doğu Hint adalarının düşünülenden uzak olduğu korkusundan dolayı zor olmuştu. Amerikalar var olmasaydı, Asya’ya gelmeden çok önceden erzakları bitmiş olurdu.”
Ben ortaçağ Avrupalıların yeryüzünün düz olduğuna inandıklarına inanarak büyüdüm. Hep öyle duymuştum. Ama şimdi öğrendim ki bu doğru değilmiş. Her duyduğunuza inanamazsınız, inanmamalısınız.
Aynı web sayfası Napoleon Bonaparte’ın kısa boylu omadığını söylüyor. Aslında adam, o zamanki sıradan Fransız adamından biraz daha uzun boyluymuş. Fransız İmparator’u, 1821 yılında öldükten sonra boyu Fransız feetine (ayak) göre 5 fit 2 inç ölçüdü ama bu bize göre 1.69 metre (5 fit 7 inç).
Peki bunların Kutsal Kitap’la ne ilgisi var? Mit ve efsaneler, açık fikirli olup da incelemezsek, biz farkına bile varamadan onlarca veya yüzyıllarca sürdürülebilir. Şimdi ben ortaçağ Avrupalıların yeryüzünün düz olduğuna inanıp inanmadıklarını bilemem. Ben sadece bu varsayımı Wikipedia’da okudum. Gerçeği bilmek istersem referanslarına gidip kendim incelemem lazım. Ancak incelersem daha önce inandığım düşünceleri terk etmeye hazır olmam gerekiyor; bulgular benim yanlış olduğumu gösterebilir.
Gerçek şu ki: insanlar, inandıkları yanlışları severler.
Vahiy 22:14-15 "Kaftanlarını yıkayan, böylelikle yaşam ağacından yemeye hak kazanarak kapılardan geçip kente girenlere ne mutlu! 15 Köpekler, büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda kalacaklar."
Böyle. Bazı insanlar yalanları severler.
Yuhanna 8:43-47 "Söylediklerimi neden anlamıyorsunuz? Benim sözümü dinlemeye dayanamıyorsunuz da ondan. 44 Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır. 45 Ama ben gerçeği söylüyorum. İşte bunun için bana iman etmiyorsunuz. 46 Hanginiz bana günahlı olduğumu kanıtlayabilir? Gerçeği söylüyorsam, niçin bana iman etmiyorsunuz? 47 Tanrı'dan olan, Tanrı'nın sözlerini dinler. İşte siz Tanrı'dan olmadığınız için dinlemiyorsunuz."
Din bilginleri ve Ferisilerin çok önyargılı fikirleri vardı. İsa gelip fikirlerinin birçoğunun yanlış olduğunu söyleyerek, onlara ‘yeni’ şeyler öğretti. Fakat onlar İsa’yı dinlemek istemediler. Yanılgıda olduklarını itiraf etmek istemediler. Sadece bildiklerini okudular. Bu durum en tehlikeli ruhsal durumdur.
Stefanos, Yahudi liderlere şöyle söyledi:
Elçilerin İşleri 7:51 "Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz."
Kutsal Ruh, din liderlerini, kendilerinin yanlış olduğuna ikna ediyordu. Ancak bu fikre karşı koydular. Gerçeğe açık değildiler.
Yeni fikirleri kabul etmekte zorluk çekenler yalnız din bilginleri ve Ferisiler değildi. Hahamların öğretileri yüzünden de İsa’nın öğrencilerinin kafaları karışıktı. Öğrenciler, diğer pek çok kişi gibi, Mesih’in gelip, İsrail’in ordularına komutanlık yaparak Romalıları fethetmesini beklediler. İsa bunu yapmayınca da şaşırdılar.
Yuhanna 6:14-15 14 Halk, İsa'nın yaptığı mucizeyi görünce, "Gerçekten dünyaya gelecek olan peygamber budur" dedi. 15İsa onların gelip kendisini kral yapmak üzere zorla götüreceklerini bildiğinden tek başına yine dağa çekildi.
Öğrencilerin rahatsızlığı, krallıkta en büyük kim olacağı konusunda tartışmayla ortaya çıktı. Bu tartışma, İsa’nın öldürüleceğini söylemesinden hemen sonra oldu. Öğrenciler, din liderlerinin öğretilerini akıllarından atamamışlardı.
Markos 9:31-37 Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek." 32 Onlar bu sözleri anlamıyor, İsa'ya soru sormaktan da korkuyorlardı. 33 Kefarnahum'a vardılar. Eve girdikten sonra İsa onlara, "Yolda neyi tartışıyordunuz?" diye sordu. 34 Hiç birinden ses çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı. 35 İsa oturup Onikiler'i yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: "Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkârı olsun." 36 Küçük bir çocuğu alıp orta yere dikti, sonra onu kucağına alarak onlara şöyle dedi: "Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni değil, beni göndereni kabul etmiş olur." 37 Böylece, size önyargılı fikirlerinizden kurtulup açık fikirli olmanız gerektiğini söylersem, bu sizin için zorlu bir mücadele olabilir. Ancak geçek şudur ki, bir çocuk kadar alçakgönüllü olmanız gerekiyor. Pavlus, Selanik’e Mesih’teki kurtuluşu ilan etmek için gitti. Selanikliler ona nasıl davrandılar?
Elçilerin İşleri 17:4-10 4 Onlardan bazıları, Tanrı'ya tapan Grekler'den büyük bir topluluk ve ileri gelen kadınların da birçoğu ikna olup Pavlus'la Silas'a katıldılar. 5 Yahudiler bunu kıskandı. Çarşı pazardan topladıkları bazı kötü insanlardan bir kalabalık oluşturup kentte kargaşalık çıkarttılar. Pavlus'la Silas'ı bulmak ve halkın önünde yargılamak amacıyla Yason'un evine saldırdılar. 6 Onları bulamayınca, Yason ile bazı kardeşleri kent yetkililerinin önüne sürüklediler. "Dünyayı altüst eden o adamlar buraya da geldiler" diye bağırıyorlardı. 7 "Yason onları evine aldı. Onların hepsi, İsa adında başka bir kral olduğunu söyleyerek Sezar'ın buyruklarına karşı geliyorlar." 8 Bu sözleri işiten kalabalık ve kentin yetkilileri telaşa kapıldı. 9 Sonunda yetkililer Yason ve öbürlerini kefaletle serbest bıraktılar. 10 Kardeşler hemen o gece Pavlus'la Silas'ı Veriya Kenti'ne gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler'in havrasına gittiler.
Çok kişi Pavlus ve Silas’ı şehir dışına kovarak mesajı reddettiler. Fakat gittikleri yerde ne oldu?
Elçilerin İşleri 17:10-12 Kardeşler hemen o gece Pavlus'la Silas'ı Veriya Kenti'ne gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler'in havrasına gittiler. 11 Veriya'daki Yahudiler Selanik'tekilerden daha açık fikirliydi. Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak her gün Kutsal Yazılar'ı inceliyor, öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı. 12 Böylelikle içlerinden birçokları ve çok sayıda saygın Grek kadın ve erkek iman etti.
Veriyalılar açık fikirliydiler. Onlar incelemeye ve öğrenmeye istekliydiler. Onlar anlayış konusunda ilerlemeye istekliydiler.
Sizin tavrınız nasıl? Dar kafalı mısınız? Kurtuluş için gereken gerçeğe zaten sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Din bilginleri ve Ferisiler gerçeğe sahip olduklarını düşündüler ama tamamen yanlıştılar.
Açık fikirli misiniz? Daha pek çok şey öğrenebileceğinizi biliyor musunuz? Veriyalılar gibi, öğretilenlerin doğru olup olmadığını kontrol etmek için Kutsal Yazıları incelemek ister misiniz? Kutsal Yazıları ve hayat yolunu öğrenmek isterseniz açık fikirli, yeni gerçekleri öğrenmeye ve eski yanlış şeyleri terk etmeye hazır olmanız lazım.
Rab, size tüm önyargılı fikirlerin üstesinden gelmeniz için güç, gerçeğin ne olduğunu kendi kendinize öğrenmek amacıyla, Kutsal Yazıları incelemeniz için istek versin. Amin.
İkinci vaazda, Tanrı’nın bize gerçeği açığa vurmasını beklemeden, Kutsal Kitap’ın talimatlarını yerine getirmeye istekli olmamız lazım dedik. Kutsal Kitap’a hiç itaat etme niyeti olmayan okuyucular, Kutsal Yazıları anlayamazlar.
Bu üçüncü vaazda, açık fikirli olmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Hakikat bize gösterilince, daha önce inandıgımız fikirleri terk etmeye hazır olmamız gerek. Öğretmenlerimizin, ebeveynlerimizin veya toplumumuzun bize öğrettikleri şeylerin kusursuz gerçek olduğunu düşünürsek başka bir şey öğrenmek mümkün olmaz. Peki öğretmenlerimiz bize yanlış şeyler öğrettilerse ne olacak? Ebeveynlerimiz hatayı onların babaları ve annelerinden aldılarsa ne olacak? Büyüdüğümüz toplum gerçeğe sahip değilse ne olacak? Böyleyse biz onlardan miras olarak sadece yanılgı alabiliriz. Aldığımız bilgide belki yanlış ve doğru karışıktır, ve bu hala hatalıdır.
Öğretmenlerim bana bizim tek hücreli canlı varlıktan evrim geçirdiğimizi ve atalarımızın maymun olduklarını öğrettiler. Bu doğru değildir. Biz Tanrı’nın süretinde yaratılmış varlıklarız. Babam annem bana hiç Tanrı olmadığını öğrettiler. Bu da doğru değildir. Peki ya ben onlara inansaydım?
Tarih, yüzyıllar boyunca yanlışların sürdürülmesinin örnekleriyle doludur. Bazıları gerçekten şaşırtıcı. Wikipedia (https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_common_misconceptions) diyorki: “Ortaçağda Avrupa’da, yeryüzünün düz olduğuna inanmıyorlardı, doğrusu, kadim Grek filizofları Plato (Eflatun) ve Aristo’nun zamanından, yani MÖ 4.-5. yy dan itibaren neredeyse tüm Avrupa entelektüelleri yeryüzünün küresel şekline inanmaktaydılar. Yani, sonuçta, Christopher Columbus’un seyahatleri için yardım bulma çabaları, yeryüzünün düz olduğu korkusu değil, doğu Hint adalarının düşünülenden uzak olduğu korkusundan dolayı zor olmuştu. Amerikalar var olmasaydı, Asya’ya gelmeden çok önceden erzakları bitmiş olurdu.”
Ben ortaçağ Avrupalıların yeryüzünün düz olduğuna inandıklarına inanarak büyüdüm. Hep öyle duymuştum. Ama şimdi öğrendim ki bu doğru değilmiş. Her duyduğunuza inanamazsınız, inanmamalısınız.
Aynı web sayfası Napoleon Bonaparte’ın kısa boylu omadığını söylüyor. Aslında adam, o zamanki sıradan Fransız adamından biraz daha uzun boyluymuş. Fransız İmparator’u, 1821 yılında öldükten sonra boyu Fransız feetine (ayak) göre 5 fit 2 inç ölçüdü ama bu bize göre 1.69 metre (5 fit 7 inç).
Peki bunların Kutsal Kitap’la ne ilgisi var? Mit ve efsaneler, açık fikirli olup da incelemezsek, biz farkına bile varamadan onlarca veya yüzyıllarca sürdürülebilir. Şimdi ben ortaçağ Avrupalıların yeryüzünün düz olduğuna inanıp inanmadıklarını bilemem. Ben sadece bu varsayımı Wikipedia’da okudum. Gerçeği bilmek istersem referanslarına gidip kendim incelemem lazım. Ancak incelersem daha önce inandığım düşünceleri terk etmeye hazır olmam gerekiyor; bulgular benim yanlış olduğumu gösterebilir.
Gerçek şu ki: insanlar, inandıkları yanlışları severler.
Vahiy 22:14-15 "Kaftanlarını yıkayan, böylelikle yaşam ağacından yemeye hak kazanarak kapılardan geçip kente girenlere ne mutlu! 15 Köpekler, büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda kalacaklar."
Böyle. Bazı insanlar yalanları severler.
Yuhanna 8:43-47 "Söylediklerimi neden anlamıyorsunuz? Benim sözümü dinlemeye dayanamıyorsunuz da ondan. 44 Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır. 45 Ama ben gerçeği söylüyorum. İşte bunun için bana iman etmiyorsunuz. 46 Hanginiz bana günahlı olduğumu kanıtlayabilir? Gerçeği söylüyorsam, niçin bana iman etmiyorsunuz? 47 Tanrı'dan olan, Tanrı'nın sözlerini dinler. İşte siz Tanrı'dan olmadığınız için dinlemiyorsunuz."
Din bilginleri ve Ferisilerin çok önyargılı fikirleri vardı. İsa gelip fikirlerinin birçoğunun yanlış olduğunu söyleyerek, onlara ‘yeni’ şeyler öğretti. Fakat onlar İsa’yı dinlemek istemediler. Yanılgıda olduklarını itiraf etmek istemediler. Sadece bildiklerini okudular. Bu durum en tehlikeli ruhsal durumdur.
Stefanos, Yahudi liderlere şöyle söyledi:
Elçilerin İşleri 7:51 "Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz."
Kutsal Ruh, din liderlerini, kendilerinin yanlış olduğuna ikna ediyordu. Ancak bu fikre karşı koydular. Gerçeğe açık değildiler.
Yeni fikirleri kabul etmekte zorluk çekenler yalnız din bilginleri ve Ferisiler değildi. Hahamların öğretileri yüzünden de İsa’nın öğrencilerinin kafaları karışıktı. Öğrenciler, diğer pek çok kişi gibi, Mesih’in gelip, İsrail’in ordularına komutanlık yaparak Romalıları fethetmesini beklediler. İsa bunu yapmayınca da şaşırdılar.
Yuhanna 6:14-15 14 Halk, İsa'nın yaptığı mucizeyi görünce, "Gerçekten dünyaya gelecek olan peygamber budur" dedi. 15İsa onların gelip kendisini kral yapmak üzere zorla götüreceklerini bildiğinden tek başına yine dağa çekildi.
Öğrencilerin rahatsızlığı, krallıkta en büyük kim olacağı konusunda tartışmayla ortaya çıktı. Bu tartışma, İsa’nın öldürüleceğini söylemesinden hemen sonra oldu. Öğrenciler, din liderlerinin öğretilerini akıllarından atamamışlardı.
Markos 9:31-37 Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: "İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek." 32 Onlar bu sözleri anlamıyor, İsa'ya soru sormaktan da korkuyorlardı. 33 Kefarnahum'a vardılar. Eve girdikten sonra İsa onlara, "Yolda neyi tartışıyordunuz?" diye sordu. 34 Hiç birinden ses çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı. 35 İsa oturup Onikiler'i yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: "Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkârı olsun." 36 Küçük bir çocuğu alıp orta yere dikti, sonra onu kucağına alarak onlara şöyle dedi: "Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni değil, beni göndereni kabul etmiş olur." 37 Böylece, size önyargılı fikirlerinizden kurtulup açık fikirli olmanız gerektiğini söylersem, bu sizin için zorlu bir mücadele olabilir. Ancak geçek şudur ki, bir çocuk kadar alçakgönüllü olmanız gerekiyor. Pavlus, Selanik’e Mesih’teki kurtuluşu ilan etmek için gitti. Selanikliler ona nasıl davrandılar?
Elçilerin İşleri 17:4-10 4 Onlardan bazıları, Tanrı'ya tapan Grekler'den büyük bir topluluk ve ileri gelen kadınların da birçoğu ikna olup Pavlus'la Silas'a katıldılar. 5 Yahudiler bunu kıskandı. Çarşı pazardan topladıkları bazı kötü insanlardan bir kalabalık oluşturup kentte kargaşalık çıkarttılar. Pavlus'la Silas'ı bulmak ve halkın önünde yargılamak amacıyla Yason'un evine saldırdılar. 6 Onları bulamayınca, Yason ile bazı kardeşleri kent yetkililerinin önüne sürüklediler. "Dünyayı altüst eden o adamlar buraya da geldiler" diye bağırıyorlardı. 7 "Yason onları evine aldı. Onların hepsi, İsa adında başka bir kral olduğunu söyleyerek Sezar'ın buyruklarına karşı geliyorlar." 8 Bu sözleri işiten kalabalık ve kentin yetkilileri telaşa kapıldı. 9 Sonunda yetkililer Yason ve öbürlerini kefaletle serbest bıraktılar. 10 Kardeşler hemen o gece Pavlus'la Silas'ı Veriya Kenti'ne gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler'in havrasına gittiler.
Çok kişi Pavlus ve Silas’ı şehir dışına kovarak mesajı reddettiler. Fakat gittikleri yerde ne oldu?
Elçilerin İşleri 17:10-12 Kardeşler hemen o gece Pavlus'la Silas'ı Veriya Kenti'ne gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler'in havrasına gittiler. 11 Veriya'daki Yahudiler Selanik'tekilerden daha açık fikirliydi. Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak her gün Kutsal Yazılar'ı inceliyor, öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı. 12 Böylelikle içlerinden birçokları ve çok sayıda saygın Grek kadın ve erkek iman etti.
Veriyalılar açık fikirliydiler. Onlar incelemeye ve öğrenmeye istekliydiler. Onlar anlayış konusunda ilerlemeye istekliydiler.
Sizin tavrınız nasıl? Dar kafalı mısınız? Kurtuluş için gereken gerçeğe zaten sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Din bilginleri ve Ferisiler gerçeğe sahip olduklarını düşündüler ama tamamen yanlıştılar.
Açık fikirli misiniz? Daha pek çok şey öğrenebileceğinizi biliyor musunuz? Veriyalılar gibi, öğretilenlerin doğru olup olmadığını kontrol etmek için Kutsal Yazıları incelemek ister misiniz? Kutsal Yazıları ve hayat yolunu öğrenmek isterseniz açık fikirli, yeni gerçekleri öğrenmeye ve eski yanlış şeyleri terk etmeye hazır olmanız lazım.
Rab, size tüm önyargılı fikirlerin üstesinden gelmeniz için güç, gerçeğin ne olduğunu kendi kendinize öğrenmek amacıyla, Kutsal Yazıları incelemeniz için istek versin. Amin.