3. YENİ KRALLIK
O günlerde İsa, dua etmek için dağa çıktı ve bütün geceyi Tanrı'ya dua ederek geçirdi.
Tarih en büyük ihtimalle M.S. 29 yılında olabilir. Mevsim: geç yazdı. İsa 1 1/2 seneden beri vaaz ederek dolaşıp duruyordu. Şimdi dağ üzerinde İsa sessizlik içindeydi, hava serin ve nemliydi. İsa bütün gece dua ediyordu. Neden bu kadar uzun süre dua ediyordu? Siz beşinci vakiti kıldıktan sonra uyuyorsunuz değil mi? İsa bambaşka bir şey yapıyordu. İsa Allah'tan bilgi alıyordu. Böyle bir şey yaptınız mı hiç yani Allah'tan bilgi rica ediyor musunuz? Bilgi alıyor musunuz? Yoksa sizce dua sadece ve sadece Allah'a sunulan bir şey mi? Duanız bir etkileşim olayı mı yoksa bir görev mi? Dualarınız şu an bir görev gibi geliyorsa durumu değiştirmek için ne yapmalısınız? Büyük şeyler yapmak üzere olduğu için İsa, Allah'tan bilgi alıyordu.
İsa'nın öğrencileri 1 1/2 sene boyunca İsa'ya gevşek bir şekilde bağlıydılar. Öğrencileri İsa'nın vaazlarını duydular ve etkilendiler. Bu yeni Öğretmeni sevdiler ve öğretilerini hayatlarında uygulamaya çalıştılar. Fakat şimdi İsa onları özel görevler için çağırmak üzereydi. Onlar İsa'yla sürekli dolaşacaklardı, yan yana çalışacaklardı.
Luka 6:13-16 Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırdı ve onların arasından, elçi diye adlandırdığı şu on iki kişiyi seçti: Petrus adını verdiği Simun, onun kardeşi Andreas, Yakup, Yuhanna, Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever diye tanınan Simun, Yakup oğlu Yahuda ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.
İsa'nın öğrencileri çok heyecanlıydılar. O zaman Roma İsrail'i işgal ediyordu. Sezar Avgustos, Grek kültürünü yayarak Roma Dünyası'nı birleştirmeye çalışmıştı. Putperest sunaklar ülkenin her yanına konulmuştu. Sporcuların çırılçıplak yarıştıkları Grek yarışmaları ve sporları Yeruşalim'e yani Kudüs'e gelmişti. Dindar Yahudiler böyle şeylere isyan ettikleri zaman Romalılar baskı yaptı ve bir çok kişi öldürüldü. Bina projeleri çoğaldı. Halkın vergileri yüksekti. Yahudiler Romalılardan nefret ettiler ve bir kahramanın ortaya çıkıp Romalıların boyunduruğunu fırlatıp atmasını istediler.
İsa'nın Mesih olduğuna iman eden öğrencileri isyan zamanının geldiğini zannettiler. Ancak İsa 1 1/2 sene boyunca hiç böyle bir şey söylememişti. İsa'nın öğrencileri dünyevi krallık bekliyorlardı. İsa'nın, davasını güçlendirmek için rahiplerin ve hahamların desteğini almasını bekliyorlardı ancak İsa hiç böyle bir harekette bulunmamıştı. İsa'nın hareketini kavrayamamışlardı. İsa, kendisine dünyevi bir kraliyet kurmak için hiçbir güç veya yetki kullanmaya çalışmamıştı. İsa'nın öğrencileri sabırsızlıkla beklediler.
Markos 1:14-15 Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı'nın Müjdesi'ni duyura duyura Celile'ye gitti. 15 "Zaman doldu" diyordu, "Tanrı'nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye inanın!"
Markos 1:14-15'de yazılı olan bu olayı duyunca, “Artık gün geldi, bu yeni krallık gelmek üzere” diye düşündüler.
İsa öğrencilerini seçmişti ve onlar da, İsa'nın krallığında yüksek koltuklarda oturacaklarını umuyorlardı.
Luke 6:17-19 İsa bunlarla birlikte aşağı inip düzlük bir yerde durdu. Öğrencilerinden büyük bir kalabalık ve bütün Yahudiye'den, Yeruşalim'den, Sur'la Sayda yakınlarındaki kıyı bölgesinden gelen büyük bir halk topluluğu da oradaydı. 18İsa'yı dinlemek ve hastalıklarına şifa bulmak için gelmişlerdi. Kötü ruhlar yüzünden sıkıntı çekenler de iyileştiriliyordu. 19Kalabalıkta herkes İsa'ya dokunmak için çabalıyordu. Çünkü O'nun içinden akan bir güç herkese şifa veriyordu.
İsa çok güçlüydü! İsa savaşta yaralananları iyileştirebiliyordu. Kesinlikle bu adam Romalıları yenebilecekti. Bekledikleri kahraman gelmisti artık! Zaman da gelmişti! İsa bunu ilan etmek üzereydi. Galiba İsa, ulusu başkaldırabilecek hale getirecekti. Millet arıtk güçlü olacaktı. Fakirlik bitecekti! Romalılar kadar zengin olacaklardı. Hatta daha fazlası bile! Para, para, para!
İsa, krallığının ilkelerini ve üyelik şartlarını ilan etmek üzereydi. Sahil, büyük kalabalık için dar geldi ve İsa onları dağın yamacına yöneltti. Kalabalık oraya yürürken herkes heyecanlıydı. İsa ne söyleyecekti? Halkın beklentileri çok yüksekti.
Matta 5:1-3 İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi. 2 İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti: 3 "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır."
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Bu sözler millete çok tuhaf geldi. Hahamlar ve rahipler hiç böyle konuşmamışlardı. Halk, onlardan İsrail'in Allah'ın seçilmiş ulusu olduğunu hep duymuştu. Rahipler ve hahamlar, İsrail'in bütün ulusların önünde nasıl şereflendirileceğini tekrarlarlardı. Ancak İsa'nın sözlerinde insanların gururlarını okşayacak bir şey yoktu.
İsa'nın döneminde din liderleri, ruhsal konularda kendilerini çok zengin olduğunu zannederlerdi. Onlara göre onlar çok iyiydiler ve hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Kendileriyle çok memnundular. Gurur hiçbir eksiklik hissettirmiyor, kalbin kapısını bilgeliğe kapatıyordu. Bir şarkının sözleri aklıma geliyor:
Herşeyin önünde o gelir
Kendini saklamaz hiç o
Doğrusunu bir tek o bilir
Gerisini takmaz ego
Zarar ziyan hediyedir
Sonucu hesaplamaz o
Geçmişi görmezden gelir
Hiç ders almaz ego...
Ders almaz ego. Doğru. Bu yüzden insanlar İsa'nın derslerini geri çevirip reddettiler. Bu, o zaman geçerliydi. Şimdi de.
Peki siz? Din konusunda her şeyi biliyor musunuz zaten? Allah'ın önünde hiçbir eksiğiniz olmadığını mı hissediyorsunuz? Allah katında iyi misiniz? Kendinizden memnun musunuz? Cennete girmeyi hak ederek gitmeye hazır olduğunuzu mu hissediyorsunuz?
Buraya gelen çok kişi bana, "Bir şey okumuma gerek yok" diyorlar. "Ben biliyorum."
Öyle mi?
İsa diyor ki: Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
Kendi gözlerinde iyi ve şerefli olan insanlar Allah'ın bereketlerini imanla istemiyorlar ve dolayısıyla almıyorlar. Kendilerini dolu hissediyorlar, bu yüzden boş gidiyorlar.
Ancak kendi kendilerini kurtaramayacaklarını ve kendiliklerinden herhangi bir doğru eylem yapamayacaklarını bilen kişiler ruhta fakir olanlardır. Onlar bereketlenirler. Göklerin egemenliği onlarındır.
Günahları bağışlananlar, gururlu değildirler, önce tövbe ederler. Fakat bu tövbe işi kendiliginden gelmez. Allah'ın Kutsal Ruh'unun etkisinin altındayken günahkar olduklarına ikna edilirler ve kendilerinde iyi olan hiçbir şey olmadığını görürler. O zamana dek yaptıklerı her şeyin benlik ve günahla karışık olduğunu fark ederler.
Süyleman'ın Özdeyişleri 28:13 Günahlarını gizleyen başarılı olmaz, İtiraf edip bırakansa merhamet bulur.
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
İsa'nın söylediği krallık ruhsal bir krallıktır. Bu krallık geçiçi ve dünyevi bir egemenlik değildir. Bu krallığın özelliklerinden biri şudur: tebaası, yani halkı ruhta yoksuldur. Krallığın içinde gurur ve kibir yer bulamaz.
Önce, İsa'nın peygamber olduğunu duymuş ve iman etmişsinizdir. Ancak İsa'ya iman etmek Allah'tan aldığı ve bizimle paylaştığı öğretileri anlamak, kabul etmek ve hayatımıza bire bir uygulamak demektir.
Allah, kibirli, güçlü, kendilerini iyi ve şerefli düşünenleri geçer.
Kendilerini cennete girecek kadar doğru düşünenleri geçer.
Kendilerinde hiçbir eksik hissetmeyenleri geçer.
Peki, Allah kimi kabul edecek? Bütün gece dua ederek Allah'tan şu mesajı alan İsa yanıtlıyor:
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
Tarih en büyük ihtimalle M.S. 29 yılında olabilir. Mevsim: geç yazdı. İsa 1 1/2 seneden beri vaaz ederek dolaşıp duruyordu. Şimdi dağ üzerinde İsa sessizlik içindeydi, hava serin ve nemliydi. İsa bütün gece dua ediyordu. Neden bu kadar uzun süre dua ediyordu? Siz beşinci vakiti kıldıktan sonra uyuyorsunuz değil mi? İsa bambaşka bir şey yapıyordu. İsa Allah'tan bilgi alıyordu. Böyle bir şey yaptınız mı hiç yani Allah'tan bilgi rica ediyor musunuz? Bilgi alıyor musunuz? Yoksa sizce dua sadece ve sadece Allah'a sunulan bir şey mi? Duanız bir etkileşim olayı mı yoksa bir görev mi? Dualarınız şu an bir görev gibi geliyorsa durumu değiştirmek için ne yapmalısınız? Büyük şeyler yapmak üzere olduğu için İsa, Allah'tan bilgi alıyordu.
İsa'nın öğrencileri 1 1/2 sene boyunca İsa'ya gevşek bir şekilde bağlıydılar. Öğrencileri İsa'nın vaazlarını duydular ve etkilendiler. Bu yeni Öğretmeni sevdiler ve öğretilerini hayatlarında uygulamaya çalıştılar. Fakat şimdi İsa onları özel görevler için çağırmak üzereydi. Onlar İsa'yla sürekli dolaşacaklardı, yan yana çalışacaklardı.
Luka 6:13-16 Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırdı ve onların arasından, elçi diye adlandırdığı şu on iki kişiyi seçti: Petrus adını verdiği Simun, onun kardeşi Andreas, Yakup, Yuhanna, Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever diye tanınan Simun, Yakup oğlu Yahuda ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.
İsa'nın öğrencileri çok heyecanlıydılar. O zaman Roma İsrail'i işgal ediyordu. Sezar Avgustos, Grek kültürünü yayarak Roma Dünyası'nı birleştirmeye çalışmıştı. Putperest sunaklar ülkenin her yanına konulmuştu. Sporcuların çırılçıplak yarıştıkları Grek yarışmaları ve sporları Yeruşalim'e yani Kudüs'e gelmişti. Dindar Yahudiler böyle şeylere isyan ettikleri zaman Romalılar baskı yaptı ve bir çok kişi öldürüldü. Bina projeleri çoğaldı. Halkın vergileri yüksekti. Yahudiler Romalılardan nefret ettiler ve bir kahramanın ortaya çıkıp Romalıların boyunduruğunu fırlatıp atmasını istediler.
İsa'nın Mesih olduğuna iman eden öğrencileri isyan zamanının geldiğini zannettiler. Ancak İsa 1 1/2 sene boyunca hiç böyle bir şey söylememişti. İsa'nın öğrencileri dünyevi krallık bekliyorlardı. İsa'nın, davasını güçlendirmek için rahiplerin ve hahamların desteğini almasını bekliyorlardı ancak İsa hiç böyle bir harekette bulunmamıştı. İsa'nın hareketini kavrayamamışlardı. İsa, kendisine dünyevi bir kraliyet kurmak için hiçbir güç veya yetki kullanmaya çalışmamıştı. İsa'nın öğrencileri sabırsızlıkla beklediler.
Markos 1:14-15 Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı'nın Müjdesi'ni duyura duyura Celile'ye gitti. 15 "Zaman doldu" diyordu, "Tanrı'nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye inanın!"
Markos 1:14-15'de yazılı olan bu olayı duyunca, “Artık gün geldi, bu yeni krallık gelmek üzere” diye düşündüler.
İsa öğrencilerini seçmişti ve onlar da, İsa'nın krallığında yüksek koltuklarda oturacaklarını umuyorlardı.
Luke 6:17-19 İsa bunlarla birlikte aşağı inip düzlük bir yerde durdu. Öğrencilerinden büyük bir kalabalık ve bütün Yahudiye'den, Yeruşalim'den, Sur'la Sayda yakınlarındaki kıyı bölgesinden gelen büyük bir halk topluluğu da oradaydı. 18İsa'yı dinlemek ve hastalıklarına şifa bulmak için gelmişlerdi. Kötü ruhlar yüzünden sıkıntı çekenler de iyileştiriliyordu. 19Kalabalıkta herkes İsa'ya dokunmak için çabalıyordu. Çünkü O'nun içinden akan bir güç herkese şifa veriyordu.
İsa çok güçlüydü! İsa savaşta yaralananları iyileştirebiliyordu. Kesinlikle bu adam Romalıları yenebilecekti. Bekledikleri kahraman gelmisti artık! Zaman da gelmişti! İsa bunu ilan etmek üzereydi. Galiba İsa, ulusu başkaldırabilecek hale getirecekti. Millet arıtk güçlü olacaktı. Fakirlik bitecekti! Romalılar kadar zengin olacaklardı. Hatta daha fazlası bile! Para, para, para!
İsa, krallığının ilkelerini ve üyelik şartlarını ilan etmek üzereydi. Sahil, büyük kalabalık için dar geldi ve İsa onları dağın yamacına yöneltti. Kalabalık oraya yürürken herkes heyecanlıydı. İsa ne söyleyecekti? Halkın beklentileri çok yüksekti.
Matta 5:1-3 İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi. 2 İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti: 3 "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır."
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Bu sözler millete çok tuhaf geldi. Hahamlar ve rahipler hiç böyle konuşmamışlardı. Halk, onlardan İsrail'in Allah'ın seçilmiş ulusu olduğunu hep duymuştu. Rahipler ve hahamlar, İsrail'in bütün ulusların önünde nasıl şereflendirileceğini tekrarlarlardı. Ancak İsa'nın sözlerinde insanların gururlarını okşayacak bir şey yoktu.
İsa'nın döneminde din liderleri, ruhsal konularda kendilerini çok zengin olduğunu zannederlerdi. Onlara göre onlar çok iyiydiler ve hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Kendileriyle çok memnundular. Gurur hiçbir eksiklik hissettirmiyor, kalbin kapısını bilgeliğe kapatıyordu. Bir şarkının sözleri aklıma geliyor:
Herşeyin önünde o gelir
Kendini saklamaz hiç o
Doğrusunu bir tek o bilir
Gerisini takmaz ego
Zarar ziyan hediyedir
Sonucu hesaplamaz o
Geçmişi görmezden gelir
Hiç ders almaz ego...
Ders almaz ego. Doğru. Bu yüzden insanlar İsa'nın derslerini geri çevirip reddettiler. Bu, o zaman geçerliydi. Şimdi de.
Peki siz? Din konusunda her şeyi biliyor musunuz zaten? Allah'ın önünde hiçbir eksiğiniz olmadığını mı hissediyorsunuz? Allah katında iyi misiniz? Kendinizden memnun musunuz? Cennete girmeyi hak ederek gitmeye hazır olduğunuzu mu hissediyorsunuz?
Buraya gelen çok kişi bana, "Bir şey okumuma gerek yok" diyorlar. "Ben biliyorum."
Öyle mi?
İsa diyor ki: Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
Kendi gözlerinde iyi ve şerefli olan insanlar Allah'ın bereketlerini imanla istemiyorlar ve dolayısıyla almıyorlar. Kendilerini dolu hissediyorlar, bu yüzden boş gidiyorlar.
Ancak kendi kendilerini kurtaramayacaklarını ve kendiliklerinden herhangi bir doğru eylem yapamayacaklarını bilen kişiler ruhta fakir olanlardır. Onlar bereketlenirler. Göklerin egemenliği onlarındır.
Günahları bağışlananlar, gururlu değildirler, önce tövbe ederler. Fakat bu tövbe işi kendiliginden gelmez. Allah'ın Kutsal Ruh'unun etkisinin altındayken günahkar olduklarına ikna edilirler ve kendilerinde iyi olan hiçbir şey olmadığını görürler. O zamana dek yaptıklerı her şeyin benlik ve günahla karışık olduğunu fark ederler.
Süyleman'ın Özdeyişleri 28:13 Günahlarını gizleyen başarılı olmaz, İtiraf edip bırakansa merhamet bulur.
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
İsa'nın söylediği krallık ruhsal bir krallıktır. Bu krallık geçiçi ve dünyevi bir egemenlik değildir. Bu krallığın özelliklerinden biri şudur: tebaası, yani halkı ruhta yoksuldur. Krallığın içinde gurur ve kibir yer bulamaz.
Önce, İsa'nın peygamber olduğunu duymuş ve iman etmişsinizdir. Ancak İsa'ya iman etmek Allah'tan aldığı ve bizimle paylaştığı öğretileri anlamak, kabul etmek ve hayatımıza bire bir uygulamak demektir.
Allah, kibirli, güçlü, kendilerini iyi ve şerefli düşünenleri geçer.
Kendilerini cennete girecek kadar doğru düşünenleri geçer.
Kendilerinde hiçbir eksik hissetmeyenleri geçer.
Peki, Allah kimi kabul edecek? Bütün gece dua ederek Allah'tan şu mesajı alan İsa yanıtlıyor:
Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.