ne_söyleyecek.pdf | |
File Size: | 92 kb |
File Type: |
Frieda doğru ile eğri arasındaki farkı biliyordu. Babası annesinin evinden ayrıldığından bu yana kiliseye gitmemişti. O zamanlar kilise çok önemsiz görünmüştü. Çok gençti. Yaşlanmadan önce eğlenmek istiyordu. Fakat birkaç yıl eğlendikten sonra, eğlence o kadar da çekici değildi artık. Eğlencenin heyecanı azaldı ve Frieda, tüm yaptıklarının sonuçları olduğunun farkına vardı. Bazı sonuçlar duygusaldılar. Bazıları fizikseldiler. Bazıları psikolojiktiler. Bazıları ise ruhsaldılar. Bazı sonuçlar diğerlerinden daha acı vericiydiler. Fakat hepsinde bir bedel vardı.
Bir sabah aynaya bakarken kim olduğunu merak etti. Bir zamanlar kim olduğunu biliyordu. Fakat şimdi eğlence mekanlarında doğmuş olan bütün ilişkileri hafif, önemsiz ve anlamsız göründü. Aynada kendisine geri bakan kadın kimdi? Onu tanıyor muydu? Öyleyse bile onu daha iyi tanımak ister miydi?
Kendisine ikinci bardak çayı döktükten sonra, sigara yaktı ve dumanının tavana doğru kıvrılışını izledi. Kiliseye geri gitse ne olacaktı? Babasının Tanrısı’na dönse ne olacaktı? O binaya nasıl girebilirdi? Kendisini sanki çıplakmış gibi hissetti. Allah, bütün düşüncesini biliyordu. Allah, babasının öğrettiği her şeye bile bile karşı geldiğini biliyordu. Doğru ile eğri arasındaki farkı biliyordu ve eğriyi seçmişti. Ne söyleyecek? Kiliseye geri dönse Allah ne söyleyecekti?
Yuhanna 8:1-5 İsa ise Zeytin Dağı'na gitti. 2 Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O'nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. 3 Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa'ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. 5 “Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?”
Din bilginlerinin ve Ferisilerin söyledikleri doğruydu. Ancak Musa, zina eden hem kadının hem de erkeğin taşlanmasını buyurmuştu. Kadın buradaydı. Tamam da zina ederken yakalanmış erkek neredeydi? Bayanı kendisine karşı suçlayan kocası neredeydi? Kanunu şöyle dedi:
Yasanın Tekrarı 1:16 Ayrıca yargıçlarınıza, ‘Kardeşleriniz arasındaki sorunları dinleyin’ dedim, ‘Bir adamla İsrailli kardeşi ya da bir yabancı arasındaki davalarda adaletle karar verin.’
Kadına karşı gelen suçlama, gerçekten günahı İsrail’den çıkarmak için miydi yoksa başka bir sebep için mi?
Yuhanna 8:6 Bunları İsa'yı denemek amacıyla söylüyorlardı; O'nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı…
İsa, ölümü hak ettiğini söylerse Roma’nın etkisini ele geçirirdi ve isyan etmekten suçlu olurdu. İsa kadını suçlamazsa halk önünde Musa’nın yasasını ihlal etmiş olurdu. Ne söyleyecek?
Yuhanna 8:6 …İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.
İsa, ne yazdı? İnsanların düşüncelerini biliyordu, bütün işleri önünde yazılmıştır. Hiç kimse O’nu kandıramaz. Nerede olduğunuzu biliyor. Kalbin derinliğindeki gizemlerini biliyor. İsa, ne yazdı?
Onlara ne söylüyordu?
Yuhanna 8:7-8 Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi. 8 Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı.
Yuhanna 8:9 Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu.
İsa ne yazdıysa günah konusunda din bilginlerini ve Ferisileri ikna etti. Kendi günahları bayanınki kadar büyüktü. İsa’yı ve kadını yalnız bıraktılar.
Yuhanna 8:10-11 İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. 11 Kadın, “Hiçbiri, Efendim” dedi…
Ölüm cezası için yasa iki tanık gerektiriyordu. Tanıkları gitmiş oldular. İsa zinayı görmemişti. Musa’nın yasasına göre şöyle söyleyebilirdi:
Yuhanna 8:11 … “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!”
Kutsal Kitap’ta, Şeytan’a “kardeşlerimizin suçlayıcısı” denilir. Suçlama ruhu, Şeytan’ın ruhudur. Fakat Allah’ın ruhu, merhametlidir:
Efesliler 2:4-5 Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz.
Hristiyan’ın kalbi, ceza aramıyor. Hristiyan’ın kalbi, suçlamak için yavaş, tövbe ayırt etmek için hızlıdır. Hristiyan’ın kalbi affetmeye ve günaha düşmüş olanları doğru yola koymaya hazırdır.
Biz affetmeyen bir ruhu besleyince Allah’ın düşmanından yana oluyoruz. İsa dedi ki:
Matta 6:14-15 “Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.”
Bize karşı suçlayanları affetmeden önce bize gelip özür dilemelerini beklememeliyiz. Belki hiç özür dilemeyecekler. Ne yaparlarsa yapsınlar onları bağışlamamız lazım. Bu, o kadar önemli ki, İsa, bunu yapmazsak bağışlanmayacağımızı söyledi.
Çok kişi, birinin suçlarını bağışlarsa, adalet olmayacağını düşünüyor. Bu doğru değildir. Biri size karşı suç işlerse, siz Allah’ın malı olduğunuz için Allah’a karşı da suç işlediler. Günahkâr, Allah’a hesap verecek. Görevleri, Allah’a gelip tövbe etmeleridir. İsa Mesih’te bağış bulmazlarsa, kendi suçları için cezasını ödeyecekler.
İsa’nın sizden beklediği bağışlama, size karşı suç işleyenleri sorumluluklarından muaf sağlayan bağışlama değildir. Yapmanız gereken bağışlama, bütün husumet ve intikam duyguları ve düşüncelerden feragat etmektir. Husumet ve intikam, Şeytan’ın karakterinin parçalarıdırlar. Bu duyguları beslerken İsa’nınki gibi bir karakteri geliştiremezsiniz. Kendi ruhsal gelişmeniz ve karakterde büyümeniz için bunlardan vazgeçmeniz lazım.
Zinada yakalanmış kadının hikâyesine baktığınızda, kendinizi en çok kime benzetiyorsunuz? Kötülük ve kıskançlık ve nefret yüzünden kadını suçlayıp taşlanmasına çalışan din bilginleri ve Ferisiler gibi misiniz? Yoksa, suçlu, ölüm cezasını hak eden ama affedilmeyi ve hayatta yeni bir fırsat arayan kadın gibi misiniz? Yoksa en çok merhamet isteyen ve günahkârı özgür kılmak için yol arayan İsa gibi misiniz?
İsa, günaha göz yummuyor. Günahın kabul edileceğini söylemiyor. Kadının günahlı hayatını terk etmesini söyledi.
Frieda, ümit var. Rabb’e geri dönmek için ümit var. Evet, İsa, nerede olduğunuzu biliyor. Gittiğiniz yolda mutlu olmadığınızı da biliyor. Geri gelirseniz İsa ne söyleyecek? Size ne söyleyecek?
“Ben de seni yargılamıyorum. Git, artık bundan sonra günah işleme!”
Bir sabah aynaya bakarken kim olduğunu merak etti. Bir zamanlar kim olduğunu biliyordu. Fakat şimdi eğlence mekanlarında doğmuş olan bütün ilişkileri hafif, önemsiz ve anlamsız göründü. Aynada kendisine geri bakan kadın kimdi? Onu tanıyor muydu? Öyleyse bile onu daha iyi tanımak ister miydi?
Kendisine ikinci bardak çayı döktükten sonra, sigara yaktı ve dumanının tavana doğru kıvrılışını izledi. Kiliseye geri gitse ne olacaktı? Babasının Tanrısı’na dönse ne olacaktı? O binaya nasıl girebilirdi? Kendisini sanki çıplakmış gibi hissetti. Allah, bütün düşüncesini biliyordu. Allah, babasının öğrettiği her şeye bile bile karşı geldiğini biliyordu. Doğru ile eğri arasındaki farkı biliyordu ve eğriyi seçmişti. Ne söyleyecek? Kiliseye geri dönse Allah ne söyleyecekti?
Yuhanna 8:1-5 İsa ise Zeytin Dağı'na gitti. 2 Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O'nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. 3 Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa'ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. 5 “Musa, Yasa'da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?”
Din bilginlerinin ve Ferisilerin söyledikleri doğruydu. Ancak Musa, zina eden hem kadının hem de erkeğin taşlanmasını buyurmuştu. Kadın buradaydı. Tamam da zina ederken yakalanmış erkek neredeydi? Bayanı kendisine karşı suçlayan kocası neredeydi? Kanunu şöyle dedi:
Yasanın Tekrarı 1:16 Ayrıca yargıçlarınıza, ‘Kardeşleriniz arasındaki sorunları dinleyin’ dedim, ‘Bir adamla İsrailli kardeşi ya da bir yabancı arasındaki davalarda adaletle karar verin.’
Kadına karşı gelen suçlama, gerçekten günahı İsrail’den çıkarmak için miydi yoksa başka bir sebep için mi?
Yuhanna 8:6 Bunları İsa'yı denemek amacıyla söylüyorlardı; O'nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı…
İsa, ölümü hak ettiğini söylerse Roma’nın etkisini ele geçirirdi ve isyan etmekten suçlu olurdu. İsa kadını suçlamazsa halk önünde Musa’nın yasasını ihlal etmiş olurdu. Ne söyleyecek?
Yuhanna 8:6 …İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.
İsa, ne yazdı? İnsanların düşüncelerini biliyordu, bütün işleri önünde yazılmıştır. Hiç kimse O’nu kandıramaz. Nerede olduğunuzu biliyor. Kalbin derinliğindeki gizemlerini biliyor. İsa, ne yazdı?
Onlara ne söylüyordu?
Yuhanna 8:7-8 Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi. 8 Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı.
Yuhanna 8:9 Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa'yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu.
İsa ne yazdıysa günah konusunda din bilginlerini ve Ferisileri ikna etti. Kendi günahları bayanınki kadar büyüktü. İsa’yı ve kadını yalnız bıraktılar.
Yuhanna 8:10-11 İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. 11 Kadın, “Hiçbiri, Efendim” dedi…
Ölüm cezası için yasa iki tanık gerektiriyordu. Tanıkları gitmiş oldular. İsa zinayı görmemişti. Musa’nın yasasına göre şöyle söyleyebilirdi:
Yuhanna 8:11 … “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!”
Kutsal Kitap’ta, Şeytan’a “kardeşlerimizin suçlayıcısı” denilir. Suçlama ruhu, Şeytan’ın ruhudur. Fakat Allah’ın ruhu, merhametlidir:
Efesliler 2:4-5 Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz.
Hristiyan’ın kalbi, ceza aramıyor. Hristiyan’ın kalbi, suçlamak için yavaş, tövbe ayırt etmek için hızlıdır. Hristiyan’ın kalbi affetmeye ve günaha düşmüş olanları doğru yola koymaya hazırdır.
Biz affetmeyen bir ruhu besleyince Allah’ın düşmanından yana oluyoruz. İsa dedi ki:
Matta 6:14-15 “Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.”
Bize karşı suçlayanları affetmeden önce bize gelip özür dilemelerini beklememeliyiz. Belki hiç özür dilemeyecekler. Ne yaparlarsa yapsınlar onları bağışlamamız lazım. Bu, o kadar önemli ki, İsa, bunu yapmazsak bağışlanmayacağımızı söyledi.
Çok kişi, birinin suçlarını bağışlarsa, adalet olmayacağını düşünüyor. Bu doğru değildir. Biri size karşı suç işlerse, siz Allah’ın malı olduğunuz için Allah’a karşı da suç işlediler. Günahkâr, Allah’a hesap verecek. Görevleri, Allah’a gelip tövbe etmeleridir. İsa Mesih’te bağış bulmazlarsa, kendi suçları için cezasını ödeyecekler.
İsa’nın sizden beklediği bağışlama, size karşı suç işleyenleri sorumluluklarından muaf sağlayan bağışlama değildir. Yapmanız gereken bağışlama, bütün husumet ve intikam duyguları ve düşüncelerden feragat etmektir. Husumet ve intikam, Şeytan’ın karakterinin parçalarıdırlar. Bu duyguları beslerken İsa’nınki gibi bir karakteri geliştiremezsiniz. Kendi ruhsal gelişmeniz ve karakterde büyümeniz için bunlardan vazgeçmeniz lazım.
Zinada yakalanmış kadının hikâyesine baktığınızda, kendinizi en çok kime benzetiyorsunuz? Kötülük ve kıskançlık ve nefret yüzünden kadını suçlayıp taşlanmasına çalışan din bilginleri ve Ferisiler gibi misiniz? Yoksa, suçlu, ölüm cezasını hak eden ama affedilmeyi ve hayatta yeni bir fırsat arayan kadın gibi misiniz? Yoksa en çok merhamet isteyen ve günahkârı özgür kılmak için yol arayan İsa gibi misiniz?
İsa, günaha göz yummuyor. Günahın kabul edileceğini söylemiyor. Kadının günahlı hayatını terk etmesini söyledi.
Frieda, ümit var. Rabb’e geri dönmek için ümit var. Evet, İsa, nerede olduğunuzu biliyor. Gittiğiniz yolda mutlu olmadığınızı da biliyor. Geri gelirseniz İsa ne söyleyecek? Size ne söyleyecek?
“Ben de seni yargılamıyorum. Git, artık bundan sonra günah işleme!”