“Allah’ın işine kul karışmaz!” “Sorgulama!” “Sus!” “Sana söyleneni yap!” Neden bazı insanlar doktrin ve inanç hakkında sorulara böylesine sert tepkiler veriyorlar?Dini liderler, öğretmenler ve hatta ebeveynler, bazen birisi dini konular hakkında “neden” diye sorduğunda bu gibi cümleler söylerler. Bu tekrarlanarak sürekli olduğunda, gençler “neden” diye sormaktan vazgeçerler. Büyüklerine, sorgusuz sualsiz itaat etmeleri öğretilir. Bu prosedür, evlerde, okullarda ve topluluklarda yüksek düzeyde bir aynılık sağlar. Fakat aynı zamanda ruhsal öğrenmeyi ve büyümeyi de engeller. Gençler sorgu ruhunu kaybedebilir ve dikkatlerini dünyasal meselelere yöneltebilirler. “Neden” diye sormak yanlış mıdır? Bir şeyi yapmamızın neden emredildiğini sormak günah mıdır? Daha önemlisi, kör bir itaat Allah’ın bizden beklediği ahlaki davranışı üretir mi?
Allah’ın açıklama olmaksızın emrettiği zamanlar vardır. Bizden O’na güvenmemizi bekler. Sorgusuz olarak ona itaat etmeliyizdir. Problemler, Allah’a itaatle oluşmaz. Allah tüm yöntemlerinde mükemmeldir ve Allah iyidir. Bizim için iyi olanı bize emrettiğine güvenebiliriz.
Dini liderler Allah ve insanlık arasına girdiğinde problemler oluşabilir. Dini liderler büyük miktarda etkiye sahiptirler ve bazı durumlarda yerel topluluk içinde güce bile. İnsanlara gençliklerinden itibaren dini liderlerine dindarlık örneği olarak bakmaları ve onlara sorgusuz olarak itaat etmeleri öğretilir. Maalesef ki dini liderlerin etkileri ve güçleri suistimal edilebilir.
Dini liderler kendi kurallarını icat edebilirler. Allah tarafından verilmeyen dokümanlara başvurabilirler. Allah’ın yetkisini gasp edebilirler ve böylece neredeyse, hükümetlerin bile üzerinde mutlak bir güce hakim olabilirler. Bu türden bir suistimal İsa’nın günlerinde birkaç insan gruplarında açıkça görüldü. Bir gruba hukukçular veya din bilginleri denildi çünkü Allah’ın yasasını öğretiyorlardı. Ferisiler denen bir grubtandılar. Diğer gruba Sadukiler deniliyordu. İsa’nın din bilginleri ve Ferisiler hakkında ne dediğine bakalım.
“Din bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin, hamaillerini büyük, giysilerinin püsküllerini uzun yaparlar. Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini ‘Rabbî’ diye çağırmalarından zevk duyarlar” (Matta 23:2-7). Din bilginleri ve Ferisiler insanlara Kutsal Yazılar’da bulunmayan insan-yapımı bir kurallar silsilesini yerine getirmeleri için baskı uyguladılar. İsa’nın sözlerinden açıktır ki din bilginleri ve Ferisiler insanları kendi dindarlıklarıyla etkilemeyi seviyorlardı. Fakat İsa, öğrencilerine din bilginleri ve Ferisilerin yetkilerine saygı göstermeyi söylese de onların davranışlarını taklit etmemelerini çünkü onlarınkinin doğru dindarlık olmadığını söyledi.
Bir keresinde Sadukiler İsa’yı tuzağa düşürmek için O’na bir soruyla geldiler. “İsa onlara, ‘Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz’ diye karşılık verdi” (Matta 22:29). İsa bu dini liderlerin Kutsal Yazıları doğru bir şekilde yorumlamadıklarını ve Allah’ı anlamadıklarını söyledi. Bu bütün dini liderlerin yanlış olduğu anlamına gelmez. Bu, biz öğretmenleri dinlesek de kendi kendimize de düşünmemiz gerektiği anlamına gelir.
İsa, samimiyetle gerçeği arayarak gelenleri kınamadı. Nikodim isimli Yahudi bir öğretmen, bir gece tek başına İsa’ya geldi. İşte burada konuşmalarının bir kısmı: “İsa ona şu karşılığı verdi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez.’ Nikodim, ‘Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?’ diye sordu. İsa şöyle yanıt verdi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez. Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan doğan ruhtur. Sana, ‘ ‘Yeniden doğmalısınız’ ’ dediğime şaşma. Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh'tan doğan herkes böyledir” (Yuhanna 3:3-8).
Çocuklar doğal olarak bir şeylerin nedenini öğrenmek isterler. Bu sorgulama ruhu bastırılmamalıdır. İbrani Kutsal Kitabında şöyle yazılmıştır: “Çocuklarınız size, ‘Bu törenin anlamı nedir?’ diye sorduklarında, ‘Bu RAB'bin Fısıh kurbanıdır’ diyeceksiniz, ‘Çünkü RAB Mısırlılar'ı öldürürken evlerimizin üzerinden geçerek bizi bağışladı’ ” (Mısır’dan Çıkış 12:26-27). Allah’ın yolları yerinden oynamaz ve mütevazi bir kalbin sorgulamasına dayanabilir.
Allah’ın Kendisi bizi Kendisi ile akıl yürütmeye davet eder. “RAB diyor ki, ‘Gelin, şimdi davamızı görelim’ ” (Yeşaya 1:18). Rab bizi, akıl yürütme güçleri ile yarattı ve bizden bunları kullanmamızı bekler. “Eğiteceğim seni, gideceğin yolu göstereceğim, öğüt vereceğim sana, gözüm sendedir. At ya da katır gibi anlayışsız olmayın; onları idare etmek için gem ve dizgin gerekir, yoksa sana yaklaşmazlar” (Mezmurlar 32:8-9).
Tanrı sevgidir (1. Yuhanna 4:8, 16). O’nun doğası, O’nun yasası sevgidir. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. (1. Yuhanna 4:7) Allah bizim O’nu sevgide taklit etmemizi ister. O, bizim O’nu karakterini takdir etmemizden dolayı sevmemizi ister. Zorlanmış, kör bir itaatten hoşnut değildir. “Yasanı sevenler büyük esenlik bulur, hiçbir şey sendeletmez onları” (Mezmurlar 119:165). Allah, O’nun sevgisinin ve bizi önemseyişinin bize açıklama olmaksızın emir verdiğinde, O’na güvenebilmemiz için yeterince kanıtı vermiştir. Allah’ın emirlerinin
çoğunda, faydalar açıktır. Eğer O’nun başkalarını öldürmeme emrine, yalan söylememe ya da çalmama emrine itaat edersek bu bizim ve toplumumuz için faydalıdır. Bazen Allah’ın neden bazı şeyleri emrettiğine fikir yormamız gerekir. Allah bizi derinden düşünmeye ve soru sormaya davet eder.
Bazen üzgünüzdür ve şikayetimizi Allah’a iletiriz. Bu, eğer mütevazi bir ruhla yapıldıysa yanlış değildir. Allah bizim endişelerimizi bilir ve bizimle sempati kurar. Kederlerimizi ve hayal kırıklıklarımızı ifade ederek O’nu yoramayız. Bir peygamber dedi ki: “Ya RAB, neden uzak duruyorsun, sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun?” (Mezmurlar 10:1). Bu, Allah’tan hareketlerini açıklamasını isteyen isyankar bir talep değildir, fakat Allah’ın neden zorluklardan her zaman bizi kurtarmamasının sebebini bilmek isteyen samimi bir istektir. İyi haberler sondadır, Allah her yanlışı doğrultacaktır ve doğruyu ödüllendirip kötülüğü ortadan kaldıracaktır. “Çünkü kötülerin gücü kırılacak, ama doğrulara RAB destek olacak” (Mezmurlar 37:17).
Allah’ın açıklama olmaksızın emrettiği zamanlar vardır. Bizden O’na güvenmemizi bekler. Sorgusuz olarak ona itaat etmeliyizdir. Problemler, Allah’a itaatle oluşmaz. Allah tüm yöntemlerinde mükemmeldir ve Allah iyidir. Bizim için iyi olanı bize emrettiğine güvenebiliriz.
Dini liderler Allah ve insanlık arasına girdiğinde problemler oluşabilir. Dini liderler büyük miktarda etkiye sahiptirler ve bazı durumlarda yerel topluluk içinde güce bile. İnsanlara gençliklerinden itibaren dini liderlerine dindarlık örneği olarak bakmaları ve onlara sorgusuz olarak itaat etmeleri öğretilir. Maalesef ki dini liderlerin etkileri ve güçleri suistimal edilebilir.
Dini liderler kendi kurallarını icat edebilirler. Allah tarafından verilmeyen dokümanlara başvurabilirler. Allah’ın yetkisini gasp edebilirler ve böylece neredeyse, hükümetlerin bile üzerinde mutlak bir güce hakim olabilirler. Bu türden bir suistimal İsa’nın günlerinde birkaç insan gruplarında açıkça görüldü. Bir gruba hukukçular veya din bilginleri denildi çünkü Allah’ın yasasını öğretiyorlardı. Ferisiler denen bir grubtandılar. Diğer gruba Sadukiler deniliyordu. İsa’nın din bilginleri ve Ferisiler hakkında ne dediğine bakalım.
“Din bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin, hamaillerini büyük, giysilerinin püsküllerini uzun yaparlar. Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini ‘Rabbî’ diye çağırmalarından zevk duyarlar” (Matta 23:2-7). Din bilginleri ve Ferisiler insanlara Kutsal Yazılar’da bulunmayan insan-yapımı bir kurallar silsilesini yerine getirmeleri için baskı uyguladılar. İsa’nın sözlerinden açıktır ki din bilginleri ve Ferisiler insanları kendi dindarlıklarıyla etkilemeyi seviyorlardı. Fakat İsa, öğrencilerine din bilginleri ve Ferisilerin yetkilerine saygı göstermeyi söylese de onların davranışlarını taklit etmemelerini çünkü onlarınkinin doğru dindarlık olmadığını söyledi.
Bir keresinde Sadukiler İsa’yı tuzağa düşürmek için O’na bir soruyla geldiler. “İsa onlara, ‘Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz’ diye karşılık verdi” (Matta 22:29). İsa bu dini liderlerin Kutsal Yazıları doğru bir şekilde yorumlamadıklarını ve Allah’ı anlamadıklarını söyledi. Bu bütün dini liderlerin yanlış olduğu anlamına gelmez. Bu, biz öğretmenleri dinlesek de kendi kendimize de düşünmemiz gerektiği anlamına gelir.
İsa, samimiyetle gerçeği arayarak gelenleri kınamadı. Nikodim isimli Yahudi bir öğretmen, bir gece tek başına İsa’ya geldi. İşte burada konuşmalarının bir kısmı: “İsa ona şu karşılığı verdi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ni göremez.’ Nikodim, ‘Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?’ diye sordu. İsa şöyle yanıt verdi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliği'ne giremez. Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan doğan ruhtur. Sana, ‘ ‘Yeniden doğmalısınız’ ’ dediğime şaşma. Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh'tan doğan herkes böyledir” (Yuhanna 3:3-8).
Çocuklar doğal olarak bir şeylerin nedenini öğrenmek isterler. Bu sorgulama ruhu bastırılmamalıdır. İbrani Kutsal Kitabında şöyle yazılmıştır: “Çocuklarınız size, ‘Bu törenin anlamı nedir?’ diye sorduklarında, ‘Bu RAB'bin Fısıh kurbanıdır’ diyeceksiniz, ‘Çünkü RAB Mısırlılar'ı öldürürken evlerimizin üzerinden geçerek bizi bağışladı’ ” (Mısır’dan Çıkış 12:26-27). Allah’ın yolları yerinden oynamaz ve mütevazi bir kalbin sorgulamasına dayanabilir.
Allah’ın Kendisi bizi Kendisi ile akıl yürütmeye davet eder. “RAB diyor ki, ‘Gelin, şimdi davamızı görelim’ ” (Yeşaya 1:18). Rab bizi, akıl yürütme güçleri ile yarattı ve bizden bunları kullanmamızı bekler. “Eğiteceğim seni, gideceğin yolu göstereceğim, öğüt vereceğim sana, gözüm sendedir. At ya da katır gibi anlayışsız olmayın; onları idare etmek için gem ve dizgin gerekir, yoksa sana yaklaşmazlar” (Mezmurlar 32:8-9).
Tanrı sevgidir (1. Yuhanna 4:8, 16). O’nun doğası, O’nun yasası sevgidir. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. (1. Yuhanna 4:7) Allah bizim O’nu sevgide taklit etmemizi ister. O, bizim O’nu karakterini takdir etmemizden dolayı sevmemizi ister. Zorlanmış, kör bir itaatten hoşnut değildir. “Yasanı sevenler büyük esenlik bulur, hiçbir şey sendeletmez onları” (Mezmurlar 119:165). Allah, O’nun sevgisinin ve bizi önemseyişinin bize açıklama olmaksızın emir verdiğinde, O’na güvenebilmemiz için yeterince kanıtı vermiştir. Allah’ın emirlerinin
çoğunda, faydalar açıktır. Eğer O’nun başkalarını öldürmeme emrine, yalan söylememe ya da çalmama emrine itaat edersek bu bizim ve toplumumuz için faydalıdır. Bazen Allah’ın neden bazı şeyleri emrettiğine fikir yormamız gerekir. Allah bizi derinden düşünmeye ve soru sormaya davet eder.
Bazen üzgünüzdür ve şikayetimizi Allah’a iletiriz. Bu, eğer mütevazi bir ruhla yapıldıysa yanlış değildir. Allah bizim endişelerimizi bilir ve bizimle sempati kurar. Kederlerimizi ve hayal kırıklıklarımızı ifade ederek O’nu yoramayız. Bir peygamber dedi ki: “Ya RAB, neden uzak duruyorsun, sıkıntılı günlerde kendini gizliyorsun?” (Mezmurlar 10:1). Bu, Allah’tan hareketlerini açıklamasını isteyen isyankar bir talep değildir, fakat Allah’ın neden zorluklardan her zaman bizi kurtarmamasının sebebini bilmek isteyen samimi bir istektir. İyi haberler sondadır, Allah her yanlışı doğrultacaktır ve doğruyu ödüllendirip kötülüğü ortadan kaldıracaktır. “Çünkü kötülerin gücü kırılacak, ama doğrulara RAB destek olacak” (Mezmurlar 37:17).