İSA'NIN DAĞDAKİ VAAZ SERİSİ
13. YASA VE SİZ
vaaz_13_yasa_ve_siz.pdf |
Birkaç hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir açılış töreni için İstanbul'daydı; koruma ekibi ve yerel resmi makam sahiplerinden oluşan bir kafile ile yürümekteydi. İkinci katında seyircilerin sigara içtikleri bir kafenin önünden geçti. Pencereleri açık olmasına karşın kafe, kapalı alan sayılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan sigara içenlere bakıp, "Cezai müeyyidesi var" dedi. Sigara içenlere ve etrafındaki resmi kişilere sözlerini tekrarladı. Ama hiç kimse sigara içmekten vazgeçmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi kişilerin izahlarını dinledi ancak bunlardan tatmin olmadı. Zabıtanın çağrılıp bir müdahalenin yapılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sigara içenlerin ikaz almalarına rağmen sigara içmelerini sürdürmelerine şaşırdı.
Soru: Kapalı alanlarda sigara içilmez diyen kanun, insanların sigara içmelerini durdurdu mu? Neden?
Bir gecekondu sahibini tanıyorum. Polisin, evinin inşaatı sırasında hiç gelip gelmediğini ve bir şey yapıp yapmadıklarını sordum. Sahibi bana, "Bir kere geldiler 500 TL verdim. Bir daha geldiler 500 TL daha verdim. Bitti. İşte evimiz burada" dedi.
Soru: Gecekondu yapılmaz yasağı adamın gecekondu yapmasını önledi mi? Neden?
Bir gün ana caddedeydim, bir tabelacı bir dükkanın önünde çalışıyordu. Kamyonunu ikinci şeritte park etmişdi. Böylece bütün bir şerit trafiğe kapanmıştı. Park şeridi zaten doluydu.
Polis gelip bağırıp çağırarak tabelacıyı azarladı. Tabelacı merdivenden inip aletlerini yerinde bırakarak kamyonunu aldı. Üç dakika sonra polis gitmişti tabelacı kamyonunu aynı yere daha önce olduğu gibi park etti. Sanki hiçbir şey olmamış gibi işine geri döndü.
Soru: İkinci şeritte park yapılmaz yasağı tabelacının orada park etmesini engelledi mi? Neden?
Çanakkale İzmir yolundaydım polis kontrol noktasından geçerken yol kenarına çektirildim. Polis bana, "İzmir'e giden arkadaşım var. Alır mısın?" dedi. "Tabii" dedim.
Arkadaşı da polis memuruydu. Uzun yolda birkaç soru sorma fırsatını elden kaçırmak istemedim. "Şehirde insanlar duble park edince polis gelip megafonla çağrı ve anons yapıyor ancak ceza kesmiyor. Fakat bir farım sönükse bir uyarı vermeden bana ceza keserler. Neden böyle oluyor?" diye sordum.
Polis memuru bana, "Üstlerimiz bize, Türklere aile gibi davranmamız gerektiğini, yabancılara ise işlem yapabileceğimizi söylüyorlar" dedi.
Soru: Bu senaryoların herhangi birinde insanlar ve polisler yasayı ciddiye alıyorlar mı? Neden? Genelinde neden yasanın önemli olmadığı anlaşılıyor? Tereddüt etmeden, vicdan azabı hissetmeden insanlar neden yasaları ihlal ediyorlar? Millet yasayı çiğneyince neden gülüyorlar?
Bizim kültürümüzde yasa, kanun, düzen ve disiplinden çok, istediğimizi yapmak önemli. Yasa, kural ve düzenden çok, millet ile yasayı yürütenler arasındaki ilişki önemli.
İnsanların yasaları ciddiye almamalarının sebeplerden biri, yasanın aptal olduğunu düşünmeleri olabilir. Trafik lambası kırmızı yanıyor ama yaya yok. Lamba neden kırmızı yanıyor? Aptallık. Şu an kırmızı olmaması lazım. Benzin litresi 5 TL'ye dayanıyor, ben kırmızıdan geçerim.
İnsanlar, yasaların kolayca ve rahatça uyulmaya müsait, duruma elverişli, uygun, usturuplu, pratik, işe yarar, rabıtalı, kullanışlı olmadığını düşünürek kurallara uymuyor olabilirler.
Şuracıkta bir u dönüşü yapmazsam, on dakikaya artı yakıt parasına mal olacak. Yakında başka dönecek bir yer yok. İleri gitmeye de durum müsait değildir.
Yasal biçimde ev satın alma gücüm yok. Parayı biriktirmek pratik değildir.
Bu dükkanda alış veriş yapmak istiyorum fakat eşya ağır, uzakta park etmek istemiyorum, park ücretini de vermek istemiyorum. Üstelik burada birkaç dakika kalacağım sadece (20 dakika).
Müşterilerimiz dükkanım önünde park edemezlerse iflas edeceğim. İşgal etmek yasak, biliyorum da geçinmek zorundayım. Hem burası benim dükkanımın önü, kimse park edemez.
Vergi çok yüksek. Tüm satışlarımı gösterirsem geçinemiyorum. Maliyeden satışlarımın bir kısmını saklayacağım.
Tüm bu senaryolarda ceza korkusu yoktur. Hem poliste hem de millette, yasanın yüklü, aptal olduğu, ve duruma elverişli olmadığı, böyece ciddiye alınması şart değil diyen bir anlayış var. Yasa ne olursa olsun, önemli şey istediğimizi yapmaktır. Yasaya olan tavrımız, yasa verene tavrımızı gösteriyor. Yasanın aptal olduğunu düşünürsek yasayı verenin hata yaptığını söylemiş oluruz. Yasanın yüklü olduğunu düşünürsek yasayı verenin bizim durumumuzu düşünmediğini söylemiş oluruz.
Bazı insanlar, kaçak elektrik ve su borçlarına ve gecekondularına genel af olacak diye seçim zamanını bekliyorlar. Suçlarımıza genel affın geleceği beklentisinde bulunuyoruz. Kültürümüz bu. Peki soru şudur: Allah bu kültür normlarına göre mi davranıyor?
Allah'ın yasası nedir? Allah'ın yasası insanoğlu için On Emir'dir. İsa'nın dağdaki vaazında bu yasanın Tanrı'nın egemenliğinin yasası olduğunu göreceğiz. İsa onun üzerinde yoğunlaşacak, biz de onu gözden geçireceğiz.
Günah demek Tanrı'nın yasasını ihlal etmek demektir.
1 Yuhanna 3:4 Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.
Günahın cezası nedir?
Hezekiel 18:20: Ölecek olan günah işleyen kişidir.
Bu ölüm sonsuza dek sürer. Sonraki ayette sonsuz yaşam ve sonsuz ölümün tezatını görüyoruz.
Romalılar 6:23: Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.
Yalan söylemek günahtır. 8. Emrinin ihlalidir. Fakat insanlar düzenli bir şekilde yalan söylüyorlar. Neden? Elverişlidir de ondan. İş için karlı bir yöntemdir. Cehaletimizi saklar. Ancak biz yalan söyleyince Yasa Koyucu'yla ilgili ne söylüyoruz? Yasa Koyucu'nun bir hata yaptığını mı söylüyoruz? Yasa Koyucu'nun bizim durmumuzu ve ihtiyacımızı yeterince iyi değerlendiremediği için mi yalan söylememiz gerekiyor? Biz yalan söyleyince kendimizi, kendi isteklerimizi, kendi ihtiyaçlarımızı, Yasa Koyucu'nun isteklerinin üzerine mi koyuyoruz? On Emir'e karşı tavrımız, Allah'a karşı olan tavrımızı da gösteriyor. Allah'ın yasasını ihlal ederek biz kendimizi Allah'ın üzerine koyuyoruz.
Durum ciddi değil mi?
Bazı insanlar, On Emrin kendilerine geçerli olmadığını ileri sürüyorlar. On Emrin sadece Yahudiler için olduğunu öne çıkararak yerine getirmemiz gerekmediğini söylüyorlar. İsa ne söyledi bu konuda?
Matta 5:17-18 "Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak."
Yer ve gök henüz ortadan kalkmadılar. Allah'ın yasası hala yürürlükte. İsa, "tamamlamaya geldim" dediği zaman ne demek istedi?
Kutsal Yazılarda İsa vaftiz olduğu zaman aynı kelimeye rastlıyoruz.
Matta 3:13-15 Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den Şeria Irmağı'na, Yahya'nın yanına geldi. 14 Ne var ki Yahya, "Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?" diyerek O'na engel olmak istedi. 15 İsa ona şu karşılığı verdi: "Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir." O zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu.
Bu ayetlerde aynı Grekçe kelimesi " yerine getirmemiz" olarak çevrildi. Yani İsa yasayı yerine getirerek "tamamladı."
İsa, dağdaki vaazında On Emir olan Tanrı'nın Egemenliğinin yasasından bahsediyor. Şimdilik sizin Yasa Koyucu'yla ilişkinizi düşünmenizi rica ediyorum. O'nun yasası olan On Emir her zaman ve her şartın altında geçerli mi yoksa durum müsait olmayınca kendi kendinize bir istisna yapmanız gerektiğini mi söylüyorsunuz? Para kazanmak için, hayatınızı kolaylaştırmak için ve kendinizi utanca düşürmemek için yalan mı söylemelisiniz? Bazen sizce yalan söylemek gerekse, Yasa Koyucu'na dair ne söylüyorsunuz? Sizin isteklerinizin O'nunkinden üstün olduğunu mu söylüyorsunuz? Bizim durumlarımızı iyice değerlendiremediği için Allah'ın yasasının pek iyi olmadığını mı düşünüyoruz?
Uyarılmalarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının önünde sigara içenler cezadan kormadılar. Türkiye'de ceza almamak için insanlar çoğunlukla bir yolunu buluyorlar. Fakat Tanrı, "Günahın ücreti sonsuz ölümdür" dediği zaman sözünün arkasında duruyor mu? Ciddi mi söylüyor? Tehdidi boş mu? Bir kimsenin yalan söyleme alışkanlığında bulunurken cennete gireceğine inanıyor musunuz? Aden bahçesinde Allah Adem ve Havva'ya yasak olan meyveden yedikleri gün öleceklerini söyledi. Şeytan onlara, "Ölmeyeceksiniz" dedi. Adem ve Havva Şeytan'a itimat ettiler.
Siz kime inanıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi kişilerin izahlarını dinledi ancak bunlardan tatmin olmadı. Zabıtanın çağrılıp bir müdahalenin yapılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sigara içenlerin ikaz almalarına rağmen sigara içmelerini sürdürmelerine şaşırdı.
Soru: Kapalı alanlarda sigara içilmez diyen kanun, insanların sigara içmelerini durdurdu mu? Neden?
Bir gecekondu sahibini tanıyorum. Polisin, evinin inşaatı sırasında hiç gelip gelmediğini ve bir şey yapıp yapmadıklarını sordum. Sahibi bana, "Bir kere geldiler 500 TL verdim. Bir daha geldiler 500 TL daha verdim. Bitti. İşte evimiz burada" dedi.
Soru: Gecekondu yapılmaz yasağı adamın gecekondu yapmasını önledi mi? Neden?
Bir gün ana caddedeydim, bir tabelacı bir dükkanın önünde çalışıyordu. Kamyonunu ikinci şeritte park etmişdi. Böylece bütün bir şerit trafiğe kapanmıştı. Park şeridi zaten doluydu.
Polis gelip bağırıp çağırarak tabelacıyı azarladı. Tabelacı merdivenden inip aletlerini yerinde bırakarak kamyonunu aldı. Üç dakika sonra polis gitmişti tabelacı kamyonunu aynı yere daha önce olduğu gibi park etti. Sanki hiçbir şey olmamış gibi işine geri döndü.
Soru: İkinci şeritte park yapılmaz yasağı tabelacının orada park etmesini engelledi mi? Neden?
Çanakkale İzmir yolundaydım polis kontrol noktasından geçerken yol kenarına çektirildim. Polis bana, "İzmir'e giden arkadaşım var. Alır mısın?" dedi. "Tabii" dedim.
Arkadaşı da polis memuruydu. Uzun yolda birkaç soru sorma fırsatını elden kaçırmak istemedim. "Şehirde insanlar duble park edince polis gelip megafonla çağrı ve anons yapıyor ancak ceza kesmiyor. Fakat bir farım sönükse bir uyarı vermeden bana ceza keserler. Neden böyle oluyor?" diye sordum.
Polis memuru bana, "Üstlerimiz bize, Türklere aile gibi davranmamız gerektiğini, yabancılara ise işlem yapabileceğimizi söylüyorlar" dedi.
Soru: Bu senaryoların herhangi birinde insanlar ve polisler yasayı ciddiye alıyorlar mı? Neden? Genelinde neden yasanın önemli olmadığı anlaşılıyor? Tereddüt etmeden, vicdan azabı hissetmeden insanlar neden yasaları ihlal ediyorlar? Millet yasayı çiğneyince neden gülüyorlar?
Bizim kültürümüzde yasa, kanun, düzen ve disiplinden çok, istediğimizi yapmak önemli. Yasa, kural ve düzenden çok, millet ile yasayı yürütenler arasındaki ilişki önemli.
İnsanların yasaları ciddiye almamalarının sebeplerden biri, yasanın aptal olduğunu düşünmeleri olabilir. Trafik lambası kırmızı yanıyor ama yaya yok. Lamba neden kırmızı yanıyor? Aptallık. Şu an kırmızı olmaması lazım. Benzin litresi 5 TL'ye dayanıyor, ben kırmızıdan geçerim.
İnsanlar, yasaların kolayca ve rahatça uyulmaya müsait, duruma elverişli, uygun, usturuplu, pratik, işe yarar, rabıtalı, kullanışlı olmadığını düşünürek kurallara uymuyor olabilirler.
Şuracıkta bir u dönüşü yapmazsam, on dakikaya artı yakıt parasına mal olacak. Yakında başka dönecek bir yer yok. İleri gitmeye de durum müsait değildir.
Yasal biçimde ev satın alma gücüm yok. Parayı biriktirmek pratik değildir.
Bu dükkanda alış veriş yapmak istiyorum fakat eşya ağır, uzakta park etmek istemiyorum, park ücretini de vermek istemiyorum. Üstelik burada birkaç dakika kalacağım sadece (20 dakika).
Müşterilerimiz dükkanım önünde park edemezlerse iflas edeceğim. İşgal etmek yasak, biliyorum da geçinmek zorundayım. Hem burası benim dükkanımın önü, kimse park edemez.
Vergi çok yüksek. Tüm satışlarımı gösterirsem geçinemiyorum. Maliyeden satışlarımın bir kısmını saklayacağım.
Tüm bu senaryolarda ceza korkusu yoktur. Hem poliste hem de millette, yasanın yüklü, aptal olduğu, ve duruma elverişli olmadığı, böyece ciddiye alınması şart değil diyen bir anlayış var. Yasa ne olursa olsun, önemli şey istediğimizi yapmaktır. Yasaya olan tavrımız, yasa verene tavrımızı gösteriyor. Yasanın aptal olduğunu düşünürsek yasayı verenin hata yaptığını söylemiş oluruz. Yasanın yüklü olduğunu düşünürsek yasayı verenin bizim durumumuzu düşünmediğini söylemiş oluruz.
Bazı insanlar, kaçak elektrik ve su borçlarına ve gecekondularına genel af olacak diye seçim zamanını bekliyorlar. Suçlarımıza genel affın geleceği beklentisinde bulunuyoruz. Kültürümüz bu. Peki soru şudur: Allah bu kültür normlarına göre mi davranıyor?
Allah'ın yasası nedir? Allah'ın yasası insanoğlu için On Emir'dir. İsa'nın dağdaki vaazında bu yasanın Tanrı'nın egemenliğinin yasası olduğunu göreceğiz. İsa onun üzerinde yoğunlaşacak, biz de onu gözden geçireceğiz.
Günah demek Tanrı'nın yasasını ihlal etmek demektir.
1 Yuhanna 3:4 Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.
Günahın cezası nedir?
Hezekiel 18:20: Ölecek olan günah işleyen kişidir.
Bu ölüm sonsuza dek sürer. Sonraki ayette sonsuz yaşam ve sonsuz ölümün tezatını görüyoruz.
Romalılar 6:23: Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.
Yalan söylemek günahtır. 8. Emrinin ihlalidir. Fakat insanlar düzenli bir şekilde yalan söylüyorlar. Neden? Elverişlidir de ondan. İş için karlı bir yöntemdir. Cehaletimizi saklar. Ancak biz yalan söyleyince Yasa Koyucu'yla ilgili ne söylüyoruz? Yasa Koyucu'nun bir hata yaptığını mı söylüyoruz? Yasa Koyucu'nun bizim durmumuzu ve ihtiyacımızı yeterince iyi değerlendiremediği için mi yalan söylememiz gerekiyor? Biz yalan söyleyince kendimizi, kendi isteklerimizi, kendi ihtiyaçlarımızı, Yasa Koyucu'nun isteklerinin üzerine mi koyuyoruz? On Emir'e karşı tavrımız, Allah'a karşı olan tavrımızı da gösteriyor. Allah'ın yasasını ihlal ederek biz kendimizi Allah'ın üzerine koyuyoruz.
Durum ciddi değil mi?
Bazı insanlar, On Emrin kendilerine geçerli olmadığını ileri sürüyorlar. On Emrin sadece Yahudiler için olduğunu öne çıkararak yerine getirmemiz gerekmediğini söylüyorlar. İsa ne söyledi bu konuda?
Matta 5:17-18 "Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak."
Yer ve gök henüz ortadan kalkmadılar. Allah'ın yasası hala yürürlükte. İsa, "tamamlamaya geldim" dediği zaman ne demek istedi?
Kutsal Yazılarda İsa vaftiz olduğu zaman aynı kelimeye rastlıyoruz.
Matta 3:13-15 Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den Şeria Irmağı'na, Yahya'nın yanına geldi. 14 Ne var ki Yahya, "Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?" diyerek O'na engel olmak istedi. 15 İsa ona şu karşılığı verdi: "Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir." O zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu.
Bu ayetlerde aynı Grekçe kelimesi " yerine getirmemiz" olarak çevrildi. Yani İsa yasayı yerine getirerek "tamamladı."
İsa, dağdaki vaazında On Emir olan Tanrı'nın Egemenliğinin yasasından bahsediyor. Şimdilik sizin Yasa Koyucu'yla ilişkinizi düşünmenizi rica ediyorum. O'nun yasası olan On Emir her zaman ve her şartın altında geçerli mi yoksa durum müsait olmayınca kendi kendinize bir istisna yapmanız gerektiğini mi söylüyorsunuz? Para kazanmak için, hayatınızı kolaylaştırmak için ve kendinizi utanca düşürmemek için yalan mı söylemelisiniz? Bazen sizce yalan söylemek gerekse, Yasa Koyucu'na dair ne söylüyorsunuz? Sizin isteklerinizin O'nunkinden üstün olduğunu mu söylüyorsunuz? Bizim durumlarımızı iyice değerlendiremediği için Allah'ın yasasının pek iyi olmadığını mı düşünüyoruz?
Uyarılmalarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının önünde sigara içenler cezadan kormadılar. Türkiye'de ceza almamak için insanlar çoğunlukla bir yolunu buluyorlar. Fakat Tanrı, "Günahın ücreti sonsuz ölümdür" dediği zaman sözünün arkasında duruyor mu? Ciddi mi söylüyor? Tehdidi boş mu? Bir kimsenin yalan söyleme alışkanlığında bulunurken cennete gireceğine inanıyor musunuz? Aden bahçesinde Allah Adem ve Havva'ya yasak olan meyveden yedikleri gün öleceklerini söyledi. Şeytan onlara, "Ölmeyeceksiniz" dedi. Adem ve Havva Şeytan'a itimat ettiler.
Siz kime inanıyorsunuz?