allahı_sevmek.pdf | |
File Size: | 73 kb |
File Type: |
Fatma’nın yüzünü gömdüğü, önünde serilmiş al sancak üzerinde, siyah başörtüsü barizce görünüyordu. Gözyaşları, sarıldığı tabutun üzerindeki bayrağın ay yıldızına kadar ulaşmıyordu. Sanki hiç kimse, üniformalı oğlunun çerceveli resmini tutmak için bile parmaklarını oradan çıkaramayacak gibiydi. “Oğlum! Oğlum! Allah’ım! Oğlum!” diye ağlıyordu.
Kocası ona tekrar tekrar, “Ağlama, ağlama” diyordu. Oğullarını öldürenlerin, aile acılarından zevk almalarını istemiyordu. Onların bundan hoşnut olmalarını istemezdi. Ancak ağlamamasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?
Hiç bir anne bunu yaşamamalı. Feryatlarını dinleyerek ben de ağlamaya başladım. Gözyaşlarım oğlu için değildi çünkü onu tanımamıştım. Ancak küçük bir şekilde televizyon kamera vasıtasıyla Fatma Hanımla tanıştım. Onun için ağladım.
Her gün birisinin ölümünü duyuyorum ancak çoğu zaman ağlamam. Üzülürum ama ağlamam. Onları tanımadığım için ağlamam. Ölenleri ailelerinin ve arkadaşlarının sevdikleri gibi sevemem. Onların kayıplarını onlar gibi yaşayamam.
Bir gün İsa, çok vaaz ederek öğrettiği Celile Göl’ünün kıyısında bulunan Kafernahum’dan güney ve batıya doğru gidiyordu. Hastalarını iyileştireceğini ve Kendisini İsrail’in kralı olarak ilan edeceğini uman kalabalıklar İsa’nın etrafını sardılar.
Fakat İsa, kral olacağına dair hiçbir belirti vermeden dağlıkta bulunan Nain kentine giden taşlı patikada yoluna devam etti. İsa, her hangi bir kimsenin giyebileceği tek parça dikişsiz mintanıyla bir kral gibi görünmüyordu. Deriden yapılmış çarıkları her hangi bir köylünün çarıkları gibiydiler. Fakat İsa her hangi bir köylü değildi.
Nain kenti, galiba doğrusu Nain köyü, Yizreel de denilen Esdraelon Vadisine bakan bir yayladaydı. Tavor Dağı arkalarındayken, kalabalık ovadaki ekinlerin muhteşem manzarasını seyredebilirdi. Luka 7’de, 11. ayetle başlayarak okuyalım:
Luka 7:11-15 Bundan kısa bir süre sonra İsa, Nain denilen bir kente gitti. Öğrencileriyle büyük bir kalabalık O'na eşlik ediyordu. 12 İsa kentin kapısına tam yaklaştığı sırada, dul annesinin tek oğlu olan bir adamın cenazesi kaldırılıyordu. Kent halkından büyük bir kalabalık da kadınla birlikteydi.
İki grup var. Birisi dağa, yeni bir çağ ve yeni bir kral beklentisiyle tırmanıyor. Diğeri ise kentten çıkıp feryat ederek ağlıyor. O günlerde kullandıkları cenaze sedyesinin üzerinde ölü bir adam vardı. Adam, dul kadının tek oğlu ve tek hayat desteğiydi. Kadının değerli olan her şeyi artık gitmişti. Görünüşte sonsuza dek gitmişti. Kadın, deri çarıklı ve tek parça dikişsiz mintanlı adamın ona yaklaştığının farkına varmadı bile. Kendi acılarının içinde boğuluyordu. Etrafındakiler kim olursa olsun, ne fark ederdi ki?
Luka 7:13 Rab kadını görünce ona acıdı. Kadına, “Ağlama” dedi.
“Ağlama!” Deli misin bey? Kim oluyorsun? Ağlamaz olur muyum? Bu benim tek oğlum. Kocam rahmetli oldu. Kimsem yok. Sen de bana, “Ağlama” diyorsun!
Fakat ona, “Ağlama” diyen sıradan bir köylü değildi.
Luka 7:14a Yaklaşıp cenaze sedyesine dokununca sedyeyi taşıyanlar durdu.
Musa’nın yasasında cenazeye veya mezara dokunan, yedi gün boyunca murdar haline gelirdi. Temizlik ayinleri gerekirdi. (Çölde Sayım 19:16-19). O yüzden İsa’nın davranışı, izleyenleri şaşırttı. Fakat törensel ayinler, sadece hayat pınarı olan İsa’ya işaret ederlerdi. İsa, hayat kaynağıydı ve ölüm bile O’nu murdar hali getiremezdi.
Luka 7:14b – 15 İsa, “Delikanlı” dedi, “Sana söylüyorum, kalk!” 15 Ölü doğrulup oturdu ve konuşmaya başladı. İsa onu annesine geri verdi.
Aniden her şey farklıydı! Köylülerin şaşkın yüzlerini bir hayal edin. Gözlerine inanabilirler mi? Ölü olanın dirildiğine gerçektende mi tanık oldular? Delil için bir saniye daha bekliyorlar. Evet! Cenaze sedyesinin üzerinde olan şimdi yürüyüp konuşuyor! Çığlıklar patlak veriyor! İlk olarak dul kadın şok oluyor sonra koşarak oğluna sarılıp ona dokunmak ve öpmek için gidiyor. İnanılır gibi değil! Ama gerçek!
Luka 7:16 Herkesi bir korku almıştı. “Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı!” ve “Tanrı, halkının yardımına geldi!” diyerek Tanrı'yı yüceltmeye başladılar. 17 İsa'yla ilgili bu haber bütün Yahudiye'ye ve çevre bölgelere yayıldı.
İsa, dul kadına sefkat gösterdi. Ben, televizyonu izleyerek oğlunu defnederken Fatma Hanımla küçük çapta tanıştım. Kutsal Kitap’ta İsa’yla ilgili okurken, O’nunla tanışıyorum biraz. Şefkat bir karakter özelliğidir. Şefkat, bir insanla ilgili bilip anlayabileceğiniz bir şey. Bu, hayran olduğumuz, sevdiğimiz bir şey.
Bir kişi tanımazsam çok derinden sevemem. Ancak onları tanıdıktan sonra durum değişiyor.
Kutsal Kitapımızda ilginç bir ayete bakalım. Yasanın Tekrarı 6:5.
Yasanın Tekrarı 6:5 Tanrınız RAB'bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz.
Günümüzde çok kişi Allah’ın tanınmaz olduğunu söyler. Onlara göre Allah’ı tanıyamazsınız, sadece O’nun iradesini tanıyabilirsiniz. Tabii ki bire bir Allah’ı tanıyamayız. O sınırsızdır, biz ise sınırlıyız. Fakat Allah’ı hiç tanıyamazsak bütün yüreğimizle, bütün canımızla, bütün gücümüzle nasıl sevebiliriz ki? Belki tanımadığınız kişiye bütün gücünle itaat edebilirsiniz ama tanımadığınız kişiyi derinden nasıl sevebilirsiniz ki? Tanımadan Fatma’nın oğlunu sevebilir miyim?
Fatma’nın oğlunu tanımadan ona saygı ve şefkat göstererek Allah’ı onurlandırabilirim. Ancak oğlunu tanımadan mezarının yanında durup Fatma’yla ağlayabilir miyim?
İsa, Tanrı’yı tanıma konusuna büyük bir önem verdi.
Yuhanna 17:3 Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.
Allah’ın İsa aracılığıyla mucizeler yaptığını anlamamız lazım. İsa, ölülerin dirilmelerini söyledi ve dirildiler. İsa yalancı olsaydı Allah O’nun aracılığıyla mucizeler yapmazdı. Fakat İsa gerçekten mucizeler yaptı ve ölüleri gerçekten diriltti. Demek İsa doğrusunu söyledi.
Şimdi önemli bir soru soralım. Allah’ı nasıl tanıyabiliriz? O’nu görüp O’na dokunamayız. O’nu gerçekten tanıyamazsak O’nu nasıl sevebiliriz ki? İsa, öğrencilerinden biriyle bir konuşmada cevabını veriyor. Yuhanna’nın müjdesi 14. bölümde yanıtını okuyoruz.
Yuhanna 14:1-11 “Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı'ya iman edin, bana da iman edin. 2 Babam'ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. 3 Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. 4 Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” 5 Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi. 6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben'im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez. 7 Beni tanısaydınız, Babam'ı da tanırdınız. Artık O'nu tanıyorsunuz, O'nu gördünüz.” 8Filipus, “Ya Rab, bize Baba'yı göster, bu bize yeter” dedi. 9 İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba'yı göster’ diyorsun? 10 Benim Baba'da, Baba'nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. 11 Bana iman edin; ben Baba'dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.
İsa dediki kurtuluş yolu, sonsuz yaşam yolu, Kendisiydi. Dul kadının oğlunu ölümden Dirilten dedi ki, İsa Mesih olmadan hiç kimse Allah’ı göremez. İsa, Kendisinin Allah’ta ve Allah’ın O’nda olduğunu söyledi. Allah’ı, İsa’yı tanıyarak tanıyabildiğini söyledi. İsa, insan bedeninde, Allah’ın işini ve karakterini mükemmelce sergiledi. Bu, ya gerçek ya da bir yalandır. Ancak İsa’nın gerçeği vaaz ettiğini onaylamak için Allah mücizeler yaptı.
Fatma’nın oğlu hala mezardadır. Dul kadının oğlu sadece alın teri dökerek zor bir hayat yaşamak ve tekrar ölümün gücünün altına düşmek için diriltildi. Ancak İsa, bu dünyaya dönüp, O’na iman edenleri Allah’ın cennetine götüreceğini vaat etti. Fakat O’nun olmadan hiç kimsenin kurtulamayacağını açık bir şekilde açıkladı. “Sonsuz yaşama kavuşmak Allah’ı tanımak demek” dedi ve Allah’ı tanımak İsa’yı tanımak demektir.
Sonsuz yaşama kavuşmak ister misiniz? Sizi, Allah’ı bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle sevmeniz için davet ediyorum. Ben sizi, İsa’yı tanıyarak Allah’ı tanımaya davet ediyorum. Çünkü İsa’yı tanırsanız Allah’ı tanırsınız.
Kocası ona tekrar tekrar, “Ağlama, ağlama” diyordu. Oğullarını öldürenlerin, aile acılarından zevk almalarını istemiyordu. Onların bundan hoşnut olmalarını istemezdi. Ancak ağlamamasını nasıl bekleyebilirsiniz ki?
Hiç bir anne bunu yaşamamalı. Feryatlarını dinleyerek ben de ağlamaya başladım. Gözyaşlarım oğlu için değildi çünkü onu tanımamıştım. Ancak küçük bir şekilde televizyon kamera vasıtasıyla Fatma Hanımla tanıştım. Onun için ağladım.
Her gün birisinin ölümünü duyuyorum ancak çoğu zaman ağlamam. Üzülürum ama ağlamam. Onları tanımadığım için ağlamam. Ölenleri ailelerinin ve arkadaşlarının sevdikleri gibi sevemem. Onların kayıplarını onlar gibi yaşayamam.
Bir gün İsa, çok vaaz ederek öğrettiği Celile Göl’ünün kıyısında bulunan Kafernahum’dan güney ve batıya doğru gidiyordu. Hastalarını iyileştireceğini ve Kendisini İsrail’in kralı olarak ilan edeceğini uman kalabalıklar İsa’nın etrafını sardılar.
Fakat İsa, kral olacağına dair hiçbir belirti vermeden dağlıkta bulunan Nain kentine giden taşlı patikada yoluna devam etti. İsa, her hangi bir kimsenin giyebileceği tek parça dikişsiz mintanıyla bir kral gibi görünmüyordu. Deriden yapılmış çarıkları her hangi bir köylünün çarıkları gibiydiler. Fakat İsa her hangi bir köylü değildi.
Nain kenti, galiba doğrusu Nain köyü, Yizreel de denilen Esdraelon Vadisine bakan bir yayladaydı. Tavor Dağı arkalarındayken, kalabalık ovadaki ekinlerin muhteşem manzarasını seyredebilirdi. Luka 7’de, 11. ayetle başlayarak okuyalım:
Luka 7:11-15 Bundan kısa bir süre sonra İsa, Nain denilen bir kente gitti. Öğrencileriyle büyük bir kalabalık O'na eşlik ediyordu. 12 İsa kentin kapısına tam yaklaştığı sırada, dul annesinin tek oğlu olan bir adamın cenazesi kaldırılıyordu. Kent halkından büyük bir kalabalık da kadınla birlikteydi.
İki grup var. Birisi dağa, yeni bir çağ ve yeni bir kral beklentisiyle tırmanıyor. Diğeri ise kentten çıkıp feryat ederek ağlıyor. O günlerde kullandıkları cenaze sedyesinin üzerinde ölü bir adam vardı. Adam, dul kadının tek oğlu ve tek hayat desteğiydi. Kadının değerli olan her şeyi artık gitmişti. Görünüşte sonsuza dek gitmişti. Kadın, deri çarıklı ve tek parça dikişsiz mintanlı adamın ona yaklaştığının farkına varmadı bile. Kendi acılarının içinde boğuluyordu. Etrafındakiler kim olursa olsun, ne fark ederdi ki?
Luka 7:13 Rab kadını görünce ona acıdı. Kadına, “Ağlama” dedi.
“Ağlama!” Deli misin bey? Kim oluyorsun? Ağlamaz olur muyum? Bu benim tek oğlum. Kocam rahmetli oldu. Kimsem yok. Sen de bana, “Ağlama” diyorsun!
Fakat ona, “Ağlama” diyen sıradan bir köylü değildi.
Luka 7:14a Yaklaşıp cenaze sedyesine dokununca sedyeyi taşıyanlar durdu.
Musa’nın yasasında cenazeye veya mezara dokunan, yedi gün boyunca murdar haline gelirdi. Temizlik ayinleri gerekirdi. (Çölde Sayım 19:16-19). O yüzden İsa’nın davranışı, izleyenleri şaşırttı. Fakat törensel ayinler, sadece hayat pınarı olan İsa’ya işaret ederlerdi. İsa, hayat kaynağıydı ve ölüm bile O’nu murdar hali getiremezdi.
Luka 7:14b – 15 İsa, “Delikanlı” dedi, “Sana söylüyorum, kalk!” 15 Ölü doğrulup oturdu ve konuşmaya başladı. İsa onu annesine geri verdi.
Aniden her şey farklıydı! Köylülerin şaşkın yüzlerini bir hayal edin. Gözlerine inanabilirler mi? Ölü olanın dirildiğine gerçektende mi tanık oldular? Delil için bir saniye daha bekliyorlar. Evet! Cenaze sedyesinin üzerinde olan şimdi yürüyüp konuşuyor! Çığlıklar patlak veriyor! İlk olarak dul kadın şok oluyor sonra koşarak oğluna sarılıp ona dokunmak ve öpmek için gidiyor. İnanılır gibi değil! Ama gerçek!
Luka 7:16 Herkesi bir korku almıştı. “Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı!” ve “Tanrı, halkının yardımına geldi!” diyerek Tanrı'yı yüceltmeye başladılar. 17 İsa'yla ilgili bu haber bütün Yahudiye'ye ve çevre bölgelere yayıldı.
İsa, dul kadına sefkat gösterdi. Ben, televizyonu izleyerek oğlunu defnederken Fatma Hanımla küçük çapta tanıştım. Kutsal Kitap’ta İsa’yla ilgili okurken, O’nunla tanışıyorum biraz. Şefkat bir karakter özelliğidir. Şefkat, bir insanla ilgili bilip anlayabileceğiniz bir şey. Bu, hayran olduğumuz, sevdiğimiz bir şey.
Bir kişi tanımazsam çok derinden sevemem. Ancak onları tanıdıktan sonra durum değişiyor.
Kutsal Kitapımızda ilginç bir ayete bakalım. Yasanın Tekrarı 6:5.
Yasanın Tekrarı 6:5 Tanrınız RAB'bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz.
Günümüzde çok kişi Allah’ın tanınmaz olduğunu söyler. Onlara göre Allah’ı tanıyamazsınız, sadece O’nun iradesini tanıyabilirsiniz. Tabii ki bire bir Allah’ı tanıyamayız. O sınırsızdır, biz ise sınırlıyız. Fakat Allah’ı hiç tanıyamazsak bütün yüreğimizle, bütün canımızla, bütün gücümüzle nasıl sevebiliriz ki? Belki tanımadığınız kişiye bütün gücünle itaat edebilirsiniz ama tanımadığınız kişiyi derinden nasıl sevebilirsiniz ki? Tanımadan Fatma’nın oğlunu sevebilir miyim?
Fatma’nın oğlunu tanımadan ona saygı ve şefkat göstererek Allah’ı onurlandırabilirim. Ancak oğlunu tanımadan mezarının yanında durup Fatma’yla ağlayabilir miyim?
İsa, Tanrı’yı tanıma konusuna büyük bir önem verdi.
Yuhanna 17:3 Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.
Allah’ın İsa aracılığıyla mucizeler yaptığını anlamamız lazım. İsa, ölülerin dirilmelerini söyledi ve dirildiler. İsa yalancı olsaydı Allah O’nun aracılığıyla mucizeler yapmazdı. Fakat İsa gerçekten mucizeler yaptı ve ölüleri gerçekten diriltti. Demek İsa doğrusunu söyledi.
Şimdi önemli bir soru soralım. Allah’ı nasıl tanıyabiliriz? O’nu görüp O’na dokunamayız. O’nu gerçekten tanıyamazsak O’nu nasıl sevebiliriz ki? İsa, öğrencilerinden biriyle bir konuşmada cevabını veriyor. Yuhanna’nın müjdesi 14. bölümde yanıtını okuyoruz.
Yuhanna 14:1-11 “Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı'ya iman edin, bana da iman edin. 2 Babam'ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. 3 Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. 4 Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” 5 Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi. 6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben'im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez. 7 Beni tanısaydınız, Babam'ı da tanırdınız. Artık O'nu tanıyorsunuz, O'nu gördünüz.” 8Filipus, “Ya Rab, bize Baba'yı göster, bu bize yeter” dedi. 9 İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba'yı göster’ diyorsun? 10 Benim Baba'da, Baba'nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. 11 Bana iman edin; ben Baba'dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.
İsa dediki kurtuluş yolu, sonsuz yaşam yolu, Kendisiydi. Dul kadının oğlunu ölümden Dirilten dedi ki, İsa Mesih olmadan hiç kimse Allah’ı göremez. İsa, Kendisinin Allah’ta ve Allah’ın O’nda olduğunu söyledi. Allah’ı, İsa’yı tanıyarak tanıyabildiğini söyledi. İsa, insan bedeninde, Allah’ın işini ve karakterini mükemmelce sergiledi. Bu, ya gerçek ya da bir yalandır. Ancak İsa’nın gerçeği vaaz ettiğini onaylamak için Allah mücizeler yaptı.
Fatma’nın oğlu hala mezardadır. Dul kadının oğlu sadece alın teri dökerek zor bir hayat yaşamak ve tekrar ölümün gücünün altına düşmek için diriltildi. Ancak İsa, bu dünyaya dönüp, O’na iman edenleri Allah’ın cennetine götüreceğini vaat etti. Fakat O’nun olmadan hiç kimsenin kurtulamayacağını açık bir şekilde açıkladı. “Sonsuz yaşama kavuşmak Allah’ı tanımak demek” dedi ve Allah’ı tanımak İsa’yı tanımak demektir.
Sonsuz yaşama kavuşmak ister misiniz? Sizi, Allah’ı bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle sevmeniz için davet ediyorum. Ben sizi, İsa’yı tanıyarak Allah’ı tanımaya davet ediyorum. Çünkü İsa’yı tanırsanız Allah’ı tanırsınız.