bu_adamı_motive_eden_neydi.pdf | |
File Size: | 111 kb |
File Type: |
Genelde insanların her zaman bir şeyler yapmaya hevesleri var. Daima bir şey için gayret gösterirler. Bu şeyler Rab için olmayabilir. Belki onların harareti, yakın gelecekleri içindir. İnsanların hevesi, iyi bir iş bulmak, iyi bir eş bulmak, toplumda itibar kazanmak üzerine olabilir. Genelde hepimiz bir şeyler isteriz.
Bugünlerde insanların en büyük arzularından biri eğlenmektir bence. İnsanlar değişik konularda eğlenirler, bazıları futbol, bazıları ise Facebook severler. Kimi parkta piknik yapar, kimi güzel bir kafede sigara ve çay içer. Bazıları müzik ve dans tercih ederler, başkaları ise video oyunları veya kıraathanelerde okey oynarlar. Kimileri dizileri, kimileri filmleri izler. Tanıdığım çoğu kişi eğlenmekte meşguldur.
Biz bugün, hayatının odak noktasının, çoğu kişinin anladığı gibi eğlence olmayan bir kişinin hayatına bakalım. Hayatının hedefi, kendi çıkarına bakan normal kişinin hedefinden farklı olan bir adama bakalım. Adı önce Saul, sonra Pavlus olan adamın hayatına bakalım.
O iyi bir başlangıç noktası. Çünkü Saul’un ve Pavlus’un hayatları ayrı ayrı şeylerdi. Her bir hayatın ayrı ayrı motivasyonları vardı. Onunla ilgili ilk okuduğumuz metinler Elçilerin İşleri kitapçığındadır. Pavlus’un hikayesi İstefanos’un hayatıyla bağlantılıydı. İstefanos, diyakon olarak seçilmişti; Kutsal Kitap insanların arasında vaaz ettiğini, harikalar ve mucizeler yaptığını söylüyor. Kendisiyle tartışan bir Yahudi grubu vardı ancak onlar Stefanos’un bilgeliğine ve konuştuğu Ruh’a karşı gelemediler.
Bu yüzden İstefanos’a karşı tanıklık edecek kişileri bulup, onu Allah’a ve Musa’ya karşı küfretti diye suçladılar. Millet, ihtiyarlar ve din bilginleri İstefanos’u yakalayarak Yahudilerin yüksek mahkemesi olan Sanhedrin’e götürdüler.
İstefanos Sanhıdren’e vaaz etti Vaazı şöyle sona erdi:
Elçilerin İşleri 7:51 - 8:3 “Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz. 52 Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Adil Olan'ın geleceğini önceden bildirenleri de öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa'yı alıp da buna uymayan sizler, şimdi de Adil Olan'a ihanet edip O'nu katlettiniz!” 53 54 Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos'a karşı dişlerini gıcırdattılar. 55 Kutsal Ruh'la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında duran İsa'yı gördü. 56 “Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu'nun Tanrı'nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.” 57 Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos'a saldırdılar. 58 Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos'a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar. 59 İstefanos taş yağmuru altında, “Rab İsa, ruhumu al!” diye yakarıyordu. 60 Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!” Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.
Elçilerin İşleri 8:1 İstefanos'un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. 2 Bazı dindar kişiler, İstefanos'u gömdükten sonra onun için büyük yas tuttular. 3 Saul ise inanlılar topluluğunu kırıp geçiriyordu. Ev ev dolaşarak, kadın erkek demeden imanlıları dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu.
Saul denen bu adam neden böyle davranıyordu ve onu ne ve kim motive ediyordu?
Filipililer 3:4-6 Ben aslında bunlara da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok güvenebilirim. 5 Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani'yim. Kutsal Yasa'ya bağlılık derseniz, Ferisi'ydim. 6 Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa'ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum.
Saul kendisine çok güveniyordu. Kendi hayatını kendisi kontrol ediyordu. Ne istediğini biliyordu, bunu nasıl elde edeceğini biliyordu ve bunun için çok istekliydi. Tıpkı günümüzün insanı gibi.
İstefanos’un şehitliği buna tanık olan herkes üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Yüzü üzerindeki Allah’ın mührünün hatırası; duyanların kalbinin derinliklerine dokunan sözleri, tanık olanların zihinlerinde yer etti ve duyurduğu gerçeğe tanıklıkta bulundu. Ölümü kilise için acı bir denemeydi, fakat sonuç olarak şehidin imanı ile sebatkârlığını, ve çehresine vuran görkemi aklından çıkaramayan Saul ikna oldu.
İstefanos’un yargılanma ve ölüm sahnelerinde, Saul çılgınca bir gayretle dolu gibi görünüyordu. Daha sonra, İstefanos’un tam insanlar tarafından alçaltıldığı zamanda Allah tarafından şereflendirildiği şeklindeki gizli kanaati, onu öfkelendirdi. Saul Allah’ın kilisesine zulmetmeye devam etti, onları arayıp buldu, evlerinde yakaladı ve hapsedilip öldürülmeleri için rahipler ile yöneticilere teslim etti. Bu zulmü devam ettirmekteki gayreti, Yeruşalim’deki Hristiyanlara dehşet saçtı. Romalı yetkililer zalim işi durdurmak için hiçbir çaba göstermediler ve Yahudilerin dostluğunu ve beğenisini kazanmak için gizlice onlara yardım ettiler.
İstefanos’un ölümünden sonra, Saul olayda oynadığı rolden dolayı Sanhedrin heyetine üye olarak seçildi. Bir süre için, Şeytan’ın elinde onun Allah’ın Oğlu’na karşı isyanını sürdürebilmesi için güçlü bir araç oldu. Ancak çok geçmeden bu acımasız zalim, şimdi yıkmakta olduğu kilisenin gelişmesi için çalışacaktı. Şeytan’dan daha Kudretli Biri, şehit edilen İstefanos’un yerini alması, kendi adı için vaaz etmesi ve acı çekmesi, ve kendi kanıyla gerçekleştirilen kurtuluşun haberini dört bir yana yayması için Saul’u seçmişti. Ellen G. White Elçilerin İşleri [101.3-102.1}.
Saul zamanını kendini geliştirmekle geçiriyordu. Başkalarının nasıl bir fiyat ödediklerine aldırmadan sadece kendi isteklerini yerine getirmekle uğraşıyordu.
Fakat böylece, değişik davranışlara sahip değişik biri olmuştu. Bakalım:
Filipililer 3:7-14 Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. 8 Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım. 9 10 Ölümünde O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum. 11 12 Bunlara şimdiden kavuştuğumu ya da yetkinliğe eriştiğimi söylemiyorum. Ama Mesih İsa'nın beni kazanmakla benim için öngördüğü ödülü kazanmak için koşuyorum. 13 Kardeşler, kendimi bunu kazanmış saymıyorum. Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı'nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum.
Bu değişime ne sebep olmuştu?
Elçilerin İşleri 9:1-11 Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi. 2 3 Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı. 4 Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, “Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?” dediğini işitti. 5 Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” dedi. 6 “Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek.” 7 Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. 8 Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler. 9 Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi. 10 Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, “Hananya!” diye seslendi. 11 Rab ona, “Kalk” dedi, “Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor.”
Saul İsa’yı tanımıştı. Fakat pek çok insan İsa’yı tanımıştı. Fakat bunların hepsi İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmemişti. Hepsi hayatını İsa’ya vermemişti. Çoğu hayata kendi istekleri çerçevesinde devam etmişlerdi. Fakat bu adam başkaydı.
Filipililer 3:7-10 Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. 8 Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım. 9 10 Ölümünde O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum.
Saul daha önce yaşadığı hayata baktı ve onu tamamen bir kayıp olarak gördü. Bazı kısımlarını değil. Hepsini. Şimdi İsa’yı tanımak, Onunla özdeşleşmek, dirilişin gücünü, ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyordu. Saul’un gözleri bu dünyanın şeylerinden uzağa çevrilmişti. Yeni motivasyonları, yeni tutkuları ve yeni istekleri vardı. Artık kendi istekleriyle değil, İsa’yı yüceltmekte neş’e buluyordu. Gerçek dönüşüm (İhtida) buydu. Pavlus, İsa’nın onu dönüştürmesine izin verdi. Kendisini Yol’a verdi.
Her şeyi İsa adına kayıp saymak ne demektir? Hayatınızı kazanmanız gerekir. Bu sizin burada yaptığınız şeydir ama burada olma sebebiniz değildir. Pavlus bazı zamanlarda, çadır yaparak hayatını kazandı. Bu onun yaptığı şeydi ama varlığının sebebi değildi. Tamamen İsa’ya ve O’nun bu dünyadaki işine verilmişti.
Burası, gerçek tatminin bulunduğu yerdir. Burası, bütün varlığınızın anlam ve heyecan kazandığı yerdir.
Pavlus, bir ev, bir eş, bir iş veya bunlara benzer hiç bir şey üzerinde hayatını yoğunlaştırmadı. Bunların hepsi iyi şeylerdir. Ama o, aklını tamamen Allah’a hizmet etmeye verdi ve ihtyacı olan diğer herşey yerine oturdu. Allah, onu dünyanın heryerine götürdü, ona maceralar ve hayal edemeyeceği kadar arkadaş ve dost verdi. Ve Allah ona bir iş ve kalacak yer verdi.
Bu adamın şikayet edecek bir tek kelimesi yok.
2. Korintliler 11:24-28 Beş kez Yahudiler'den otuz dokuzar kırbaç yedim. 25 Üç kez değnekle dövüldüm, bir kez taşlandım, üç kez deniz kazasına uğradım. Bir gün bir gece açık denizde kaldım. 26 Sık sık yolculuk ettim. Irmaklarda, haydutlar arasında, gerek soydaşlarımın gerekse öteki ulusların arasında tehlikelere uğradım. Kentte, kırda, denizde, sahte kardeşler arasında tehlikelere düştüm. 27 Emek verdim, sıkıntı çektim, çok kez uykusuz kaldım. Açlığı, susuzluğu tattım. Çok kez yiyecek sıkıntısı çektim, soğukta çıplak kaldım. 28 Öbür sorunların yanısıra, bütün kiliseler için her gün çektiğim kaygının baskısı var üzerimde.
2. Korintliler 12:10 Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.
Şimdi, kendini İsa’ya adayan bu adamın hayatına bakalım. Saul’un kendi yoluna gittiğini varsayalım. Varsayalım ki, Sanhedrin’de bir memur olarak kaldı. Hristiyanları öldürmeye devam etti. O’nun adını bilecekmiydiniz? Kim olacaktı? Hiç kimse. Arimathea’lı Yusuf ve Nikodim hariç Sanhedrin’den kimi tanıyorsunuz? Onların sonsuzlukta yerleri nasıldır acaba?
Hayatınız için nasıl bir plan yaptıysanız yapın, Allah’ın sizin için yaptığı plan kadar görkemli, heyecanlı ve mutlu olamaz. Bunu hayal bile edemezsiniz. Allah’ın planı sonsuza kadar sürecektir. Fakat bu dünyaya ait olan şey geçicidir. İsa geldiği zaman, buradaki hayatınızda yaptığınız herşey, Allah için yaptıklarınız hariç, tarih olacak. Burada, bu dünyada, kayıp canları kurtarmak için yapılanlar dışında, bu yerler, burada yaşananlar, burada yapılanlar hakkında hiç kimse, hiç birşey hatırlamayacak.
Pavlus, her şeyden çok İsa’ya sahip olmak istedi. Bu dünyada çok şiddetle sahip olmak istediğiniz bir şey var mı? Bunun yerine, tüm hayatınızı İsa’ya vermenizi tavsiye ederim. Haftada bir gün Şabat sabahını kastetmiyorum. Bunu söylerken Allah’ın sizin hayatınızda çok önemli olduğunu söylemiyorum, Allah’ın sizin hayatınız olduğunu söylüyorum. Bu yapabileceğiniz her şeyden daha doyurucu, daha iddialı, daha heyecanlı bir şeydir. Her şeyden. Bugün kalbinizin şarkısı İsa’yı herşeyden çok istediğiniz mi? Altından ve gümüşten de fazla? İnsanların övgüsünden de fazla? Evlerden ve arsalardan da fazla? Hayatınızı tamamen Allah’a adamanızı istiyorum sizden bugün. Allah’ın sizden yapmanızı istediği bir iş var. Allah’ın sizin hayatınız için bir planı var ve bu plan sizin planlarınızdan daha önemli. Hayatınızı şimdi O’na vermeyecek misiniz? Tamamıyla ve bütünüyle? O’nun için herhangi bir yere gitmeye ve herhangi bir şeyi yapmaya hazır olun. Tamamıyla O’nun olmak istiyor musunuz?
Bugünlerde insanların en büyük arzularından biri eğlenmektir bence. İnsanlar değişik konularda eğlenirler, bazıları futbol, bazıları ise Facebook severler. Kimi parkta piknik yapar, kimi güzel bir kafede sigara ve çay içer. Bazıları müzik ve dans tercih ederler, başkaları ise video oyunları veya kıraathanelerde okey oynarlar. Kimileri dizileri, kimileri filmleri izler. Tanıdığım çoğu kişi eğlenmekte meşguldur.
Biz bugün, hayatının odak noktasının, çoğu kişinin anladığı gibi eğlence olmayan bir kişinin hayatına bakalım. Hayatının hedefi, kendi çıkarına bakan normal kişinin hedefinden farklı olan bir adama bakalım. Adı önce Saul, sonra Pavlus olan adamın hayatına bakalım.
O iyi bir başlangıç noktası. Çünkü Saul’un ve Pavlus’un hayatları ayrı ayrı şeylerdi. Her bir hayatın ayrı ayrı motivasyonları vardı. Onunla ilgili ilk okuduğumuz metinler Elçilerin İşleri kitapçığındadır. Pavlus’un hikayesi İstefanos’un hayatıyla bağlantılıydı. İstefanos, diyakon olarak seçilmişti; Kutsal Kitap insanların arasında vaaz ettiğini, harikalar ve mucizeler yaptığını söylüyor. Kendisiyle tartışan bir Yahudi grubu vardı ancak onlar Stefanos’un bilgeliğine ve konuştuğu Ruh’a karşı gelemediler.
Bu yüzden İstefanos’a karşı tanıklık edecek kişileri bulup, onu Allah’a ve Musa’ya karşı küfretti diye suçladılar. Millet, ihtiyarlar ve din bilginleri İstefanos’u yakalayarak Yahudilerin yüksek mahkemesi olan Sanhedrin’e götürdüler.
İstefanos Sanhıdren’e vaaz etti Vaazı şöyle sona erdi:
Elçilerin İşleri 7:51 - 8:3 “Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz. 52 Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Adil Olan'ın geleceğini önceden bildirenleri de öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa'yı alıp da buna uymayan sizler, şimdi de Adil Olan'a ihanet edip O'nu katlettiniz!” 53 54 Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos'a karşı dişlerini gıcırdattılar. 55 Kutsal Ruh'la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında duran İsa'yı gördü. 56 “Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu'nun Tanrı'nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.” 57 Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos'a saldırdılar. 58 Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos'a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar. 59 İstefanos taş yağmuru altında, “Rab İsa, ruhumu al!” diye yakarıyordu. 60 Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!” Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.
Elçilerin İşleri 8:1 İstefanos'un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. 2 Bazı dindar kişiler, İstefanos'u gömdükten sonra onun için büyük yas tuttular. 3 Saul ise inanlılar topluluğunu kırıp geçiriyordu. Ev ev dolaşarak, kadın erkek demeden imanlıları dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu.
Saul denen bu adam neden böyle davranıyordu ve onu ne ve kim motive ediyordu?
Filipililer 3:4-6 Ben aslında bunlara da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok güvenebilirim. 5 Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani'yim. Kutsal Yasa'ya bağlılık derseniz, Ferisi'ydim. 6 Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa'ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum.
Saul kendisine çok güveniyordu. Kendi hayatını kendisi kontrol ediyordu. Ne istediğini biliyordu, bunu nasıl elde edeceğini biliyordu ve bunun için çok istekliydi. Tıpkı günümüzün insanı gibi.
İstefanos’un şehitliği buna tanık olan herkes üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Yüzü üzerindeki Allah’ın mührünün hatırası; duyanların kalbinin derinliklerine dokunan sözleri, tanık olanların zihinlerinde yer etti ve duyurduğu gerçeğe tanıklıkta bulundu. Ölümü kilise için acı bir denemeydi, fakat sonuç olarak şehidin imanı ile sebatkârlığını, ve çehresine vuran görkemi aklından çıkaramayan Saul ikna oldu.
İstefanos’un yargılanma ve ölüm sahnelerinde, Saul çılgınca bir gayretle dolu gibi görünüyordu. Daha sonra, İstefanos’un tam insanlar tarafından alçaltıldığı zamanda Allah tarafından şereflendirildiği şeklindeki gizli kanaati, onu öfkelendirdi. Saul Allah’ın kilisesine zulmetmeye devam etti, onları arayıp buldu, evlerinde yakaladı ve hapsedilip öldürülmeleri için rahipler ile yöneticilere teslim etti. Bu zulmü devam ettirmekteki gayreti, Yeruşalim’deki Hristiyanlara dehşet saçtı. Romalı yetkililer zalim işi durdurmak için hiçbir çaba göstermediler ve Yahudilerin dostluğunu ve beğenisini kazanmak için gizlice onlara yardım ettiler.
İstefanos’un ölümünden sonra, Saul olayda oynadığı rolden dolayı Sanhedrin heyetine üye olarak seçildi. Bir süre için, Şeytan’ın elinde onun Allah’ın Oğlu’na karşı isyanını sürdürebilmesi için güçlü bir araç oldu. Ancak çok geçmeden bu acımasız zalim, şimdi yıkmakta olduğu kilisenin gelişmesi için çalışacaktı. Şeytan’dan daha Kudretli Biri, şehit edilen İstefanos’un yerini alması, kendi adı için vaaz etmesi ve acı çekmesi, ve kendi kanıyla gerçekleştirilen kurtuluşun haberini dört bir yana yayması için Saul’u seçmişti. Ellen G. White Elçilerin İşleri [101.3-102.1}.
Saul zamanını kendini geliştirmekle geçiriyordu. Başkalarının nasıl bir fiyat ödediklerine aldırmadan sadece kendi isteklerini yerine getirmekle uğraşıyordu.
Fakat böylece, değişik davranışlara sahip değişik biri olmuştu. Bakalım:
Filipililer 3:7-14 Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. 8 Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım. 9 10 Ölümünde O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum. 11 12 Bunlara şimdiden kavuştuğumu ya da yetkinliğe eriştiğimi söylemiyorum. Ama Mesih İsa'nın beni kazanmakla benim için öngördüğü ödülü kazanmak için koşuyorum. 13 Kardeşler, kendimi bunu kazanmış saymıyorum. Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı'nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum.
Bu değişime ne sebep olmuştu?
Elçilerin İşleri 9:1-11 Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi. 2 3 Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı. 4 Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, “Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?” dediğini işitti. 5 Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” dedi. 6 “Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek.” 7 Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. 8 Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler. 9 Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi. 10 Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, “Hananya!” diye seslendi. 11 Rab ona, “Kalk” dedi, “Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor.”
Saul İsa’yı tanımıştı. Fakat pek çok insan İsa’yı tanımıştı. Fakat bunların hepsi İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmemişti. Hepsi hayatını İsa’ya vermemişti. Çoğu hayata kendi istekleri çerçevesinde devam etmişlerdi. Fakat bu adam başkaydı.
Filipililer 3:7-10 Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. 8 Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'te bulunayım. 9 10 Ölümünde O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum.
Saul daha önce yaşadığı hayata baktı ve onu tamamen bir kayıp olarak gördü. Bazı kısımlarını değil. Hepsini. Şimdi İsa’yı tanımak, Onunla özdeşleşmek, dirilişin gücünü, ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyordu. Saul’un gözleri bu dünyanın şeylerinden uzağa çevrilmişti. Yeni motivasyonları, yeni tutkuları ve yeni istekleri vardı. Artık kendi istekleriyle değil, İsa’yı yüceltmekte neş’e buluyordu. Gerçek dönüşüm (İhtida) buydu. Pavlus, İsa’nın onu dönüştürmesine izin verdi. Kendisini Yol’a verdi.
Her şeyi İsa adına kayıp saymak ne demektir? Hayatınızı kazanmanız gerekir. Bu sizin burada yaptığınız şeydir ama burada olma sebebiniz değildir. Pavlus bazı zamanlarda, çadır yaparak hayatını kazandı. Bu onun yaptığı şeydi ama varlığının sebebi değildi. Tamamen İsa’ya ve O’nun bu dünyadaki işine verilmişti.
Burası, gerçek tatminin bulunduğu yerdir. Burası, bütün varlığınızın anlam ve heyecan kazandığı yerdir.
Pavlus, bir ev, bir eş, bir iş veya bunlara benzer hiç bir şey üzerinde hayatını yoğunlaştırmadı. Bunların hepsi iyi şeylerdir. Ama o, aklını tamamen Allah’a hizmet etmeye verdi ve ihtyacı olan diğer herşey yerine oturdu. Allah, onu dünyanın heryerine götürdü, ona maceralar ve hayal edemeyeceği kadar arkadaş ve dost verdi. Ve Allah ona bir iş ve kalacak yer verdi.
Bu adamın şikayet edecek bir tek kelimesi yok.
2. Korintliler 11:24-28 Beş kez Yahudiler'den otuz dokuzar kırbaç yedim. 25 Üç kez değnekle dövüldüm, bir kez taşlandım, üç kez deniz kazasına uğradım. Bir gün bir gece açık denizde kaldım. 26 Sık sık yolculuk ettim. Irmaklarda, haydutlar arasında, gerek soydaşlarımın gerekse öteki ulusların arasında tehlikelere uğradım. Kentte, kırda, denizde, sahte kardeşler arasında tehlikelere düştüm. 27 Emek verdim, sıkıntı çektim, çok kez uykusuz kaldım. Açlığı, susuzluğu tattım. Çok kez yiyecek sıkıntısı çektim, soğukta çıplak kaldım. 28 Öbür sorunların yanısıra, bütün kiliseler için her gün çektiğim kaygının baskısı var üzerimde.
2. Korintliler 12:10 Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.
Şimdi, kendini İsa’ya adayan bu adamın hayatına bakalım. Saul’un kendi yoluna gittiğini varsayalım. Varsayalım ki, Sanhedrin’de bir memur olarak kaldı. Hristiyanları öldürmeye devam etti. O’nun adını bilecekmiydiniz? Kim olacaktı? Hiç kimse. Arimathea’lı Yusuf ve Nikodim hariç Sanhedrin’den kimi tanıyorsunuz? Onların sonsuzlukta yerleri nasıldır acaba?
Hayatınız için nasıl bir plan yaptıysanız yapın, Allah’ın sizin için yaptığı plan kadar görkemli, heyecanlı ve mutlu olamaz. Bunu hayal bile edemezsiniz. Allah’ın planı sonsuza kadar sürecektir. Fakat bu dünyaya ait olan şey geçicidir. İsa geldiği zaman, buradaki hayatınızda yaptığınız herşey, Allah için yaptıklarınız hariç, tarih olacak. Burada, bu dünyada, kayıp canları kurtarmak için yapılanlar dışında, bu yerler, burada yaşananlar, burada yapılanlar hakkında hiç kimse, hiç birşey hatırlamayacak.
Pavlus, her şeyden çok İsa’ya sahip olmak istedi. Bu dünyada çok şiddetle sahip olmak istediğiniz bir şey var mı? Bunun yerine, tüm hayatınızı İsa’ya vermenizi tavsiye ederim. Haftada bir gün Şabat sabahını kastetmiyorum. Bunu söylerken Allah’ın sizin hayatınızda çok önemli olduğunu söylemiyorum, Allah’ın sizin hayatınız olduğunu söylüyorum. Bu yapabileceğiniz her şeyden daha doyurucu, daha iddialı, daha heyecanlı bir şeydir. Her şeyden. Bugün kalbinizin şarkısı İsa’yı herşeyden çok istediğiniz mi? Altından ve gümüşten de fazla? İnsanların övgüsünden de fazla? Evlerden ve arsalardan da fazla? Hayatınızı tamamen Allah’a adamanızı istiyorum sizden bugün. Allah’ın sizden yapmanızı istediği bir iş var. Allah’ın sizin hayatınız için bir planı var ve bu plan sizin planlarınızdan daha önemli. Hayatınızı şimdi O’na vermeyecek misiniz? Tamamıyla ve bütünüyle? O’nun için herhangi bir yere gitmeye ve herhangi bir şeyi yapmaya hazır olun. Tamamıyla O’nun olmak istiyor musunuz?