5. İSTENMEYEN KARAKTER ÖZELLİĞİ
"Seni ezmesine izin verecek misin? Nasıl bir adamsın görelim bakalım!"
Ağustos başındaydık ve günde 3 kere Amerikan futbolü antrenmanına çıkıyorduk. Bir gün, teknik direktor, takımı ikiye böldü ve iki sıra oluşturdu. Herkes karşısındaki ile mücadele edecekti. Sıra bana gelmişti ve teknik direktor, gözlerimin içine bakarak, benden daha büyük ve oldukça iri olan takımdaşımla boy ölçüşmem için beni davet ediyordu. Amerikan futbolünde insanlarla çarpışarak bedeninizi bir silah gibi kullanırsınız ve iri yarı ve güçlü olmak çok yararlarlıdır.
Teknik direktörden gelen mesaj netti: Eğer sağlam bir adamsan, birinin seni fiziksel olarak yenmesine izin vermezsin. Tamam. Futbol sahasında yarışma beklenen bir şey. Peki, ya saha dışı? Peki ya günlük hayatımızda? Kültürümüz bize adam olma konusunda ne öğretiyor?
Büyüdüğüm Amerikan kültüründe, biri size meydan okursa kavga etmemek korkaklıktır. Biri size hakaret ederse, dedikleri gibi "gerçek adam" sanız aşağılamayı cevapsız bırakamazsınız. Hele de yanınızda bir bayan varsa! Yanınızda eşiniz veya bir hanım arkadaşınız varken bir kimse size meydan okursa, etrafınızdaki kalabalık sizin maço olmanızı ve bu hakarete karşı, dozu şiddete bile varabilen bir direniş göstermenizi bekliyor. Yoksa korkak ve zayıf sayılırsınız. Adınız “Lite Erkek”e çıkar. Yanında kavga etmeyen bir erkeği olan bayanın durumu ne kadar utanç vericidir.
Peki bu konuda Türk kültürü nasıl acaba? Adam olma konusunda size neler öğretildi? Bir adam başka bir adama meydan okursa kültürel beklentiler nelerdir? Bana öyle geliyor ki bu konuda Türkler Amerikalılardan geri kalmıyorlar.
Amerika sözde Hristiyan ancak İsa'nın en ünlü deyimlerinden biri şöyledir: “Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. “Matta 5:39. Başka bir deyişle, İsa'nın sözleri Amerikan kültürünün öğrettiğine taban tabana zıttır.
İsa dediki:
Matta 5:5 "Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar."
Hatırlarsanız İsa Dağdaki Vaazına, “Ne mutlu ruhta yoksul olanlara. Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır” diyerek başlamıştı. Daha sonra “Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edilecekler“ diye devam etmişti. 5. Ayet ile de şöyle ekledi: “Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. “ İsa, Tanrı’nın egemenliğine girmek isteyenlerin tecrübesinde bir ilerlemeyi işaret ediyor. Ruhsal tecrübemize, ruhta yoksul olarak başlarız. Bu, tam bir doğruluk ve hakkaniyete sahip olmadığımızı gördüğümüz anlamına gelir. Daha sonra günahlarımızdan dolayı pişman olup üzülürüz ve gerçek kalp acısı duyarız. Bundan da sonra, İsa’nın hayatında bize gösterilen ve öğretilen alçakgönüllülüğü kendimiz için arzularız.
Bu davranışların, bulunduğumuz kültüre aykırı olduğunu farkedeceksiniz. Allah'ın Egemenliği'ne girmek için, toplumumuzun alay ettiği ve hor gördüğü karakter özelliklerini sergilemeniz lazım. Bu yeni bir şey değildir. Haksızlığa uğrandığı zaman sabırlı ve nazik kalmak, ne putperestler ne de Yahudiler tarafından benimsenen karakter özellikleri değildiler. Eski Ahit'te, yani Tevrat'ta peygambere verilen sözler şunlardır:
Çölde Sayım 12:3 Musa yeryüzünde yaşayan herkesten daha alçakgönüllüydü.
Musa'nın döneminde Yahudiler alçakgönüllülüğe saygı göstermezlerdi, bilakis alçak gönüllü kişiler hor görülür ve onlara acınırdı. On Emir filmininde Musa, çok maço bir adam olarak canlandırılıyor. Ancak galiba Allah, gelmiş geçmiş en büyük peygamberlerden ve ulusal liderlerden biri olan Musa’da, bu yumuşak huyluluğu istemiştir. Bizim kültürümüzde bu özellik ne teşvik ediliyor ne de ödüllendiriliyor. Ancak İsa Tanrı'nın Egemeniği'ne girmemiz için en önemli özelliklerden biri budur diyor.
Belki siz, hiç kimselere çaktırmadan doğruluk konusunda eksiklerinizi hissedebilirsiniz. Belki siz etrafınızdakilerin dikkatini çekmeden günahlarınızdan dolayı yas tutabilirsiniz. Fakat yumuşak huyluluğu ararsanız, er ya da geç biri namusunuza meydan okuyacaktır. Etrafınızdakilerin sizden beklentileri sizin "tüylü bir adam" olmanız ve hakarete ve zarara uğradığınızda sıkı bir direniş göstermeniz. Sizden beklenen şey, yumuşak huylu değil güçlü olmanız. O zaman ne yapacaksınız? "Öbür yanağınızı çevirerek" etrafınızdakilerden gelen azarlama ve alaylara mı dayanacaksınız yoksa öfkeli ve saldırgan sözlerle sert bir tepki verip, ve hatta bununla da yetinmeyip, şiddetli bir misilleme mi yapacaksınız?
İsa, bu dünyaya gelmeden önce vardı.
1. Yuhanna 4:2 İsa Mesih'in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı'dandır. Tanrı'nın Ruhu'nu bununla tanıyacaksınız.
Yine de İsa’ya hakaret edildi, O’nunla alay edildi ve O’nun yaptıklarına gülündü. Fakat İsa bunlara hiç karşılık vermedi. Alçakgönüllülüğünün sırrı neydi? İsa her şeyi Tanrı'ya bağladı. İsa Tanrı'ya dua ederken şöyle dedi:
Yuhanna 17:4 Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim.
İsa'nın yaptığı şeylerde benlik hiç gözükmedi. İsa dediki:
Matta 11: 29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
Matta 16:24 Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: "Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin."
Kendisini yüceltme tavrı, Şeytan ile başladı ve insanlarda da görünüyor. İnsan tabiatı her zaman hava atmaya ve kendisini göstermeye çalışıyor. İnsan tabiatı her zaman çekişmeye ve kendisini savunmaya hazırdır. Fakat İsa bizi benliğimizi boşaltmaya, kendimizi yükseltmekten ve kendimizi öne koymaktan vazgeçmeye, kibirimizi bırakmaya çağırıyor.
İsa'nın Ruhu içimizde olunca, esenlik de vardır. Kendimizi korumaya ve yüceltmeye gerek yoktur. Esenliğimizi bozan, benlik sevgisidir. Başkalarının önünde yumuşak huylu olmaktan bizi rahatsız eden, alıkoyan şey, benlik sevgisidir. Benlik sevgisi, kendisine gelen saygısızlığa ve hakarete dayanamaz. Fakat benliğini kendisinden boşaltan kişi huzursuz olmaz, çünkü hayatı, İsa ile Tanrı'da saklıdır.
1. Korintliler 13:4-8 Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. 5 Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. 6 Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. 7 Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. 8 Sevgi asla son bulmaz.
İntikam ve kin ruhu, Şeytan'la başladı. Bu ruhu beslerseniz, size kötülük getirecektir.
Geçenlerde ben araba kullanırken, yolun sadece bir araba geçebilecek kadar dar bir bölümüne girmiştim. Karşımdan gelen büyük servis aracı bu daracık yola daldı. Elleriyle yaptığı işaretlerden, benim geri geri gitmemi ve yol vermemi istediği anlaşılıyordu. Adamın, önündeki dar yola girmeden önce yolun dar olduğu ve bir başka aracın daha önceden yola girmiş olduğu o kadar açıktı ki, o darlığa bile bile dalmadığını hayal bile edemezdiniz. Durup benim geçmemi bekleyebilirdi, ancak bencil bir şekilde benim yolumu kesti ve kendisine yol vermemi istedi. Ne aşağılama! Ne bencillik! Ne ukalalık! Ne kendini bilmezlik!
Çok tedirgin oldum. O anda onun geri gitmesi benimkinden daha zordu, o yüzden geri gittim. Ama huzurum bozuldu. Neden? Bendeki benlik sevgisi yüzünden. Benlik kendisine yapılan hakaret ve haksızlığa tahammül edemez. Adam yanlış yaptı, ve ona hatasını göstermek günah değildir. Fakat adamın davranışının huzurumu bozmasına gerek yoktu. Esenliğimi bozan bendeki benlik sevgisidir.
İsa'nın peygamber olduğuna inanıyor musunuz? İyi. Şeytan da bunu biliyor fakat bu bilgiye sahip olmak kendisini kurtuluşa kavuşturamayacak. İsa'nın bir peygamber olduğuna inanmak Tanrı'nın O'na verdiği mesaja inanmak ve uygulamak demektir.
İsa dediki:
Matta 11:29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
Matta 5:5 Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Ağustos başındaydık ve günde 3 kere Amerikan futbolü antrenmanına çıkıyorduk. Bir gün, teknik direktor, takımı ikiye böldü ve iki sıra oluşturdu. Herkes karşısındaki ile mücadele edecekti. Sıra bana gelmişti ve teknik direktor, gözlerimin içine bakarak, benden daha büyük ve oldukça iri olan takımdaşımla boy ölçüşmem için beni davet ediyordu. Amerikan futbolünde insanlarla çarpışarak bedeninizi bir silah gibi kullanırsınız ve iri yarı ve güçlü olmak çok yararlarlıdır.
Teknik direktörden gelen mesaj netti: Eğer sağlam bir adamsan, birinin seni fiziksel olarak yenmesine izin vermezsin. Tamam. Futbol sahasında yarışma beklenen bir şey. Peki, ya saha dışı? Peki ya günlük hayatımızda? Kültürümüz bize adam olma konusunda ne öğretiyor?
Büyüdüğüm Amerikan kültüründe, biri size meydan okursa kavga etmemek korkaklıktır. Biri size hakaret ederse, dedikleri gibi "gerçek adam" sanız aşağılamayı cevapsız bırakamazsınız. Hele de yanınızda bir bayan varsa! Yanınızda eşiniz veya bir hanım arkadaşınız varken bir kimse size meydan okursa, etrafınızdaki kalabalık sizin maço olmanızı ve bu hakarete karşı, dozu şiddete bile varabilen bir direniş göstermenizi bekliyor. Yoksa korkak ve zayıf sayılırsınız. Adınız “Lite Erkek”e çıkar. Yanında kavga etmeyen bir erkeği olan bayanın durumu ne kadar utanç vericidir.
Peki bu konuda Türk kültürü nasıl acaba? Adam olma konusunda size neler öğretildi? Bir adam başka bir adama meydan okursa kültürel beklentiler nelerdir? Bana öyle geliyor ki bu konuda Türkler Amerikalılardan geri kalmıyorlar.
Amerika sözde Hristiyan ancak İsa'nın en ünlü deyimlerinden biri şöyledir: “Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. “Matta 5:39. Başka bir deyişle, İsa'nın sözleri Amerikan kültürünün öğrettiğine taban tabana zıttır.
İsa dediki:
Matta 5:5 "Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar."
Hatırlarsanız İsa Dağdaki Vaazına, “Ne mutlu ruhta yoksul olanlara. Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır” diyerek başlamıştı. Daha sonra “Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edilecekler“ diye devam etmişti. 5. Ayet ile de şöyle ekledi: “Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. “ İsa, Tanrı’nın egemenliğine girmek isteyenlerin tecrübesinde bir ilerlemeyi işaret ediyor. Ruhsal tecrübemize, ruhta yoksul olarak başlarız. Bu, tam bir doğruluk ve hakkaniyete sahip olmadığımızı gördüğümüz anlamına gelir. Daha sonra günahlarımızdan dolayı pişman olup üzülürüz ve gerçek kalp acısı duyarız. Bundan da sonra, İsa’nın hayatında bize gösterilen ve öğretilen alçakgönüllülüğü kendimiz için arzularız.
Bu davranışların, bulunduğumuz kültüre aykırı olduğunu farkedeceksiniz. Allah'ın Egemenliği'ne girmek için, toplumumuzun alay ettiği ve hor gördüğü karakter özelliklerini sergilemeniz lazım. Bu yeni bir şey değildir. Haksızlığa uğrandığı zaman sabırlı ve nazik kalmak, ne putperestler ne de Yahudiler tarafından benimsenen karakter özellikleri değildiler. Eski Ahit'te, yani Tevrat'ta peygambere verilen sözler şunlardır:
Çölde Sayım 12:3 Musa yeryüzünde yaşayan herkesten daha alçakgönüllüydü.
Musa'nın döneminde Yahudiler alçakgönüllülüğe saygı göstermezlerdi, bilakis alçak gönüllü kişiler hor görülür ve onlara acınırdı. On Emir filmininde Musa, çok maço bir adam olarak canlandırılıyor. Ancak galiba Allah, gelmiş geçmiş en büyük peygamberlerden ve ulusal liderlerden biri olan Musa’da, bu yumuşak huyluluğu istemiştir. Bizim kültürümüzde bu özellik ne teşvik ediliyor ne de ödüllendiriliyor. Ancak İsa Tanrı'nın Egemeniği'ne girmemiz için en önemli özelliklerden biri budur diyor.
Belki siz, hiç kimselere çaktırmadan doğruluk konusunda eksiklerinizi hissedebilirsiniz. Belki siz etrafınızdakilerin dikkatini çekmeden günahlarınızdan dolayı yas tutabilirsiniz. Fakat yumuşak huyluluğu ararsanız, er ya da geç biri namusunuza meydan okuyacaktır. Etrafınızdakilerin sizden beklentileri sizin "tüylü bir adam" olmanız ve hakarete ve zarara uğradığınızda sıkı bir direniş göstermeniz. Sizden beklenen şey, yumuşak huylu değil güçlü olmanız. O zaman ne yapacaksınız? "Öbür yanağınızı çevirerek" etrafınızdakilerden gelen azarlama ve alaylara mı dayanacaksınız yoksa öfkeli ve saldırgan sözlerle sert bir tepki verip, ve hatta bununla da yetinmeyip, şiddetli bir misilleme mi yapacaksınız?
İsa, bu dünyaya gelmeden önce vardı.
1. Yuhanna 4:2 İsa Mesih'in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı'dandır. Tanrı'nın Ruhu'nu bununla tanıyacaksınız.
Yine de İsa’ya hakaret edildi, O’nunla alay edildi ve O’nun yaptıklarına gülündü. Fakat İsa bunlara hiç karşılık vermedi. Alçakgönüllülüğünün sırrı neydi? İsa her şeyi Tanrı'ya bağladı. İsa Tanrı'ya dua ederken şöyle dedi:
Yuhanna 17:4 Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim.
İsa'nın yaptığı şeylerde benlik hiç gözükmedi. İsa dediki:
Matta 11: 29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
Matta 16:24 Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: "Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin."
Kendisini yüceltme tavrı, Şeytan ile başladı ve insanlarda da görünüyor. İnsan tabiatı her zaman hava atmaya ve kendisini göstermeye çalışıyor. İnsan tabiatı her zaman çekişmeye ve kendisini savunmaya hazırdır. Fakat İsa bizi benliğimizi boşaltmaya, kendimizi yükseltmekten ve kendimizi öne koymaktan vazgeçmeye, kibirimizi bırakmaya çağırıyor.
İsa'nın Ruhu içimizde olunca, esenlik de vardır. Kendimizi korumaya ve yüceltmeye gerek yoktur. Esenliğimizi bozan, benlik sevgisidir. Başkalarının önünde yumuşak huylu olmaktan bizi rahatsız eden, alıkoyan şey, benlik sevgisidir. Benlik sevgisi, kendisine gelen saygısızlığa ve hakarete dayanamaz. Fakat benliğini kendisinden boşaltan kişi huzursuz olmaz, çünkü hayatı, İsa ile Tanrı'da saklıdır.
1. Korintliler 13:4-8 Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. 5 Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. 6 Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. 7 Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. 8 Sevgi asla son bulmaz.
İntikam ve kin ruhu, Şeytan'la başladı. Bu ruhu beslerseniz, size kötülük getirecektir.
Geçenlerde ben araba kullanırken, yolun sadece bir araba geçebilecek kadar dar bir bölümüne girmiştim. Karşımdan gelen büyük servis aracı bu daracık yola daldı. Elleriyle yaptığı işaretlerden, benim geri geri gitmemi ve yol vermemi istediği anlaşılıyordu. Adamın, önündeki dar yola girmeden önce yolun dar olduğu ve bir başka aracın daha önceden yola girmiş olduğu o kadar açıktı ki, o darlığa bile bile dalmadığını hayal bile edemezdiniz. Durup benim geçmemi bekleyebilirdi, ancak bencil bir şekilde benim yolumu kesti ve kendisine yol vermemi istedi. Ne aşağılama! Ne bencillik! Ne ukalalık! Ne kendini bilmezlik!
Çok tedirgin oldum. O anda onun geri gitmesi benimkinden daha zordu, o yüzden geri gittim. Ama huzurum bozuldu. Neden? Bendeki benlik sevgisi yüzünden. Benlik kendisine yapılan hakaret ve haksızlığa tahammül edemez. Adam yanlış yaptı, ve ona hatasını göstermek günah değildir. Fakat adamın davranışının huzurumu bozmasına gerek yoktu. Esenliğimi bozan bendeki benlik sevgisidir.
İsa'nın peygamber olduğuna inanıyor musunuz? İyi. Şeytan da bunu biliyor fakat bu bilgiye sahip olmak kendisini kurtuluşa kavuşturamayacak. İsa'nın bir peygamber olduğuna inanmak Tanrı'nın O'na verdiği mesaja inanmak ve uygulamak demektir.
İsa dediki:
Matta 11:29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
Matta 5:5 Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.